top of page

İnşaat Zamanı…




Yahudi takviminde Tamuz ve Av ayı birbirlerine enerji ve duygular anlamında çok bağlıdır. Şiva Asar Be Tamuz (17 Tamuz ) orucu ile başlayan, hem I. hem de II. Bet-Amikdaş’ın yıkılışı nedeniyle yas tuttuğumuz Tişa BeAv’a (9 Av) kadar süren üç haftalık dönem bu bağlılığın en yoğun olduğu dönemdir.



Bet Amikdaş’ın her iki yıkımın sonrasında halkımız Erets-Yisrael’in dışına, sürgüne çıkmıştır. I. Bet-Amikdaş’ın yıkılışını takip eden sürgünle ilgili olarak Peygamber Yirmeyau şöyle demektedir: “Kimdir o bilge kişi… veya peygamber, Ülke’nin neden yıkıldığını açıklayabilecek olan?” Yirmeyau bu soruyu sormakta, ama bir cevap verememektedir. Ancak bir sonraki pasukta cevabı A-Şem’den almaktadır: “Önlerine yerleştirdiğim Tora’mı terk ettikleri için.” Ama eğer yıkım Tora öğrenimi eksikliği nedeniyle gerçekleşmiş olsaydı, hem Yirmeyau hem de o dönemdeki diğer peygamber ve bilgeler elbette bunu bilirlerdi.



Ne var ki, sorun içsel nitelikteydi – mesele ne kadar öğrendikleri değil, nasıl öğrendikleriydi. Gemara, “Tora’mı terk ettiler” ifadesinin, insanların Tora öğrenmeden önce bir beraha söylemedikleri anlamına geldiği açıklamasında bulunur. Rişonim döneminin en büyük otoritelerinden olan Ran, yani Gerona-İspanyalı Rabenu Nisim, insanların gözünde Tora’nın, öğrenime başlamadan önce bir beraha söylemeyi haklı çıkaracak kadar önemli olmadığını belirtir. Başka bir deyişle, Tora öğrenimini bir yaşam biçimi haline sokmuşlardı. Bu, sabah dişlerini fırçalamak ve yatmadan önce pijama giymek kadar otomatik bir şey haline gelmişti. Tefilin takmak, bir talit giymek, dua etmek ve Tora öğrenmek - bunların hepsi rutin davranışlardı. Tora öğrenmeye oturdukları zaman A-Şem’in isteğini yerine getirdikleri için mutluluk, bir mitsvayı yerine getirdikleri için heyecan duymuyorlardı. İşte yıkıma neden olan buydu.



II. Bet-Amikdaş ise I. Bet-Amikdaş’tan farklı bir nedenle yıkılmıştır. İnsanların Tora öğrenmemeleri veya onu yanlış tavırla öğrenmeleri yönünde hiçbir eleştiri söz konusu değildir. Sorun sinat hinam, yani sebepsiz nefretti. Bunun yanında, kohi ve-otsem yadi, yani “[bana bu başarıyı] kuvvetim ve kolumun gücü [getirdi]” şeklinde yaygın, kibirli bir tavır söz konusuydu. İnsanlar her şeyin A-Şem’den kaynaklandığı gerçeğini unutmakta, başarılarını kendi çaba ve yeteneklerine bağlamaktaydılar.



Elbette, bu iki sebep birbiriyle bağlantılıdır, çünkü bir insan, Tora öğrenmediği sürece, kötü karakter özelliklerini nasıl düzeltebileceğini asla bilemeyecektir. Bir kişi kendisi üzerinde çalışmaz ve kendisini düzgün davranmak üzere eğitmezse, yalnızca kendisini ve arzularını düşünecek ve başka insanları hiçbir zaman dikkate almayacaktır. Tora’nın bizden beklediği davranış düzeyini elde edene kadar karakterimizi kusurdan arındırmak, yalnızca Tora öğrenimi yoluyla edinilebilecek bir öz bilinç gerektirir.



