2020 yılının başları.
Yeryüzünde gelir dağılımı bozukluğu yeni boyutlara ulaşmış, pek çok başkentte halk protestolarının ardı arkası kesilmiyor, iklim sorunu yerküremizi daha da tehdit eder hale gelmiş, bazı ülkelerde liderler popülizmi devlet politikası haline getirmiş ve bu ortamda başımıza bir de pandemi belası çıkıveriyor.
Bugün ise pandemiyle mücadelemiz onsekizinci ayını doldururken, kısmen pandeminin hatırlattığı, kısmen de pandemiyle ilgisi olmayan nedenler dolayısıyla dünyamız bir virajı almanın eşiğinde sanki.
Milton Friedman 1982 yılında yazdığı bir makalesinde şöyle diyor :
“Gerçek bir değişiklik sadece bir kriz sonrası oluşabilir. Ve alınacak önlemleri belirleyen o kriz esnasında ortalıkta dolaşan fikirlerdir.”
Aşılanma kampanyaları pandemiyle mücadelede insanlığı biraz ferahlattıysa da henüz yolumuz uzun, krizdeyiz halen.
Acaba bu krizden çıkışta dünyamız virajı doğru bir şekilde alabilecek mi?
Gelin olası değişiklikler konusunda biraz beyin jimnastiği yapalım.
Soru: Bugün meslek öncelikleri sıralamasında bir vergi uzmanını mı yoksa bir doktoru veya sağlık çalışanını mı daha önde görürsünüz?
Ünlülüğünü en iyi şekilde pazarlamasını bilen bir Kardaşyan hanımkızımız mı yoksa fedakar çalışmasıyla, ve zoom üzerinden, 10 yaşındaki kızınızın bu okul senesinin boşa geçmesini önleyen sınıf öğretmeni mi? Tercihiniz hangisine?
Değer yargılarımızı değiştirebilir miyiz bir nebze? Ne dersiniz?
Homo sapiensin diğer canlı türlerine göre hayatta kalmasının nedenlerinden biri de aralarında iş birliği yapabilme becerisidir. Pandemi krizi bireyin egoizmini, hırsını, rekabet odaklılığını bir nebze olsun daha fazla dayanışmaya dönüştürebilecek mi? Kriz süresince bunun gerek bireysel çapta, gerekse ülkeler çapında göreceli olarak uygulandığını gördük. Hükümetler ve ticari şirketler aşı üretimi konusunda iş birliği yaparak çok kısa bir sürede dünya çapında etkili bir aşı kampanyasının başlamasına önayak oldular.
Küresel sorunlar küresel çözümler gerektirir. Çözümler için yolu gösterecek olan bilimdir.
Pandemi üniversal ve birleştirici özellikleriyle bilimi ön plana çıkardı.
Devlet yöneticileri karar mekanizmalarında bilim adamlarının görüşlerine öncelik verdiler. Bilim lisanı pek çok ülkeden araştırmacıları birleştirdi. Medya ünlülere ayırdığı zamanın bir kısmını nihayet bilim insanlarına ayırmayı yeğledi.
Pandemi hayatımızın bir süredir zaten vazgeçilmezi olan dijitalleşmeyi büyük çapta süratlendirdi ve halka yaydı ... Sağlık hizmetleri, satın alma mekanizmaları online dünyaya geçişte akla ilk gelen örnekler. Covid döneminde bunlarsız bir yaşam muhakkak ki çok daha zor olurdu.
Ayrıca online satış olanakları toptan veya perakendeye dönük çalışan ve dükkanlarını pandemi nedeniyle açamayan küçük esnafın da ayakta kalmasına olanak sağladı.
Tüm bunları sadece bilim ve teknolojiyi bize kazandıran kişilere borçluyuz, “Big Brother” realite programını kazanıp bir milyonu cebine atan ünlüye, (celebrity)’ye değil!
Pandemi pek çok çalışanın işini kaybetmesine de neden oldu. Bu kişilerin tekrar işgücüne kazandırılması ekonomistlerin, ülke yöneticilerinin kafalarını yoran sorunlar. Çözüm önerilerinden biri de bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor. Örneğin bu kişileri iklim sorunlarıyla ilgili sektörlere yönlendirmek, (ki bu sektörlerin ilerlemeleri zaten dünyanın geleceği açısından şart ve ilerleyecekleri de garanti). Gerçekleştirilecek uygulamalarla hem bu kişilere iş olanağı sağlamak hem de iklim sorunununa odaklanmak. Çevreye duyarlı, (yeşil) altyapı çalışmaları bir örnek olabilir.
Serbest piyasa ekonomisinin çözemeyeceği sosyal çalkantıları önlemek amacıyla devletlerin eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte tüm vatandaşlara fırsat eşitliği sağlamak için daha etkin yöntemlere başvurması; ve bu değişiklikleri gerçekleştirebilecek çözümleri üretmeleri gerekli.
Kapitalist sistem ve bünyesindeki şirketler sorgulanıyor bu arada.
Şirketler çalışanlarına karşı tutumlarını değiştiriyorlar. Evden çalışma, esnek çalışma saatleri, kısaltılmış ve/veya azaltılmış çalışma günleri bu yaklaşımın bazı örnekleri.
Belki de sadece kısa vadeli karlara ve hisse senetlerinin değer kazanmasına yönelik şirket politikaları değişime uğrayacak.
Zira insanların büyük kısmı başkalarının iyiliğini ister, haksızlığa karşı çıkar.
Daha güzel ve güvenlikli bir dünyada yaşamak ister.
Serbest piyasa ekonomisi, küreselleşme, inanılmaz bir süratte ilerleyen teknolojinin nimetleri dünya çapında inanılmaz bir maddi varlık oluşturdu. Sorun bu müthiş varlığın daha eşit bir şekilde paylaşılmasının, daha geniş bir tabana yayılmasının henüz gerçekleştirilememiş olması.
Bu görüşlerin ışığında belki çevreye duyarlı yeşil şirketler, maaş bordrolarında cinsiyet farkı gözetmeyen, işçilerine kendilerini geliştirme fırsatları tanıyan CEO’ların başında olduğu işletmeler halkın gözünde, ve dolayısıyla borsada, daha çok değer kazanacak.
Avustralyanın Qantas havayolu geçenlerde müşterilerine
“Uçuş destinasyonumuz: Hiçbir Yer” isimli bir uçuş teklifi sundu.
Yolcu havaalanından uçağa binecek, bir süre uçtuktan sonra aynı havaalanına dönüp uçaktan inecekti. Fiyatı sadece (!) 2765 dolar olan biletler on dakikada tükendi.
Paranın bu kadar bol olduğu dünyamızda bu paralarla daha güzel şeyler yapılabilmeli!
Dileyelim ki yakında pandemi belasından kurtulacak yerküremiz kriz sonrası virajı en doğru ve güvenlikli bir şekilde alabilsin.
Comments