top of page

Düşüşün Aşamaları




Önümüzdeki hafta okuyacağımız Bear ve Behukotay peraşalarının ikincisinin merkezinde, Bene-Yisrael’in Tora’ya bağlı kalmaları halinde nail olacakları nimet ve bereket listelenmekte, ardından da aksi takdirde karşı karşıya kalacakları korkunç felaketler sayılmaktadır.



Beddualar kısmında hepsi yedişer lanetten oluşan beş ceza serisi yer alır. Her yeni seri bir öncekine göre daha ağır, ağza alması bile güç felaketleri saymaktadır. O kadar ki, sinagoglarda bu kısmı alçak bir tonla okumak gelenekselleşmiştir. Bu uygulamanın sebebi bunları birer uyarı olarak duymak istemememiz değil, bir nevi utanç ifadesidir. Çünkü tarihte tüm bu felaketlerin bir bir gerçekleşmiş olması, halk olarak bunları hak edecek bir tavır sergilediğimizin işaretidir. Peki, nedir bu tavır?



Behukotay peraşası, söz konusu yedişer cezadan oluşan beş serinin öncesinde bunlara yol açan aşamaları da sayar:


Ancak eğer Beni dinlemezseniz ve tüm bu emirleri yapmazsanız; eğer Hükümlerimden iğrenirseniz ve eğer benliğiniz Kanunlarımı reddederse, tüm Emirlerimi yapmayıp Antlaşmamı bozarsanız” (Vayikra 26:14-15).



Yüzeysel bir bakışla, Tanrı’yı dinlememek, emirleri yapmamak, hükümlerden iğrenmek, kanunları reddetmek vs. ifadelerinin hepsi aynı kapıya çıkıyor gibi görünmektedir. Ama Tora gereksiz ifadeler kullanmaz. Bunların hepsi, Yahudi halkının düşüşüne yol açan farklı aşamaları belirtmektedir. Şimdi Raşi’nin, başta Torat Koanim olmak üzere önceki kaynaklara dayanarak saydığı ve Rabi Samson Refael Hirsch’in açtığı bu aşamaları tek tek görelim.



[1] “Ancak eğer Beni dinlemezseniz” – Yazılı Tora’da yazılanlara itaat etmek konusu, pasuğun devamında “tüm bu emirleri yapmazsanız” sözleriyle açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla Tora burada özellikle Hahamlarımızın aktardığı Sözlü Tora’dan bahsetmektedir.



Bu ifade, yedi aşamalı günahın ilk aşamasını tanımlamaktadır: Tanrı’nın öğretilerine kulak vermemek, Tora öğrenimine vakit ayırmamak; kısacası Tora öğretmenleri olan Hahamların aktardıkları köklü açıklamaları anlamak ve öğrenmek için çaba göstermemek. İsyan halindeki kişi, Hahamların aktardıkları öğretilerin doğru olmadığı, bunların sadece birer “yorumdan” ibaret olduğu savıyla yola çıkacaktır. Tüm yıkımın ve günah batağına saplanmanın ilk adımı da budur.



[2] “Tüm bu emirleri yapmazsanız” – Bu ikinci aşamadır. İnsan Tora’yı öğrenmediği takdirde, emirlerini uygulamaması da kaçınılmazdır. Sforno’ya göre Tora burada bir başka mesaj daha vermektedir: İnsan Tora öğrenimi konusunda gevşek davrandığı takdirde Tanrı’nın “tüm” emirlerinin önemli olduğunu göz ardı etmeye başlayacak, sadece kendi seçtiklerini, kendi hoşuna gidenleri uygulamakla yetinecektir.



[3] “Hükümlerimden iğrenirseniz” – Emirleri yerine getirmemek önceki pasukta belirtildiğine göre, burada üçüncü aşamadan bahsedilmektedir. Torat Koanim’e göre bu aşama, Tora’yı uygulayan kişilerden iğrenmektir.



Mitsvaları tanıyıp anlamayı ihmal eden, pratik yaşamında onlara sırt çeviren kişi bile, bunu yaptığı için içten içe bir suçluluk hisseder. Duyduğu suçluluğu bastırabilmek için kendisini yeni bir fikre inandırmaya çalışır. Bu isyanı bir eksiklik değil, aksine bir ilerleme, gelişim ve çağdaşlaşma olarak yorumlamaya başlar. Devamında, kendisini mitsvaları hor görme tavrına girme zorunluluğunda hisseder. Artık onun için Tora yaşamı, modası çoktan geçmiş bir sistemdir. Öte yandan kendisinin modernlik olarak gördüğü bu yeni tutum, etrafta Tora’ya ve mitsvalara bağlılığını sürdüren kişiler oldukça onun gözünde bir tehdittir. Samimi ve kalpten bir bağlılıkla Tora’yı yerine getiren kişiler ona pasif bir şekilde, ama sürekli olarak “yanlış bir tutum içindesin” mesajını verdiklerinden, bu kişi için aralıksız birer rahatsızlık kaynağıdır. Her ne kadar Tora bilgisi ve uygulamasına sırt çevirmişse de, Tanrısal kaynağa sahip olup ona sürekli olarak maneviyat isteğini fısıldayan Neşaması [=ruhu] nedeniyle, içinde bir bağlılık duygusu vardır. O bunu bastırma ihtiyacı içindedir; ama Tora’ya bağlı bir yaşam süren kişilerin varlığı, onun vicdanını sürekli rahatsız eder. Bunu gidermek için, kendisini onlardan üstün görmeye, onları her fırsatta küçük görüp aşağılamaya ihtiyaç duyar.



[4] “Benliğiniz Kanunlarımı reddederse” – Tora burada günahın dördüncü aşamasından bahsetmektedir: Tora’yı öğreten uzmanlardan, yani Hahamlardan nefret etmek.



Tora’ya olan sadakati doğuran kaynak; insanın içinden gelen bir teminat duygusu ve Tanrı ile Tora’sına samimi bir bağlılıktır. İsyankâr kişi, bu gerçeği bir türlü kabullenmek istemediği için, Tora’ya bağlı kişilerin bu sadakatinin sırrını çözmek üzere bazı dış “sebepler” bulmaya yönelir. En kolayı, Yahudilerin Yahudiliklerine bağlılıklarını, toplumsal Yahudi yaşamına, geleneklere, ulusal özelliklere bağlamaktır. Tüm bunlar Tora’ya ve mitsvaların uygulanmasına dayanır. Tora bilgisi ve uygulamasını halkın tüm katmanları için en yüce görev olarak sunan aile ve cemaat yaşamını – ve geçmişte devletsel yaşamı – yaratan onlardır. Yahudi toplumsal kurumları – ve bunların başında gelen öğretmenlik müessesesi; yani Hahamlar – ihanet eden kişinin kalpten nefret ettiği hedeflerdir. Her türlü “felaketin” temeli olarak onları görürler. Dolayısıyla Tora’ya sadık kalan kardeşlerine yönelik nefretleri yeni bir boyut kazanarak, eğitimin başı olan Hahamları hedef alır. Onları, hayatı zehreden, güç odağı olma peşindeki hilekâr, komplocu bir grupmuş gibi görmeye ve göstermeye başlar.


[5-6] “Tüm Emirlerimi yapmayıp” – Genel olarak Tora’nın emirlerinin yerine getirilmemesi söz konusudur. Bu da beşinci aşamadır: Tora uygulamasını, toplumsal düzeyde her yönüyle ortadan kaldırmaya çalışmak. Bu sözler altıncı aşamayı da içermektedir: Zira Tanrı sadece “Emirleri” değil, özellikle “Emirlerimi” demektedir. Günahın altıncı aşamasında insanlar mitsvaların, “Tanrı’nın Emirleri” olduğunu inkâr etmeye başlayacaklardır.



İsyankâr tavrı benimseyenler şimdiye kadar sadece Tora’ya yabancılaşmış, uygulayanları aşağılamış, Hahamlardan nefret etmişlerdir. Bu aşamada daha ileri giderek, ateşli bir şekilde, Tora uygulamasının olduğu her yere saldırmaya başlarlar. Kendi gözlerinde değerli olmayan bir şeyin, başkalarının gözünde de değerli olmaması için ellerinden geleni yaparlar. Kendi uygulamadıkları şeyi başkaları da uygulamamalıdır. Tora’ya karşı savaş ilan ederler, her fırsat ve yolu kullanarak, uygulanmasını bozmaya çalışırlar. Onlara göre, savaşmakta oldukları Tora, gerçekte Tanrı’nın eseri falan değildir. Tora’nın Sinay’da Bizzat Tanrı tarafından verilmiş olduğuna dair hikâyeler birer efsaneden ibarettir.



[7] “Antlaşmamı bozarsanız” – Bu da yedinci ve en dip aşamayı ifade eder. İsyan, mitsvaların Sinay’da verilmiş olduğu gerçeğinin reddi ile son bulmaz. Atılacak son bir adım daha vardır: “Antlaşmayı bozmak”. İsyankâr, kendisini Tanrı’nın Antlaşmasına bağlayan en son lifi de koparma çabasındadır. Torat Koanim’in belirttiği üzere, bu son adım, “Kefira Beikar Her Şeyin Temelini İnkâr”dır; Tanrı’yı inkâr etmektir. İsyanın dik uçurumundan aşağıya yuvarlanmaya başlayan kişi, bu son adımı atmaktan kaçamaz. Kalbinde Tanrı ile ilgili düşünce olduğu sürece, Tanrı’nın Mevcudiyeti’ni kafasında tarttığı sürece, bunu büyük bir kuşkuyla yapıyorsa bile, Tanrı’nın Kendisi’ni belli etmesi olasılığı da onun için daima varlığını sürdürecek, bu nedenle, kendisini sürekli suçlayan vicdanı sessiz durmayacak, onu rahat bırakmayacaktır. Ruhu ancak, içindeki ışık yerini tamamen karanlığa bırakır, kalbinde gittikçe parlaklığını yitiren son kıvılcım da tamamen sönerse huzura erişecektir. İşte bu sahte huzuru bulma hevesiyle, bu son kıvılcımı da kibirli bir tavırla ayağı altına alacak, o son lifi arsızca kopartacaktır. Torat Koanim’in dediği gibi, “Önceki tüm aşamaları geçen, sonunda temeli de [=Tanrı’yı da] inkar edecektir”.



Bu sayede artık kendisini kısıtlayacak hiçbir şey kalmamış olur. Kendisine canının çektiği her şeyi yapma hakkını tanır. İstediği gibi, kuralsız, kutsiyetle alakası olmayan bir cinsel hayat sürer. Artık kendisini sürekli gözleyen bir Tanrı olmadığına “karar verdiği” için, dürüstlük ve yardımseverlik, onun için sadece bir iç tatmin için ya da konum elde etmek ve başkalarının örnek gördüğü bir kişi hale gelmesine yardımcı olmak için birer araçtan ibarettir. Yakalanmayacağına ikna olduğu sürece, hırsızlık, ahlaksızlık, haksızlık yapmak onun için artık zor değildir. Hatta yeni bir kültür ortaya atarak, gerçekte hırsızlık ve ahlaksızlık olan şeyleri, “çağın gereği, modernlik” olarak reklam ederken, Tora’nın gerçek ahlak kurallarının geri kafalılık, düşüncesizlik çerçevesinde değerlendirilmesi için her fırsatı değerlendirir. İyiyi kötüye, kötüyü iyiye çevirmek için, demagoji gücünü kullanır. İnsanlık, kültür, bilgi, yardımseverlik gibi konuları kendi uygun gördüğü ve diğer insanların da gözüne güzel görünecek, arzularına hitap edecek şekilde yeniden tanımlar; bu açıdan kendisini takip edecek insanlar bulmakta hiç zorlanmaz. Canının çektiği yerde kural ve normları esnetmekten kaçınmadığı gibi, bu esnemeyi haklı çıkarmanın bir yolunu da kolayca bulur. Kısacası artık onun için sınır yoktur. Böylece kendisi sürekli düştüğü gibi, başkalarını da kendisiyle birlikte, yaratmış olduğu “aydın” yozlaşmışlığın bataklığına sürükleyip durur.



Özetle, peraşamız, zincirleme tepkime şeklinde, biri diğerini doğuran yedi aşamalı günahları tanımlamaktadır: [1] Kendini Tora öğrenimine adamamak; [2] böylece emirleri uygulamayı bırakmak; [3] Tora’ya bağlı olan kişileri tiksindirici bulmak; [4] Tora’nın kurallarını açıklayıp uygulama şeklini öğreten Hahamlardan nefret etmek; [5] başkalarının da Tora kurallarına uymasını engellemek; [6] Tora’nın emirlerini Tanrı’nın verdiğini reddedip, bunların uydurma olduğunu iddia etmek; [7] sonunda da Bizzat Tanrı’nın Varlığı’nı inkâr etmek.

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page