Bu haftaki Tora bölümü ölü bir bedenle temas sonucu kirlenen kişiyi arındıran kızıl düvenin (Para Adumah) gizemli ritüelini öğretiyor.
Tanrı’nın “HÜKMÜ” anlamına gelen “HOK” (חוק) sözcüğü insan aklının ötesindeki bir emri ifade eder. Kohenler kızıl bir düveyi kesip tamamen yakarlar ve küllerini suya karıştırırlar.
Bu su serpilince, kişinin “ölüyle temas” yoluyla oluşan kirliliğini tamamen “arındırırken” bu tarifi hazırlayanları “kirleterek” onların necis hale gelmelerine neden oluyor. (Bam 19:2)
Bu nasıl mümkün olabilir? Aynı karışım birini arındırırken diğerini nasıl kirli hale getirir.
Bu Paradox (Gizem) yüzyıllardır felsefi düşüncenin merkezi bir parçası oldu. İnsanların en bilgesi olan Kral Süleyman bile bu bilmeceyi çözemedi. (Kohelet 7:23)
Bu özel emir Tora’nın karanlıkta kalmış bir detayı değil neredeyse özünü temsil eden derin sırrını barındırır.
Herkesin birine borcu olduğu ama bunu geri ödeyecek parasının olmadığı çok fakir, şirin, küçük bir kasaba düşünün.
Artık neredeyse hiç iş görmeyen yakında da kapatılacak olan bir de oteli var. Bir gün çok zengin bir misafir gelir ve orada bir gece geçirmek istediğini söyler. Ancak, onaylamadan önce oteli gezmek ister.
Resepsiyonist, misafirin odaları beğenmemesi durumunda geri alabileceği bir ön güvenlik depozitosu ister. Misafir bunu kabul eder.
Şans eseri bu miktar otelin şefine üç aydır maaş olarak borçlu olduğu ve ödeyemediği tutardır. Hemen şefe nakit olarak ödenir.
Şef bunun bakkala aylardır ödeyemediği bakkal alışverişi için borçlu olduğu miktarın aynısı olduğunu görünce bakkala ödeme yapar.
Bakkal, karısının artritini tedavi etmek için doktora borçlu olduğu miktarın tam olarak bu olduğunu fark edince doktora ödeme yapar. Daha sonra doktor, hemşireye iki aylık hizmetinin parasını ödeyemediği bu tutarı öder.
Hemşire kasabaya yeni taşınmıştı, bu yüzden kiralık bir ev bulana kadar birkaç gün otelde kalmıştı. O da fakirdi ve o zamanlar otele ödeme yapamamıştı.
Doktordan aldığı para tam olarak otele olan borcuydu, bu nedenle otele gidip hesabını kapar.
Şimdi otelin kasasına şefe ödenen miktarın aynısı geri gelmiştir. Misafir odaları gezer ve hoşlanmadığını belirterek otelden teminatını geri alıp ayrılır.
Yani herkesin borcu ödendi ama hiçbir şey eskisinden farklı değil. Kimse bir şey kazanmadı. Ancak paranın ilk sahibine dönmesinden başka bir işe yaramamasına rağmen herkes mutludur.
Dolayısıyla bu paradoks aslında başından beri hiçbir şeyin değişmediğini, ama süreç içerisinde para olmadan borçların ödendiğini anlatıyor.
Kişi yaşam ve ölümün iki kutbu arasındadır ve insanlık tarihi boyunca bu sınırları aşmamıza olanak sağlayan şey ise rituellerdir.
Peraşa Hukat, hepimiz için hayatımızdaki ritüellere olan bağlantımızı yeniden düşünmek, bize sağlayabileceği anlamın gücünü görmek ve geleneğimizdeki karmaşıklığı ve güzelliği üzerine bir kez daha düşünmek üzere pencere açıyor.
Dünyadaki herhangi saf bir kişinin, göksel saflıkla [kutsallıkla] temas etmesi otomatik olarak saf olmayan hale gelmesine neden olabilir.
Bu görüş; 'Sunağa değen herşey kutsal olacak' (Şemot. 29:37) ifadesinde yansıtılmaktadır. Yani yakılacaktır. (Nadav ve Avihu gibi)
Dünyevi kutsallık (göreceli), göksel kutsallıkla (mutlak) karşı karşıya kaldığında ikinci plana düşer.
Adem günah işledi ve ölüm kavramı potansiyelden gerçekliğe geçti. Dolayısıyla ölüm kavramının kökeni Tohu dünyasına dayanmaktadır. Bu nedenle ölü bedenle temastan (Kişisel BEN’lik boyutu) sonraki arınma (saflaşma) Tohu dünyasının (Tanrı BEN’lik boyutunun) bilgi alanından gelmelidir.
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Moşe PASENSYA
Comments