Bu Şabat okuyacağımız Şemot peraşasının hemen başlangıcında İsrael oğullarının Mısırdaki hayatı 180 derecelik bir değişime maruz kalır.
Şemot kitabı, dokuzuncu pasuğundan itibaren İsrael oğullarının maruz kaldığı kısıtlamaları, değişik seviyelerde köleliği ve eziyetleri anlatılır.
Bir evvelki yazımda (Vayigaş) Mısır’ın Goşen yöresinde yerleşen İsrael oğullarının, Yosef’in sayesinde, ne denli iyi bir hayat yaşadıklarını ve yerel halka nazaran paralarının, mallarının, sürülerinin ve mülklerinin korunduğunu belirtmiştim. Hatta Mısır halkı Firavunun kölesi olup ülkenin dört bir tarafına dağıtılırken, Yaakov’un oğullarının, bereketli Goşen topraklarında, aynen Mısır asilzadeleri gibi yaşamlarına devam ettiklerini de anlatmıştım.
Tora İsrael oğullarının maruz kaldığı bu büyük değişikliği tek bir pasuk ile açıklar.
Yosef’i bilmeyen yeni bir kral Mısır’da idareyi aldı. (Şemot 1, 8)
Tora’nın bize verdiği sebebin bu denli kısalığı Tora’yı açıklamaya çalışan bilginlerimizin bu konuda değişik yorumlar ve açıklamalar yapmasına yol açmıştır .
Bu pasuğun odak noktaları olan “yeni” ve “Yosef’i bilmeyen” kelimelerine geçmeden evvel “idareyi aldı” olarak tercüme etmeye çalıştığım İbranice “וַיָּקָם” kelimesi hakkında açıklamalar yazmayı uygun görüyorum. Bu fiilin basit tercümesi “kalktı” veya “ayağa kalktı” iken, bazı durumlarda “yükseldi”, “üstesinden geldi” anlamlarında da kullanıldığını görürüz. Bütün bu manaları yeni bir kralın hükmü eline alması olarak bilinen “tahta geçti” fiili ile de birleştirerek “idareyi aldı” olarak tercümeyi uygun gördüm.
Ek olarak, bu noktada, bir zaman analizi yapmak uygun olacaktır. Yaakov ve oğullarının Mısır’a göçünden, Pesah’da kutladığımız esaretten kurtulma olayına kadar 210 sene geçtiği bilinmektedir. Bunun yaklaşık ilk 70 senesinde Yosef hayattadır ve Mısır’ın baş veziridir. Diğer taraftan, Moşe henüz doğmamıştır. Mısır çıkışında Moşe 80 yaşındadır. Bu iki sayı göz önüne alınınca ortada 60 senelik bir dönem kalmaktadır ki, Yosef’i bilmeyen yeni firavun bu 60 yıllık dönemde tahtı ele geçirmiştir.
Tahta geçen bu yeni Firavun hangi açıdan “yeni” idi?
Tahtı babasından devralan yeni bir Firavun olabilirdi. Veya eski kraliyet sülalesini kovup Firavunluğu ele geçiren yeni bir sülalenin ilki olabilirdi. Veya eski siyasetini geride bırakıp yeni bir siyaset uygulamasından dolayı “yeni” sayılan bir firavun olabilirdi.
Her bir “yeni” olma olasılığına “Yosef’i bilmeme” ögesini bağlamaya çalışalım.
Tahtı babasından devraldıysa, bilhassa Mısır Firavunluğuna o denli büyük hizmet veren ve bütün Mısır servetini Firavuna geçiren Yosef’i bilmemesi pek mümkün olamayacağından, bilginlerimize göre (örneğin Raşi), dünkü prens, bu günkü Firavun, kendini Yosef’i tanımıyormuş gibi gösterip İsrael oğullarına karşı eziyetleri başlatmıştı.
Yeni Firavun, eski hanedanlığı kovup tahtı ele geçirdi ise, bu yeni hanedanlık yerel veya Mısır dışından gelmiş olabilirdi. Dışarıdan gelen yeni bir hanedanlığın Yosef’i bilmemesi gayet mümkün. Ancak, bu yeni hanedanlık yerel ise, açlık yıllarında tüm Mısır halkına gıda tedarik eden Yosef’i bilmemek nasıl mümkün olabilir. Dolayısı ile, hanedanlığı zorla ele geçiren bu yerel yeni Firavun ya gerçekten 60 yıllık bir sürede Yosef’i artık hatırlamıyordu. Ya da Yosef’i bilmezlikten geliyor ve hatta, halkın tüm servetine el koyduğundan dolayı onu kötüye hatırlıyordu.
