Dr. Shirli Ender Büyükbay
Sevgili Kitap Kurdu takipçileri… Sizi harika bir kitapla tanıştırmak istiyorum. Aralık ayının başında piyasaya çıktı. Yani, yepyeni bir kitap. Yeni oluşunun şöyle bir önemi de alanında ses getirecek niteliğinde. Zira böylesi bir konuyu ele alan ve öz Türkçe dilinde yazılmış bir kitap benim bilgim dahilinde yok. Yazarı Ela, can dostum diye söylemiyorum; okuyacağınız her satırı, her mesajı ve her örneği içtenlikle, sevgiyle ve bizzat yaşayarak kelimelere döktü. Her bir kitabın hikayesi vardır ya hani, işte ben bu kitabın çıkış motivasyonundan hayat buluşuna kadar bütün hikayesini biliyorum; işte o yüzden de bu köşede Duyguların Dili Olsa’dan bahsetmek istiyorum. Siz artık benim satırlarımı tavsiye niteliğinde mi yoksa tanıtma niteliğinde mi okumayı tercih edersiniz, bilemiyorum. Ancak duygularınızla ilgili kendinize sorularınız varsa, duyguların nasıl ortaya çıktığını, nasıl geliştiğini, nasıl yönetebileceğinizi veya kontrol edebileceğinizi merak ediyorsanız, kendinize yeni yıl hediyesi olarak armağan edin. Pişman olmayacaksınız!
Kendimi bildim bileli duygularımla çok bağdaşık yaşamış biri olmuşumdur. Küçük yaştan itibaren ailem veya yakınlarım duygularımla yaşamanın ve hareket etmenin çok mantıklı olmadığını öne sürmüş olsalar da, benim için duygularımın farkında olmak, onlara anlam verebilmek ve onların ışığında veya rehberliğinde yaşam sürmek beni mantıklı hareket etmekten çok daha özgür kılmıştır. İtiraf ediyorum, bir dönem kalbimin, hislerimin ve duygularımın sesini kenara bırakmaya ve salt aklımın, yani düşüncelerimin yönlendirmesine ağırlık vermeye çabaladım. Bir tarafım sanki kopmuş, eksik kalmış ve karanlıkta sıkışmış gibi oldum. İşte o zaman anladım ki, sadece akıl ve mantık üzerine kurulu ve duyguların önemini yok sayan bir yaşam, görüntüsü şahane ama tatsız tuzsuz yavan bir yemek gibi olacaktır.
Yıllardır altın dengenin (akıl ile kalp, mantık ile hisler, düşünce ile duygular arasındaki ince dengenin) ve duygu ile düşünce arasındaki ahengin önemini biliyordum. Ne şanslıymışım ki bu ince ahengi yakalamışım; hislerimle duygularım bana akılcı ve mantıklı olmamda daima yol gösterici oldular. Duygularım en büyük güç kaynağım diyebilirim. Onlar, bir olay karşısında üstesinden gelmek için ihtiyacım olan tüm algı, analiz, değerlendirme, yargılama, kabul veya ret ve kendi halinde bırakma gibi akılcı süreçlerde bana yardımcı oluyorlar. Bu nedenle duygularımın farkında olarak yaşamak bana güç ve özgürlük vermiştir, veriyor. “Birinden feragat etmek zorunda kalsan hangisinden vazgeçmeye razı olursun?” diye sorsanız, “Mantığımdan vazgeçmeye razıyım, ama duygularımdan asla!” derdim. Nedenini sorguluyorsanız, hiç beklemeden kitabı edinmenizi ve okumanızı öneririm.
Peki, kitapta Ela neler mi anlatıyor? Duygunun ne olduğundan başlayıp duygu çeşitlerini ve tarihten bu yana kavramsal yaklaşımlarından bahsediyor. Ardından duygularla ilgili yanlış bildiklerimize ve inanışlarımıza değiniyor. Örneğin, “duygular iyi ve kötü diye sınıflandırılabilir; salt rasyonel yaşayabiliriz; duygusal biri olmayıp hissiz olabiliriz; duygularımızı bastırabiliriz, kimse de farkına varmaz; duygulara maruz kalıyoruz ve ne hissediyorsak elimizde olmadan oluyor” gibi yanlış inanışlara son derece anlaşılır açıklık getiriyor. Kitabın ilerleyen kısımlarında duygulardan nasıl güç alabileceğimizi, onları birer veri (data) kaynağı gibi kullanabilmenin püf noktalarından bahsediyor; onların her birinin asasında bize mesaj verme ve bizi harekete geçirmede etkili bir araç olduğunu vurguluyor. Kitabın sonuna doğru öykülerle duygularımızı daha iyi anlamamıza aracı oluyor. İşin en güzel tarafıysa, tüm bu içeriği son derece yakın dille, içtenlikle, açıklıkla ve sıcaklıkla paylaşıyor. Okurken Ela’nın sessini zihninizde duyar ve içinizden geçiyor gibi hissedeceğinizden eminim.
*****
● Prof. Ela Ünler: Duyguların Dili Olsa: Duyguların Farkındalığıyla Yaşamak;
Tuti Kitap, 2022; 206 sf.
Kitabı ısmarlamak için…
*****
Bir sonraki yazı: 11 Ocak 2022
Comments