Talmud Tora “Ke Neged Kulam”, (Tora öğrenimi diğer her şeyden önce gelir ve diğer her şeyden ağır basar). Tek bir Tora sözcüğü bile diğer altı yüz on iki mitsvanın hepsinden ağır basabilir. Talmud Tora kendi başına bir mitsvadır ve bunun yanında diğer tüm mitsvaların da anahtarıdır, çünkü hiçbir mitsva, ilgili alahalar bilinmeden yerine getirilemez.



Bet-Amikdaş’ın yıkılışıyla bir bağ kurmak çoğumuz için zordur. Bet-Amikdaş’ın ne olduğu konusunda Tora’da geçen korbanot konusu, kutsal eşyalar Koenlerin giysileri, ibadetleri ve hareketleri gibi alt başlıklar okunabilir. Bet-Amikdaş’ın ne anlama geldiği konusunda eksiğimiz daha fazla…Zoar, şimdilerde “toz toprak içinde yatmakta olan” Şehina’nın, yani Tanrısal Mevcudiyet’in sürgünde oluşundan bahseder. Gece yarısı yere oturup Tikun Hatsot okuma ve Şehina’yı düşük konumundan yükseltmek için mitsvalarımızı arttırma çabası gösterme gereğini tarif eder.



Bu kavramlar bile bize yabancıdır. Şehina teriminin ne demek olduğu ve onun “toz toprak içinde yatmakta” olduğu ifadesiyle neyin kastedildiği konusunu anlayabilmek için yıkımı kendimizle bağdaştırmak gerekebilir. Peygamber Yirmeyau (7:4) Yahudi halkından “A-Şem’in mabedi” olarak bahsetmektedir. Her Yahudi bir Bet-Amikdaş gibidir; pasukta söylendiği gibi: “Benim için bir mikdaş yapacaklar ve içlerinde barınacağım.” Otoriteler pasukta onun içinde değil, içlerinde, yani her bir Yahudi’nin içinde dendiğine işaret ederler. Tanrısal Mevcudiyet evlerimize gelir, her birimizin içinde barınır.



Kötü eğilim kalbin sol tarafını işgal ederken, iyi eğilim sağ tarafta barınır. İyi ile kötü arasındaki savaşlarımızı verdiğimiz yer burasıdır. Bizim manevi mevcudiyetimizin en merkezi kısmı budur ve bu nedenle her bir Yahudi’nin kendi özel Bet-Amikdaş’ının Kutsallar Kutsalı’na denktir.



Volojin’li Rabi Hayim'in dediği gibi içimizdeki maneviyetle iletişim halinde olmamak, Nevuhadnetsar ve Titus’un neden olduğundan daha büyük bir kutsiyet ihlaline neden olur. Bu iki kişi yalnızca bu düşük düzeyli dünyadaki, ahşap ve taştan inşa edilmiş olan fiziksel Bet-Amikdaş’ın kutsiyetine zarar vermişti. Oysa Tanrı korusun, Yahudi halkı, farkında olarak ya da olmayarak kötü bir düşüncenin aklına girmesine izin verir ve kalbinin “Yetser ara” ateşiyle tutuşmasına göz yumarsa, yücelerdeki Bet-Amikdaş’ı ateşe vermiş olur. Bu, Bet-Amikdaş’ın kelimenin tam anlamıyla günümüzde de yıkılması anlamına gelir.



Öyleyse Bet-Amikdaş’ın yeniden inşası, öncelikle kalplerimizdeki iyi kötü savaşını yönetebilmek için Tora öğrenimi ve uygulamasıyla mümkün olacaktır. Bunun sonucunda “Aavat hinam”- her bir yaratılana sevgi ile tüm yaralarımızı iyileştirme ve tüm olumsuzlukları dönüştürme gücünü içimizde bulacağız. Manevi inşaatı mümkün kıldığımız vakit Tanrı'nın yardımıyla günümüzde yeniden inşasına da tanıklık edebilmek dileğiyle…


Rav Yaakov Hillel 'in ögretilerinden derlenmiştir ...

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page