Bazı bilginlerimiz “yeni” kelimesini krallığa değil de kralın siyasetine atfederler. Buna göre Firavun İsrael oğullarına karşı iyi davranışını değiştirip onlara eziyet etmeye karar vermişti. Bu durumda da yeni siyaseti uygulamak için Yosef’i bilmezlikten gelmesi gerekiyordu.
Yukarıda belirtilen tüm açıklama imkanlarını bir araya getirirsek, Hükümdeki Firavun, Yosefsiz geçen 60 yıllık dönemde, Yosef’in yaptıklarını gerek bilmezlikten gelerek gerekse gerçekten unutarak, İsrael oğullarına eziyet etmeyi kendine siyaset edinir. Yani eziyetlerin sorumlusu Firavundur.
Bilginlerimiz, aynı olaya başka bir çerçeve çizerek, Firavunun sorumluluğunu azaltırlar. Midraş olarak bilinen kaynaklarımızda bakın ne yazılıdır.
Halk Firavuna “Gelin onlarla evlenelim” der. Firavun da onlara “Siz aptal mısınız? Şimdiye kadar onlar bizleri idare ediyorlardı ve bizler onları idare edemiyorduk. Yosef olmasa idi onların böyle hayatı olmazdı. Şimdi siz onlarla evlenmek mi istiyorsunuz?” der. Bunun üzerine halk Firavunu tahtından uzaklaştırır. Üç ay sonra Firavun halkın isteğine boyun eğer ve onu tahtına geri getirirler. Bunun akabinde İsrael oğulları Mısırlılarla evlenirler ve “sünnet” emrini ihlal ederek tanrıya sırt çevirirler.
Bu açıklamaya göre Mısır eziyetlerinin sorumluluğu artık bizzat İsrael oğullarınındır. Yaakov’un Mısır’a gelişinin ilk yıllarında hem İsrael oğulları geleneklerini korurlar hem de Mısırlılar, evlilik aracılığı ile, onlarla karışmayı uygun görmezler. Ancak Mısırlılar (yerli millet) İsrael oğulları ile evlenmeyi uygun gördüğü andan itibaren, İsrael oğulları kendi geleneklerini korumak için çaba sarf etmezler.
Birbirinden çok farklı bu açıklamalar yelpazesine, 19. Yüzyılda Almanya’nın Hamburg şehrinde Haham olarak yaşayan Samson Raphael Hirsch’in bu pasuk hakkında yazdıklarını da ekleyelim. Arav Hirsh bir taraftan o dönemde başlayan Yahudilikte reform hareketine çok kesin bir şekilde karşı gelirken, diğer taraftan Yahudiliğin yükümlülükleri ile çelişmedikçe yerel kültüre (onun için yerel kültür Alman kültürü idi) adapte olmanın bir taraftarı idi.
Yahudilere karşı kötülük olgusunun ilkini ve en eskisini önümüzde okuyoruz. Ne yazık ki bunun sebeplerini elimizdeki pasuklara dayanarak kesin bir aydınlıkla açıklamak mümkün değil. … İlginçtir ki, İlerideki pasuklarda anlatılan İsrael’e karşı nefret, “Yosef’i bilmeyen (firavun)” kelimeleri ile açıklanıyor. Ama (Mısırlı) halk onu (Yosef’i) bildi ve Yahudilerin bölgesine ve orada yaşayan büyük Yahudi milletine kötü gözle bakmadı. Yahudileri iyiye etki eden olarak gördüler ve onları kurallara uymayan bir grup olarak görmediler. Onların (Yahudilerin) başarılarından dolayı, (Mısır halkı) kendilerini istismar edilmiş hissetmediler.
Mısır ve ondan sonraki nesillerde birçok ve değişik gurbet ellerde yaşayan Yahudilerin maruz kaldıkları tarihi olaylara bakınca, yerel halkın Yahudiler, yani senin hakkında ne düşündüğünü varsaymakla, bu yerel halkın Yahudiler hakkında gerçekten ne düşündüğü arasında bir fark var her halde…
top of page
Bizi Takip Edin
bottom of page
Comments