top of page

Hiç mi niyetiniz yok uyanmaya?






Ben de bıktım artık  aynı konularda yazmaktan.

Bu haftaki yazımın okyanus dibindeki yaşamın gizemi hakkında olmasını yeğlerdim ben de.

Ama sabah akşam siren alarmlarıyla güvenlikli oda veya bodrumdaki sığınağa koşarken, yoldaysanız otonuzu durdurup kenarda yüzüstü  yatarken -tabi kalkması da ayrı dert bazılarımız için-

ve öte yandan bunları yaşarken bir de üstüne tüm dünyanın nefret ve kınama okları üzerimize çevrilmişken başka şeyler düşünmek /yazmak olası değil benim için.

7 Ekim 2023’te İsraelin içerden  zayıfladığını varsayan Hamas terör örgütü 18 senedir tek  başına hükümranlığını sürdürdüğü Gazze’den İsrael’e saldırarak Yahudi milletine soykırım dışında yaşadığı en büyük vahşeti ve kıyımı yaşattı.

Yetmedi, 250 yurttaşını da, bebek, kadın, yaşlı, hasta demeden kaçırıp Gazze’nin tünellerine hapsetti.

İsrael de rehinelerini kurtarabilmek için Gazze’ye operasyon başlattı.

Aşka gelen Lübnan’daki Hizbullah terör örgütü de ‘’biz Gazzzeli kardeşlerimizi yalnız bırakmayız ‘’ deyip roketleri  tepemize atmaya başladı.

 

Bir seneden fazla oldu, hala günde yüzün üstünde roketi İsrael’e sallıyor.

Onüç aydır Hizbullah topraklarımıza, başbakanın yatak odası dahil, onbinlerce roket fırlattı. Kuzeyde tehdit altındaki seksen bin İsrael vatandaşı evlerini terkedip onüç  aydır ülkelerinde göçmen duruma düştüler.

Avrupa Birliği Dışişlerinden sorumlu sayın J. Borrell bu şartlar altında dahi – Hizbullah terör örgütüne karşı operasyon başlattı diye- İsraeli kınamaya utanmıyor musunuz? (Haa, pardon sizce Hizbullah terör örgütü değil ki zaten!)

Ya siz, Arafatın kankası B.M. Genel Sekreteri sayın Guterres, bu olaylardan ‘’Şiddet sarmalı’’ diye bahsederken hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

 

Serüvenin baş  aktörü İran ise son altı  ayda iki kerede İsrael’e beşyüz kadar  füze/roket/İHA  fırlattı.

Eyyy bu başta İran, beşli şer eksenine seyirci kalan ‘’Batılı’’ dediğimiz ama doğuda Japonya, Avustralya gibi ülkeleri  de kapsayan ‘’sözde aydın’’  dünya.

Gerçekte neler olup bittiğinin  farkında mısınız?

Örneğin

Tarihte ilk defa bir egemen ülkenin başka bir egemen ülkeye beşyüz kadar roket fırlatmasına seyirci kalınabileceğinin

İsrael’in kaçırılan rehinelerini kurtarmak için yaptığı operasyonlarda  suçsuz sivil  halkın da sadece Hamasın vatandaşlarını sivil kalkan olarak kullanması yüzünden maalesef öldüklerinin, (can kaybı çok  ve çok yazık)

Ve İsrael ordusunun Gazzeli sivillere can kaybı yaşatmamak için tüm ordulardan çok daha fazla çaba sarfettiğinin, (bunu sadece İsraelliler değil yabancı askeri uzmanlar da iddia ediyor)

Yine B.M.’e bağlı UNRWA örgütünün bazı çalışanlarının Hamasın katliamında pek çok İsraelli sivili bizzat öldüren katiller olduğunun

Hizbullah terör örgütünün komşu ülke İsrael’e Lübnan’dan saldırı hazırlığı için tüm mühimmatla tünellerde nasıl hazır beklediğinin

Ve onsekiz yıldır Hizbullah bu hazırlıkları  yaparken ve zaman zaman İsrael’in kuzeyini sebepsiz yere taciz ederken B.M. Barış Gücünün, (Unifil) tüm olanlara seyirci kaldığının,(dolayısyla Hizbullah ajanı görevini üstlendiğinin)

farkında mısınız?

