Adem Havva’nın uzattığı elmayı yemese idi…
Newton başına düşen elma ile yerçekimin farkına varmasa idi…
Isırılmış elma amblemli, küçücük bir cihaz ile dünyayı elimizin altına sermese idi…
Neler olurdu?
Neymiş bu elma denilen meyve iyi mi kötü mü bİlemedim ama her sahneye çıktığında etraf kızılca kıyamet karışıyor. Onlarca çeşidi ile ekşi tatlı rengarenk kırmız, yeşil, pembe, onlarca sağlık problemine deva bir meyve. Kimbİlir gelecekte daha hangi renklerini üretecekler. Tadını dahi bilmeyecektik eğer Adem Havva’ya kanmasa idi. Öyle hepimiz mutlu mesut cennet bahçesinde hırslarımız olmadan, korkularımız utançlarımız olmadan sakin sakin yaşardık derken, yaşar mıydık diye sormaktan kendimi alamıyorum. Ve bir an hiçbir değişim düşünmeden ilerlemeye çalışmadan, başarının baş döndürücü keyfini hiç tatmadan, bu dünyadan göçüp gideceğimizi düşündüm, Ya elmalar ne olacaktı? Elmalar dallarından düşecek ve çürüyecekti.
Kütle çekiminin mucidi, ünlü fizikçi Newton da elmadan nasibini alanlardan. Newton çalışmalarına devam ederken bir türlü sonuca ulaşamamaktadır. Bir elma ağacının altında otururken kafasına düşen elma onun bütün çalışmalarını başarıya götürür. Dolaylı da olsa elma sayesinde çalışmaları sonuçlanmış ve bilim dünyasını değiştirmiştir. Yer çekimini keşfetmemiş bir dünya başka birçok buluşun da kıyısından dönecekti. Newton bir çığır açmayacak, O da gülücükler dağıtırken başına düşen elmaların neden düştüğünü sorgulamayacaktı bile.
Merak etmediği için ilerlemenin ne olduğu hakkında da bilgisi dahi olmıyacaktı. Merakın sorgulamanın ne olduğunu bilmeden o da göçüp gidecekti bu alemden.
O ısırıklı elma logosu olmasa idi uzaklar bu kadar yakın olmıyacak, kocaman kuruluşlar örneğin bankalar hastaneler birkaç tuşa sığamayacak, bunca bilgi sahibini bulamayacaktı. Meşhur markanın logosunun neden ısırıklı bir elma olduğu hakkında birçok yorum okudum. Marka sahibinin o dönem diyette olduğu ve en çok da elma yediği düşünülmekle birlikte teknolojinin babası sayılan bir başka devin elma yiyerek intahar etmesine kadar uzanan yorumların arasında en çok “yapılacak daha çok şey var” fikrini sevdim. Telefonun mucidi bir “alo” sesi için hayatını verirken bugün bİr telefon İle hayatımızı elimizin altında alıyoruz.
Tüm bu olaylar olmasa idi kısaca devinim asla olmıyacaktı… Bir meyve olmanın çok ötesinde yaratılışta bilimde sanatta edebiyatta teknolojide her her yerde elmanın izini görüyoruz.
Elma insanın hayal gücü ile hikayeleştirme yeteneğini bir araya getirerek masallara da konu olabiliyor. En çok okunan bilenen ve anlatılan masalların biri olan Pamuk Prenses de elmayı hayatı değiştiren bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kötü kalpli cadı zehirli elma ile bayılırken prensin öpücüğü ile uyanıyor. Elma zehirliyor, öpücük hayatı yeniden yaşatıyor.
Çocuklarımıza elma yemenin faydalarını sırası ile anlatır içindeki vitaminleri teker teker sayarız.
Şimdi ufakcık bir soru hepimiz için geçerli elma sayesinde gelinen günümüz yaşantısında elma olmasaydı ne olurdu.
Tatsız bir hayat …
Not: Elmanın bu denli çığır açan insan hayatına etkisi olan bu meyve hakkında daha çok konuşulur. En çok merak ettiğim ise Türkçe’de zorlu bir durumu anlatmak için neden hala “ayvayı yemek” ifadesi kullanılır.
Comments