“Annem başımda helikopter gibi dönüyor!”
Bir çocuğun annesinden söz ederken danışana, “Annem başımda helikopter gibi dönüyor” ifadesini kullanması ile "helikopter ebeveyn" kavramı ilk olarak 1969 yılında Psikolog Haim Ginott tarafından kullanıldı ve literatüre girdi. Aileler arasında giderek yayılmaya başlayan bu tutum toplumun en küçük birimi olan ailenin dışında topyekun insanlığı etkileyen bir problem olmaya başlamıştır diyebiliriz.
Nasıl çocuklar yetiştirdiğimiz yaşadığımız toplumun bütün katmanlarını etkilediği gibi, kuşaklar arası iletişim veya iletişimsizliği de yönlendirmez mi? Ebeveynsiniz ya da değilsiniz, birer toplum bireyi olarak yazımın sizleri de ilgilendireceğini ümit ediyorum. Bu çocukları işe alacaksınız, belki öğretmeni veya doktoru olacaksınız, ya da aynı takımda birlikte çalışacaksınız.
Çünkü, helikopter ebeveynlerin çocukları maalesef uçamaz, çocukları uçamayan toplumlar da sönük, silik ve pasif kalmaya mahkum değil midir?
“Çocuğum bugün okula gelemeyecek çünkü karnımız ağrıyor,” ya da, “teyzesi biz doktor olacağız,” “karnemizi aldık bugün, hepsi pek iyi,” gibi cümleleri sıklıkla duyar olduk. Peki, karnı ağrıyan, doktor olacak, yahut karne alan kim? Eğer böyle cümleler kuruyorsanız, bir zahmet, geri çekilin. Bırakınız çocuk kendi söylesin. Çocuğunuz sizin uzantınız değildir. Kimilerinizin içinizden “aman bu da başımıza psikolog kesildi,” dediğini duyar gibiyim. Hayır efendim, psikolog falan değilim ama kırk yıllık öğretmenlik hayatımda gözlemlediklerim bu yazıya ilham kaynağı oldu diyebilirim. Kırk yıl önceki gençler ile bugün karşımda oturan gençler arasında dağlar kadar fark var! Özel ders verdiğim ondokuz yaşındaki bir öğrenciye , “Neden buraya geldiğini biliyor musun?” diye sorduğumda, “Bilmem, annem getirdi,” diye bir yanıt alıyor ve nedense artık hiç şaşırmıyorum.
Helikopter aileler, çocuklarının ödevlerini yapıyor, her tür programını düzenliyor, farklı şehirde yaşayan çocuklarını bile sabahları uzaktan kumanda uyandırma görevini üstleniyor, hocalarını arayıp düşük notlar için hesap sorabiliyor, hatta bir iş görüşmesinden sonra işvereni arayıp “Oğlumu neden işe almadınız?” diyebiliyor. Aralarında çocuklarının kiminle evleneceğine, nerede oturacağına, hatta kaç çocuk yapacaklarına karar verenler bile olabiliyor. Örneğin bu tür tutumlar çocuk bir yetişkin olduğunda da alacağı dersleri veya mesleğini, arkadaşlarını seçmek yahut girdiği ortamları ve gittiği yerleri kontrol etmek şeklinde de devam edebiliyor.
Tüm iyi niyetleri ile çocuklarının başarısı için çalışan “helikopter ebeveynler” aslında şu mesajı veriyor: “Sen beceriksizsin, bu genç yaşında hayatını dengelemeyi bilmen mümkün değil, işte bu yüzden ben devrede olmak zorundayım”. İşin ilginç yönü, çocuklar bu durumdan gayet hoşnut, önceki nesillerle karşılaştırıldıklarında inanılmaz bir teslimiyet sergiliyorlar. Yaşamları bu şekilde çok daha kolay geliyor çünkü bir anlamda bu genç yaşlarında hem sekreterleri, hem şoförleri, hem kişisel asistanları var
Acaba ben de bir helikopter ebeveyn miyim?
Çocuğunuz ile ilgili fazla mükemmeliyetçi iseniz, aşırı kontrolcü davranıyorsanız, her zaman çocuğun ulaşabileceği mesafede bulunup müdahaleye hazır iseniz, çocuğun kişisel sınırlarını ve özel alanını ihlal ediyorsanız, onun kendi kendisine doğru karar alamayacağını varsayıyor ve her zaman mükemmel görünmesini istiyorsanız, ona karşı fazla korumacı davranıyor ve arkadaşlık ilişkileri ile fazla ilgileniyorsanız, helikopter ebeveynliğe hoş geldiniz. Aman, durun. Geri çekilin!
Comments