top of page

Elul ayında Şofar'ın çalınması bir uyandırma çağrısıdır.





Hiçbir şey için asla zamanımız yok. Fırtınanın içinden geçiyoruz. Çocukların okulları, haberler, işteki projeler, İran'in nükleer santral çalışması paramızı nasıl harcayacağımız, iç ve dış politika, yeniden gidilen seçim süreci, Rusya - Ukrayna savaşı, çalan telefon, henüz cevaplamadığım WhatsApp mesajları...


Ve tatilde bile bu gece nereye gidiyoruz, çocuklara ne yedireceğiz? Çok fazla güneş, denizanası, kum, dönüş biletlerini onaylamamız gerekiyor, bitti mi? …


Aslında bunlar önemli sorular, ancak tüm bu sorularla fırtınadayken kendimize odaklanma yeteneğimizi kaybediyoruz.


Akıllı telefon harika bir araçtır, ancak onun yüzünden artık şimdiki zamanda yaşayamıyoruz. Tüm dikkatler dışa dönük: kamusal meselelere ve başkalarının söylediği ve yaptığı ya da yapmadığı şeylere, şu anda bizim olmayan bir gerçekliğe...


Ve hayatımız? Hayatımızı nasıl yönetiyoruz? Gerçekten kaç yaşındayız? Ne kadar ömrümüz kaldı? Neden bu dünyadayız?


Neyse ki Elul ayı geldi…


Kırk günden biraz daha kısa bir süre sonra Yom Kipur'da tartışmaları ve anlaşmazlıkları bir süreliğine durduracağız.


Akıllı telefonlar kapatılacak, sosyal medya susturulacak. Her Yahudi kendine odaklanacak, Yaratıcısıyla yüzleşecek ve hayatını düşünecek.


Kalbinde yaşamın içsel özünü ve önümüzdeki yıl için günün akışını gerçekten nasıl değiştireceğini düşünecek. Ama bir gün yetmez!


Bazıları için bu yansıma sadece Neila duası sırasında, şofarın sesini duymadan hemen önce oluşur. Bu yeterli değil.


Hızlı tren bir anda durdurulamaz. Yom Kippur yüksek bir nokta ama süreç şimdi Elul ayından başlıyor.


Neila'dan beş dakika önce değil, şimdi frene basma zamanı. Ağırlık merkezinizi değiştirmek “ciddi” olanı nasıl önceliklendireceğinizi bilmek gerekir.


Elul ayının tamamı bir hesaplaşma ve sorgulama zamanıdır. Whatsapp'a, siyasete, ekomomiye ve doktorlara tüm saygımla, odak kendimiz olmalı, daha da önemli olan bir konu var, hayatlarımız…


Hayatımız nasıl? Tora çalışmasına ne kadar yatırım yapıyoruz? Manevi yükselmeye ne kadar yatırım yapıyoruz? İsteklerimize ne ölçüde boyun eğiyoruz? Çocuklarımızı yetiştirmenin neresindeyiz? Doğru yoldan gitmeye karar vermeleri için onlara yeterli araç, iltifat ve sınır verdik mi?


Belki manşetlere çıkmayacaklar ve sosyal medyada yayınlanmayacaklar, gruplarda WhatsApp'ta tartışılmayacaklar ve Facebook'a yüklenmeyecekler... hayatta başarılı olmanın verdiği tatmin duygusu sadece insanlara ne gösterdiğimiz olmayabilir mi?


Elul ayında şofarın üflenmesi uyandırmadır.


Uyanın, durmayın, başınızı akıntının, dalgaların ve şimdinin acelesinin üzerine kaldırın ve ağırlık merkezini ciddi olana, kendinize doğru kaydırın.


Hayatın amacını düşünmenin zamanı geldi. Her birinin, kazandığımız paranın, sağlığımızın, ne yediğimizin, nasıl konuştuğumuzun, nasıl giyindiğimizin Tora ve emirleriyle olan bağlantısı üzerinde düşünmenin zamanı geldi. Her birinin Yaratıcımızla olan bağlantısını da...


RoşAşana ve Yom Kipur ile Beezrat A-şem bize iyi bir yıl ve iyi hükümler getirecek olan da budur.


Şofar ve ilerleme sözcükleri ayni kökenden gelir. (İbranice ש.פ.ר harfleri).


Dinleyin ve ilerleyin. Hepimiz için öze döndüğümüz verimli bir Elul ayı dileklerimle...







Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page