top of page

Erdoğan Döneminde TC-IL İlişkilerinde Yahudi Cemaatinin Önemi


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)








Osman Kavala Yahudi olsaydı hapse atılır mıydı? Hapsedilseydi o kadar uzun süre kalır mıydı? Her iki soruya da yanıtım: Kanımca hayır !


Bahtsız Kavala’nın demir parmaklıklar arkasında bırakılmasının sudan nedenlerine girmeyelim. İddiam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yahudilerini pek sevmesinden değil, Batı Dünyası nezdinde “güçsüz Yahudi vatandaşına” ıstırap çektiren antisemit olarak anılmak istememesinden kaynaklanıyor. Geçmişinde bazı Türk Yahudilerini şahsen tanımış olması, din adamlarına saygısından öte Hahambaşı ile dostane ilişkiler kurması veya yerel Yahudilerden “bana kötülük gelmez” düşüncesi, Cumhurbaşkanı ile onun “Musevileri” arasında güven bağını simgeliyor.


Dikkat edilirse Erdoğan’ın yetişmesinde rol oynayan Milli Görüş-Erbakan tarzı antisemitizm Türkiye Yahudileri ile dünya Yahudiliği ve İsrail arasında pek fark gütmez. Farklı olarak RTE Türkiye’deleri ayrı potaya koyar, korur ve cümle aleme Türklerin tolerans göstergesi olarak sunar. Dışarıdakiler ise “faiz lobisi”, “mihrak” veya “terör devleti” kapsamındadır.


Bu politika sayesinde oy toplamaya yönelik anti-İsrail retoriği hiç bir zaman Türk Yahudilerini doğrudan hedef alan veya onları yıpratacak kararlara yol açmamıştır. Türk Musevileri Gazze olayları veya Mavi Marmara sürecinin dışında pek fiziksel tehdit hissetmemişler ise de Erdoğan’ın söylemleri ile birlikte aşırı sağcı ve İslamcı medyanın çığırtkanlığı birçok Yahudinin ülkeyi terk etmesine yol açmıştır. Sayıları, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 18.000’lerde iken bugün gerçekçi bir tahmin ile 12.000 civarındadır.


Fakat bu küçülen Cemaat’in liderleri Ankara’ya hep saygı duymuşlar ve İsrail ile ilişkilerin düzelmesine çalışmışlardır. Ne yazık ki her İsrail-Filistin çatışmasında veya Kudüs’de Mescid-i Aksa olaylarında İsrail karşıtlığı tüm medyayı, Kemalist veya İslamcı, sarmakla kalmamış, muhalefet partilerinden de dingin ve ileriye dönük serinkanlı sesler çıkmamıştır.

Bugün Erdoğan’ın İsrail’e dönük 180 derecelik volte-face’si (ters yüz olma hali) ekonomik nedenler kadar son yıllarda komşularına yönelik dış politikasının Türkiye’ye getirmediği yararlarla ilgilidir. Yahudi Cemaati geleneksel “güvenilir aracı” rolünü İslam Ülkeleri Hahamlarını Külliye’ye davet ettirerek oynamıştır. Bu ve benzer temaslar İsrail Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz günlerdeki ziyaretine uzanan ısınma zincirinin başlangıç halkaları arasındadır.


Bundan sonrası nasıl gelişir? Erdoğan’ın İsrail’e her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Amerika’da Kongre üyelerine olumlu mesajlar gönderilmeli, F-16’lar iyileştirilmeli, ekonomiye finansman bulunmalı, mümkünse Rus gazı azaltılmalı, hasım bildiklerimize göz kırpılmalı, cepheyi çok fazla açmıştık (!)


Fakat İsrail’in de çıkarları var: Hamas’ın bürosu dizginlendi, İran konusunda eş düşünceler oluşuyor, antisemit yayınlar yavaşladı, ticaret ise artarak devam ediyor. Ukrayna savaşı Avrupa’nın yeni doğal gaz kaynaklarına ihtiyacını birdenbire yükseltti. Kıbrıs ve Türkiye üzerinden geçecek boru hattı Rus gazına alternatif olabilir.


İslam Aleminde (Türkiye dahil) bu kadar kilit mevkide bulunan bir başka Yahudi Toplumu var mı? 75 yıl içerisinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki tüm kadim Yahudi Cemaatleri yok edildi. Yalnız Fas’takiler (3000 kişi) kaldı, onlar da şimdiye kadar İsrail ile aralarına mesafe koymaya çalıştılar (Fas Havayolları ilk kez bu hafta uçtu Tel Aviv’e, THY’nin ise İsrail hattı Londra’dan sonra 2nci yoğunluktaydı uzun yıllar).


Erdoğan ile Türk Yahudi Cemaati arasındaki bağlantının geleceğini de düşünmeli. Herzog’un ziyareti nedeniyle Külliye’de çekilen ve sosyal medyada bolca yer alan fotoğraflar, yarın öbürgün rejim değiştiğinde nasıl tepkilere yol açar?


Türkiye’nin çoğunluğunun red ettiği ve hatalarıyla ekonomiyi anlamsız darboğazlara sürükleyen bir yönetimin destekçisi olarak görünmek tarihsel “Dina deMalhuta Dina” (bulunduğun devletin yasaları, bazen dininin yasalarından üstündür – Moris Fransez’den) kuralı ile geçiştirilebilir mi?

Şimdilik iyi gidiyoruz, hem İstanbul’da hem Tel Aviv’de…Bakalım!








Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page