“ Ne kadar kaçarsanız kaçın doğduğunuz coğrafya peşinizi bırakmaz. “
Bu hafta, sırada yazmak istediğim bir sürü konu sıralarını beklemekteydiler.
Biri, 29 Eylül akşam üzeri, şehir merkezindeki -Sorel Tracy’de- bir salonda bir fotoğraf sanatçısının göçmenlerle yaptığı röportaj ve benim de içinde olduğum fotoğrafların sergilendiği sergide Fransızca öğrenen göçmen öğrenciler adına kısa bir konuşma yapmam için davet edildiğim ve sonra size izlenimlerimi anlatmak istediğim toplantı idi. Diğeri ise 30 Eylül Cuma sabahı okul ile Mont-Saint- Hilaire’de elma bahçelerine gidip,- elma topladıktan sonraki piknik ve iki saatlik dağ yürüyüşü sonunda vardığımız zirvedeki şehrin müthiş görüntüsü, ve fotoğraflarıydı paylaşmak istediğim.
Ama, sergi dönüşü öğretmen Annie, öğrenci Marie-Noeline, beni eve götürecek taksi-bus* beklerken, aramızdaki diyalog gündemime oturdu.
Sergi çıkışı, bizi, akşamları iyice soğuyan hava ve gökyüzündeki yeni ay karşıladı. Öğretmenimiz Annie, ki eğer bir meleği insan suretinde tarif etmek istersem, kendisini tarif edebilirim, öğrencilerini mutlu etmek için onların gözünün içine bakan, dünya tatlısı, doğal sarışın bir Quebecli, ki - Ben beklerim siz soğukta beklemeyin- diye dayatmalarıma rağmen, benimle taksiyi bekledi.
Taksiyi beklerken, ben ve Marie-Noeline bankta otururken, Annie öğretmenliğin verdiği alışkanlıkla karşımıza geçti, dizlerini kırarak oturma pozisyonunda, başını gökyüzüne çevirdi ve hilal şeklindeki ayı işaret etti,
-Ne kadar güzel, değil mi?
Sonra serin havayı içine çekerek devam etti; “ben çok şanlı olduğumu düşünüyorum, Düşünce şekli çok önemli, pozitif olmak ve pozitif düşünmek hayatımıza olumlu yönde yansıyor...”
Biz iki göçmen öğrenci evet der gibi başımızla onayladık. Sessizlik oldu.
Ama, dedim- bazen yeterli olmuyor,
-Nasıl?
-Yani şöyle ki doğduğumuz coğrafya ve içine ait olduğumuz çevre bazen çok harika olmıyabilir, mesela, açlık, kıtlık, politik baskılar ekonomik güçlükler içinde olan bir ülkede doğsaydınız aynı şekilde düşünebilir miydiniz? diye zor bir soru yönelttim.
(Bu arada şunu ekliyeyim Annie hiç ingilizce bilmiyor ve ben bütün bunları dört aylık yarım yamalak Fransızca ve beden dili ile anlatmaya çalışıyorum).
Ama anladı, bir an için gözlerinden karanlık ve üzgün bir ifade geçti -Evet dedi pek kolay olmasa gerek.
Taksi geldi. Bana taksinin yanına kadar refaket etti. ‘a demain- yarına’ diyerek.
Şehir merkezinden kırk dakika uzaklıktaki Massueville’e doğru yol boyunca düşündüm.
Annie, ellili yaşlarda Quebecli bir profil, kendisine uygun bir coğrafyada, bireylerin hak ve özgürlüklerini her yönden destekleyen -ekonomik ve insani- bir devletin sınırlarında, yine kendisine uygun bir ailede doğup büyümüş, sevdiği mesleği yapan, doğayı, ekip biçmeyi seven, hiç evlenmemiş, evlilik kurumunun kağıt üzerindeki yaptırımına inanmayan, oğlu ve yirmi yıllık hayat arkadaşıyla yaşayan, ikinci bir dili öğrenmeye dahi gerek duymayacak kadar içine doğduğu kültürü ve coğrafyayı benimsemiş, mutlu biri.
Annie’nin doğduğu coğrafyada tarihlerinde politikalar, yerli halklara çok acımasız yaptırımlarda bulunmuşlar, ama şimdilerde, geçmişin yanlışlarını silmek adına, yerli halka ait vatandaşları vergiden muaf tutarak ve birçok imtiyazlı haklar vererek geçmişi affetirmeye çalışıyorlar.
İnsan hakları ve özgürlükler konusunda çok hassas olan bu coğrafyada herhangi bir kişi, diğer kişiye ırkı, inanışları, cinsel kimliği, kılığı ile ilgili en küçük bir ayırımcılıkta bulunamıyor, aksi durumda cezai yaptırımı var. İş yerlerinda farklı inanışlarda ve farklı cinsel kimlikleri olan kişiler saygı ortamında işlerini yapıyorlar. Hatta iş başvurusu yaparken size yaşınız dahi başvuru formlarında soru olarak yer almıyor, öyle bir soru var ise cevaplamamakta özgürsünüz.
Şimdi aynanın diğer yüzüne bakalım, savaşın, açlığın, kuraklığın, politik baskıların ve ekonomik dengesizliklerin, mahalle baskısının, kadınların sadece boşanmak istedikleri veya yollarını ayırmak istedikleri için sokak ortalarında çocuklarının gözü önünde eşi tarafından öldürüldüğü, veya bebelerin tecavüze uğradığı ve o bebe ki yeri beşik iken, soğuk morgta uzanırken, o kelimelerle ifade edilmeyecek eylemi yapan kişiye ait aşiretin ise eylemi yapan kişiyi korumak adına adliye koridorlarını doldurup, tehditler savunarak, mağdur bebeği değil de hayvan bile denilemiyecek yaratığı savunmak için naralar atana kişilerle aynı havayı solduğunuzu düşünün ve öylesine bir coğrafyada doğmuşsunuz ki, saçınızı örtmediğniz için dövüle dövüle son nefesinizi verirken, acaba pozitif düşüneyim de pozitif olsun felsefesi yardım edebilir mi bu karanlık kadere!
Taksi-bus* Quebec’te ulaşımı kolaylaştıran, bölgelere göre belirlenmiş cüzi bir aylık ödemeyle belediyelerin halka verdiği, bir sosyal hizmet. Adı taksi-bus ama otobüs değil taksi ve telefon açarak rezervasyonunuzu yaptığınızda gün içinde ve o ay içinde dilediğiniz ölçüde size belli bir bölge sınırları içinde hizmet veriyor.
Quebec-Massueville’den sevgiler…
Rahel-Çela
Comments