 

Batının siyasi elitleri, B.M. Güvenlik Konseyi, Hizbullah 18 yıldır İsrael’i hiç  bir sebep yokken  taciz ederken sessizdiniz de İsrael güvenlik güçleri kuzeydeki yurttaşlarını evlerine döndürebilme amacıyla Hizbullah teröristlerini etkisiz hale getirmeye başladığında mı sesiniz çıkmaya başladı ve  yine ters tarafı suçlayıp İsrael’i kınamakla mı ellerinizi yıkamak istediniz? İnsan hakları sadece teröristleri korumak için mi varlar?

İran’ın başını çektiği ve direkt veya endirekt şekilde köktendinci İslam terörünü destekleyen bloğa karşı İsrael’in bir yaşam savaşı verdiğinin farkında mısınız?

Küçücük İsrael’in aslında kendini korurken siz ‘’Batılı Dünya’’ya kocaman bir iyilik yaptığının farkında mısınız?

Karanlığa karşı savaşırken sizin kültürünüzü, medeniyetinizi, değerlerinizi koruduğunun farkına varamadınız mı?

Etkisiz hale getirdiği terörist başlarının zamanında sizin insanlarınızı  da öldürdüğünü unuttunuz mu?

İsrael bittiği anda bu bloğun sizin de başınızı yiyeceğinin farkında değilseniz, biraz etrafınıza bakın, örneğin Merkez Afrika Cumhuriyetine, Selekanın yaptıklarına.

 

İsrael’in en büyük  ve gerçek dostu ABD:

Zaman  zaman siz de yanılıyor olabilir misiniz?

Örneğin, -hiç de taraftarı olmadığım- başbakanımızı ‘’Sakın Rafiyah’a girmeyin’’ diye baskı altında tutarken ve sırf seçimler var diye istemeden de olsa İsraeli insafsız bir terör örgütüyle mücadelede kısıtlarken. (Rafiyah’a girilmeseydi Sinwar ele geçirilemezdi) yanılmış olabilir misiniz?

Değil sade Gazze’de, Batı Şeria’da da Filistinlilerin büyük çoğunluğu Haması ve 7 Ekim vahşetini destekler ve onaylarken İsrael’den ‘’iki  devletli çözüm’’ istemenin bu devletin sonunu istemekle eş anlamlı olduğunun farkında mısınız?

Taa İsrael’in kuruluşuyla gündeme gelen -ve zamanımızda gerek  Arafat’ın gerekse Abbas’ın son anda antlaşmadan kaçtığı- Filistin Devleti tekliflerini yıllardır kimlerin reddettiğini unuttunuz mu?

Filistinliler çocuklarını kin, intikam, nefret, (KİN) üçlüsüyle eğitmekten vazgeçinceye dek iki devletli çözümün İsrael’in sonu olacağının farkına varamıyor musunuz?

Filistinlilerin büyük çoğunluğunun  -7 Ekim katliamına rağmen veya belki de bu nedenle- Haması desteklediğini ve Hamasın tüzüğünün ana maddesinin  İsrael Devletini ortadan kaldırmak olduğunu okumadınız mı?

Eğitim değişsin, nesiller barış için büyütülsün, Filistin Devleti gelsin.

Ama daha önce değil! (Bakın BAE’ne)

Batılı diye tanımladığımız ülkeler:

Hükümetleriyle, yöneticileriyle, M. Macronuyla, üniversitelerindeki akademisyenleri ve öğrencileriyle, uluslararası mahkemeleri ve örgütleriyle, medyasıyla,

Uyanın artık. Doğru tarafın yanında yer almanın zamanı geldi de geçiyor bile!

 

Not: İranla son duruma gelince; İsrael ABD’nin müsaade ettiği ölçüde İran’a askeri gücü hakkında bir mesaj iletti. İran cevap vermezse, 13 aydan fazladır süren savaş bitişe doğru  yol almaya başlayabilir. İsrael’in İran’ın nükleer tesislerini vurmaması ilerde başına daha büyük işler açabilir. Ne var ki anlaşıldığı kadarınca günümüzde İsrael’in ABD’nin onayını almadan bu  çapta operasyonlara girişmesi  olanaksız.








Etiketler:

7 comentarios


Amsterdam : Tamam mı, yoksa uyumaya devam mı ?

Me gusta

Bondi tebrik ediyorum. 🙏🌹

Me gusta
Contestando a

Tesekkurler


Me gusta

Mantığı,menfaat için kullanmayı red eden ülkelerle tartışmak,bir cesede ilaç tedavisi uygulamaya benzer.

Me gusta

Bondi, süper bir yazı. Tebrikler.

Jeff Rodrig

Me gusta
Contestando a

Cok tesekkurler Jeff

Me gusta
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page