“En Hüzünlü Eylül” bir Osman Balcıgil klasiği.
Osman Balcıgil İstanbul doğumlu bir gazeteci yazar. Romanlarında tarihi olayları arka planda tutarak geçmişe ışık tutmakta.
Feride PETİLON
Osman Balcıgil “Ela Gözlü Pars: Celile” isimli romanıyla Nâzım Hikmet'i ve ailesini, “Yeşil Mürekkep” romanında Sabahattin Ali'nin hayatını mercek altına aldı. Yazar bir başka biyografik romanı olan “İpek Sabahlık”ta Suat Derviş'in hayatını konu edindi. Bu ünlü gazeteci, romancı ve aktivistin yeniden bilinirliğini sağladı.
Yine “Afife Jale” isimli romanıyla da okurları ilk Müslüman Türk kadın tiyatro sanatçısıyla buluşturdu. Osman Balcıgil biyografik romanlarının yanı sıra dönem romanları üzerine de çalışıyor. “Putlar Yıkılırken”, İkinci Dünya Savaşı sürecinde gerçekleşen olayları anlatan, casusluk romanı tarzında kaleme alınmış bir çalışma.
Yazarın 2020 yılında yayınlanan romanı “En Hüzünlü Eylül” 1955 yılında gerçekleşen 6-7 Eylül Olaylarını konu alıyor. Kitabı aldığımda konusu hakkında bilgim vardı. Ancak sayfaları çevirdikçe Yorgo ile Suzan’ı ölümsüz aşklarına tanık oldum. Ve birçok okuyucu gibi olayların içyüzünü öğrendim.
Suzan üniversiteyi bitirmiş ve valinin asistanlığını yapan bir Türk. Yorgo ise lisede öğretmenlik yapan bir Rum vatandaşı. İkisinin sade ve temiz aşkını temeline oturtan bu roman soluksuz okunuyor. Ve bu aşk bir gecede yerle bir oluyor. Büyükada’da yaşanan tertemiz hayatların bir gün kapkara bir sabaha uyanacağını kimse tahmin edemezdi. Kimsenin ırkından, dininden, dilinden dolayı ayrışmadığı; her milletten insanın birbiriyle iyi anlaştığı yıllardı. 6/7 Eylül gecesi olanlar politik bir savaştı ama olanlar her zamanki gibi masum halkı etkiledi.
Suzan ve “sevgili papazı”nın Büyükada’nın eşsiz dekorunda filiz veren büyük aşkıyla tanış olacak, sonunu tahmin etseniz dahi onlarla birlikte yürümekten kendinizi alamayacaksınız.
Önceleri tüm bildiklerini kendi içinde saklamaya karar veren Suzan daha sonra gerçekleri su yüzüne çıkarmak için büyük çaba sarf edecektir. Konuşmaya karar verince gerçekler ile bir kez daha yüzleşecek ancak gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerini anlatmaktan geri kalmayacaktır.
Kitapta Büyükada’da yaşayan bir Rum ve bir Türk ailenin hayatlarından kesitler okurken, kentin gündelik hayatına dair ipuçlarını yakalayacak, dönemin ruhunu içinizde hissedeceksiniz. Kentin destansı anlatımında dostluk, kardeşlik gibi toplumları bir arada tutan duygular yer alıyor. 6/7 Eylül olayları ise bu birlik beraberliğe büyük ölçüde yıkım olacak bir ayıptır.
Acısı uzun yıllar devam edecek olan 6/7 Eylül toplumsal olduğu kadar bireysel anlamda da derin kırılmalara yol açacaktır. Dönem romanlarının en önemli özelliği o günlerin sosyal yaşamı hakkında da bilgi sahibi olabilmektir. “Ne yenir, ne içilir, nerelere gidilir ve nasıl eğlenilir, ne tür filimler seyredilir, bayramlar nasıl kutlanır” sorularının cevapları yazarın usta kaleminden okuyucuya aktarılır. Bu kitabı yaşıyormuş gibi okuyacaksınız.
Destek Yayınları
Yayın Tarihi 2020
Sayfa Sayısı 456
Comments