Merhaba sevgili okuyucularım. On beş gün sonra yine birlikteyiz. Aslında bu on beş günler su gibi geçiyor ama, bu seferki bana ağır akışlı geldi. Büyük oğlum korona oldu. Uzaktan izleyip, hiçbir şey yapamamak insanı kahrediyor. Aynı duyguları geçtiğimiz ağustos ayında küçük oğlumla da hissetmiştim. Oğlum hala odasında tecrit durumunda ama, hastalığı kolay geçiriyor. Çocuklarda ve eşinde şimdilik bir emare yok. İnşallah bu olayı da en az hasarla kapatırız. Aslında aynı yerde olup da, çocuğuna destek olamamak, bir anne için çok yıpratıcı bir duygu.
Bu arada zamanların geçmesi için gerekli olan işler robota bağlamış gibi yapıldı. Yazılar yazıldı, kitaplar okundu. Bir iki dost buluşması yapıldı. Hayat akıp gidiyor işte…
Geçen gün karşıma bir yardım kampanyası çağırısı çıktı. Kampanyanın adı DUYGUSAL TERAPİ-SHILOH İSRAEL ÇOCUK FONU. Okuyunca içimi acıttı. Malum burası savaş ülkesi. Memleketteki bireylerin tümü, ama özellikle Hamas’ın roket atışlarının isabet almasıyla, çalmaya başlayan sirenlerle minicik yuva çocuklarının başlarını kapatarak yere yatmaları, bacak veya kollarını kaybeden çocukların görünümü içler acısı. