27 OCAK 1945 TARİHİ, AUSCHWİTZ TOPLAMA KAMPININ ÖZGÜRLEŞTİRİLDİĞİ GÜN
Bu bağlamda bugün 27 Ocak 2022’de, bu ölüm kampının Rus Kızıl Ordusu tarafından kurtarılmasının 77. yılını anarken, sizlerle bazı gerçekleri paylaşmak dileğindeyim.
DÜNYANIN SESSİZLİĞİ
Sara YANAROCAK
Hitlerin soykırımdaki en büyük müttefiklerinden biri dünyanın kayıtsızlığıydı.
Hitler’in onsuz asla başaramayacağı çok güçlü bir müttefiki vardı. Almanya, kötü eylemlerine karşı evrensel hoşgörünün sınırlarını test etmeye devam ederken, sessiz kalmayı seçen onun müttefikiydi.
Holokost krematoryum ile başlamadı. Hitler yavaş hareket etti. Yahudi karşıtı politikalarını ihtiyatlı bir biçimde tırmandırdı.1935’te tüm Yahudileri Alman vatandaşlığından mahrum eden Nürnberg yasalarını kabul etti. Yahudiler daha sonra mesleklerden menedildi, mağazaları boykot edildi, özel vergilere tabi tutuldular ve Almanlarla evlenmeleri yasaklandı.
Ancak 9 Kasım 1938’de Hitler, dünyanın tepkisini test etmek için çok daha yıkıcı bir adım attı.”Kristallnacht”, ”Kırık Camlar Gecesi”, neredeyse her Alman sinagogunun kapılarına, pencerelerine saldırmak ve kutsal alanları korumaya çalışan herhangi bir Yahudi’yi acımasızca dövmek için hükümet destekli bir pogromdu.
Naziler, sadizm dehalarıyla, Almanların verdiği zararı ödemek için Yahudilere bir milyar Alman markı para cezası verdi.
Ancak bu, dünyanın öfkesini uyandırmaya yetmedi. Böylece büyük Protestan ilahiyatçı Martin Niemoller’in çok güçlü bir şekilde tarif ettiği ilerleme, amansız bir harekete geçti. Niemoller yazdı:
“Naziler Yahudilerin peşine düştüğünde Yahudi değildim, bu yüzden tepki vermedim. Katoliklere zulmettiğinde Katolik değildim, o yüzden kıpırdamadım. İşçilerin peşine düştüklerinde, ben bir tepki vermedim. Ben de ayağa kalkmadım. Protestan din adamlarının peşine düştüklerinde taşındım, tepki verdim, ayağa kalktım ama artık çok geçti. O zamana kadar kimse adına ses çıkaracak, kimse kalmamıştı.”
ALTI MİLYON ÖLÜRKEN
Sevginin zıttı, daha önce belirtilmişti ki, nefret değildir. Bu kayıtsızlıktır. Holokost sırasında tüm dünyanın Yahudilerden nefret etmediğini hayırsever bir şekilde söyleyebilecek olursak, ulusların çoğu en azından güçlü ve garip bir şekilde kayıtsızdı.
Hitler, bazılarının Yahudi politikalarını onaylamayan konuşmalarına rağmen, Almanya’dan kaçan Yahudileri kimsenin kabul etmeye istekli olmadığını söyledi. İngilizler, Balfour Deklarasyonu’nun vaatlerini kısıtlayan ve Yahudilerin Filistin’e göçünü engelleyen Beyaz Kitap’ı dayattı. Amerika Birleşik Devletleri, göçmenler için sınırlı kotasını artırmayı reddetti. Kanadalı bir yetkiliye ülkesinin kaç Yahudiyi barındırabileceği sorulduğunda cevabı “Hiç kimseyi. Çok fazla değil” oldu.
Müttefiklerin, Auschwitz’in doğru haritalarına ve uçaklarının mezbahadan beş mil uzaktaki petrol tesisine giden yolu bulabilmelerine rağmen, krematoryumları veya gaz odalarını asla bombalamadılar, bu da Almanların programlı toplu katliamlarını ciddi şekilde engelleyebilecekti. Arthur Morse’un “Altı Milyon Ölürken” adlı kitabı, normalde Nazilerin suçu olarak görülen olaylarda, dünyanın pek çok bölümünün suç ortaklığını kabul etmek zorundayız.
LANETLİLERİN YOLCULUĞU
SS St Louis’in kaderi, pek çok kişi tarafından paylaşılan suçluluğun en canlı örneğidir. Mayıs 1939’da Küba vizesi olan 937 Yahudi Almanya’dan yola çıktı. Kristallnacht’ı teşvik eden bir ülkede kalamayacaklarını biliyorlardı.
Küba onların girişini reddetti, bu yüzden kaptan Florida’ya doğru yola çıktı. Gemi Florida karasularına yaklaştığında, sahil güvenlik uyarı atışı yaptı ve gemi inebileceği başka bir liman aramak üzere tekrar denize açıldı.
Bir sığınak arayışındaki uzun yolculuk sonrasında, hiçbir ülke girişi kabul etmediği için St. Louis Gemisi Almanya’ya döndü ve yolcularının tümü ölüm kamplarında yaşamlarını kaybettiler.
İşte böyle sevgili okurlar, kötülük sadece onu yapanların değil, yapılan kötülükleri görüp müdahale etmeyenlerin de ortak suçudur. Holokost, bütün dünyanın gözünü kırpmadığı ve görmezden gelenlerin insanlık faciasıdır.
Münferit olarak yapılan yardımları takdir ederek, sadece bunu tekrar tekrar her gün düşünüp gelecek nesillere anlatmak ve “bir daha asla” demek, hepimizin ortak görevidir.
Comments