Vayişlah peraşası Yaakov ve Esav arasındaki gerilimli buluşmayla başlamakta, yine Esav’ın soyu hakkında ayrıntılı bir listeyle son bulmaktadır. Aradaki anlatım ise Yaakov’un, 20 yılı aşkın bir aradan sonra geldiği Kenaan Toprakları’nda başından geçen bazı sancılı olayları ele alır. Bunlar arasında, Yaakov’un en sevdiği eşi olan Rahel’in ölümü haricinde, Yaakov ile bazı oğulları arasında gerginliğe yol açan iki olay vardır.
İlkinde, Yaakov’un kızı Dina’nın Şehem kralı Hamor’un oğlu Şehem tarafından tecavüze uğramasının ardından, Hamor’un Dina’yı mütecaviz oğluna istemesi karşısında Yaakov pasif kalırken, onun aksine kurnaz bir plan yapan Şimon ve Levi iki ailenin tam olarak birleşebilmesi için tüm Şehem erkeklerinin sünnet olması şartını koyarlar. Hamor bu konuda halkını ikna ettikten sonra Şehem erkekleri sünnet olur ve sancıların en şiddetli olduğu üçüncü günde buraya giren Şimon ve Levi tüm erkekleri kılıçtan geçirirler. Yaakov oğullarına sertçe çıkışır: “Beni ülke insanları nezdinde menfur hale getirdiniz” (Bereşit 34:30). Ama Şimon ve Levi geri adım atmazlar: “Kız kardeşimize fahişeymiş gibi mi davranılsaydı?”
Tora burada son sözü Şimon ve Levi’ye vermiştir. Ama Yaakov ölümünden önce oğullarına beraha verdiği zaman, Şimon ve Levi’ye beraha namına hiçbir şey söylememekte, aksine, onların öfkelerini lanetlemekte, entrikalarıyla kendi adının bir tutulmasını men etmektedir:
“Şimon ve Levi kardeştir. Silahlanışları çalıntı bir sanattır. Ruhum onların entrikalarına katılmasın; onların toplantılarıyla bir olma, ey onurum! Çünkü öfkeleriyle insanları öldürdüler, istekleriyle boğaları sakatladılar. Öfkelerine lanet olsun – çünkü yoğundur; ve gazaplarına [lanet olsun] – çünkü insafsızdır. Onları Yaakov’da böleyim; ve Yisrael’de dağıtayım!” (Bereşit 49:5-7).
İkinci olay ise Yaakov’un behor oğlu Reuven’le ilgilidir. Rahel hayatta olduğu sürece Yaakov’un özellikle onun yanında olmasını herkes anlıyordu. Ne de olsa Yaakov sadece Rahel’le evlenmek istemişti ve yaptığı diğer üç evlilik mücbir sebeplerin ürünüydü. Ama Rahel öldükten sonra, Yaakov’un kime eşlik etmeyi tercih edeceği konusunda üç aday isim içinde öne çıkan isim elbette Lea olmalıydı. Ama Yaakov onun yerine, yatağını, Rahel’in cariyesi olan üçüncü eşi Bila’nın çadırına taşımayı tercih etti.
Reuven bu durumu kabullenemedi ve babasının yatağını Bila’nın çadırından çıkardı. Yaakov’un bunu “duyduğunu”, ama bu aşamada herhangi bir tepkide bulunmadığını görüyoruz. Buna karşılık Tora, Reuven’in bu hareketini çok ağır bir günah işlemiş gibi değerlendirmektedir: “Reuven gitti ve babasının odalığı Bila’yla yattı” (Bereşit 35:22).
[Tora’nın metnindeki ifade, Reuven zina işlemiş gibi bir izlenim uyandırmaktadır. Ancak Reuven’in bu kadar ağır bir günah işlemiş olması veya işlemiş olsa Yaakov’un buna sessiz kalması, onu hâlâ yanında tutması pek makul değildir. Dolayısıyla her ne kadar ifadeyi olduğu gibi anlayanlar varsa da, Hahamlarımız “Her kim Reuven’in [zina alanında] günah işlediğini söylerse, olsa olsa hata etmektedir” derler ve olayı yukarıdaki şekilde tarif ederler.]
Ama Yaakov bu aşamada sessiz kalmış olsa da, hayatının sonunda Reuven de Yaakov’un sert sözlerinden payını almıştır:
“Su gibi tez canlı olduğun için artık [behor olarak] üstün olmayacaksın. Çünkü babanın yatağına çıktın! O zaman ihlalde bulundun. Döşeğime çıktı!” (Bereşit 49:7)
Yaakov diğer tüm oğullarına gerçekten “beraha”, hayır duası vermiştir. Ama gördüğümüz üzere, Reuven, Şimon ve Levi sadece sert azarlamalar, hatta lanetlemeler duymuştur! Buradan, bu üç oğlun Yaakov için diğer oğullarına göre önemsiz, hatta belki de gözden çıkartılmış olduğu sonucuna varmak mümkündür. Ama acaba öyle midir?
Bunu, Reuven’in kaybettiği behorluk konumunun nereye gittiğine bakarak anlamak mümkündür. Bir behorun diğer kardeşlerine göre üstün olduğu nokta, mirastan diğerlerine göre iki kat pay almasıdır. Buna göre miras, oğul sayısının bir fazlasına bölünür. Çıkan sonuç bir paydır. Diğer tüm kardeşler tek bir pay alırken, behor oğul iki pay alır.
Yaakov, Reuven’den aldığı bu behorluk hakkını Yosef’e devretmiştir. Bunu, Yosef’ten olan iki torunu Menaşe ve Efrayim’i diğer oğullarıyla aynı düzeye çıkararak yapmıştır. Buna göre Yaakov’un her oğlu bir kabilenin atası olacakken, Yosef; Menaşe ve Efrayim adlı iki kabilenin atası olmuştur. Ama Yaakov’un bu kararını dile getirirken kullandığı ifade, bizim konumuz açısından ilgi çekicidir:
“Mısır’a, sana gelişimden önce, Mısır Ülkesi’nde sana doğan iki oğlun, benimdirler. Efrayim ve Menaşe, tıpkı Reuven ve Şimon gibi, benim sayılacaklar” (Bereşit 48:5).
Yaakov Reuven ve Şimon’a (ve Levi’yi de Şimon’la bir tutabiliriz) kırgındır, kızgındır, öfkelidir ve bunun için çok haklı nedenleri vardır. Ama onları dışlamamıştır! Onları evlatlıktan reddetmemiştir. Yaptıkları nedeniyle onları sertçe paylamıştır, ama yine de Efrayim ve Menaşe’ye verdiği “kabile atası olma payesini” açıklarken tam da Reuven ve Şimon’un ismini vermiş, torunlarını özellikle onlarla eşitlemiştir! Kalbini kırmış da olsalar, onlar yine de Yaakov’un oğullarıdır ve onları asla gözden çıkarmayacaktır.
Bazen veya birçok kez, evlatlar ebeveynlerin beklentilerini karşılamayabilir. Tabii ki bu, hayattaki farklı ve makul seçimlerin bir sonucuysa bunda bir sorun yoktur. Ama bazen çocuklar yanlış yollara da girebilirler. Hatta ebeveynlerine karşı şahsi kabahatler bile işleyebilirler. Üstelik bu kabahatler gerçekten ağır bile olabilir. Ama evlatlarımızı tekrar doğru yola sevk etmenin, yanlışlarından dönmelerini sağlamanın bir yolu varsa, bu onlara küsmek veya onları dışlamak değildir. Ne olursa olsun onlar evladımızdır ve onlara kızarsak, hatta azarlarsak bile, her zaman onları canımızın ayrılmaz birer parçası olarak gördüğümüzü hissettirmemiz gerekir.
Hayat bazen karşımıza ağır sınavlar çıkarabilir. Yaakov Avinu herhalde bu tip sınavların neredeyse hepsini yaşamış biri olarak, oğullarıyla, onların uygunsuz hareketleri arasında ayrım yapmayı bilmiş, hatta lanetlediği zaman bile “öfkelerini”, “tez canlılıklarını”, yanlışlarını lanetlemiştir – şahıslarını değil. Bu ayrımı yapmak her zaman kolay olmayabilir. Ama zor da olsa, ebeveynler olarak görevimiz budur: Evladımıza her zaman sahip çıkmak.
Comentários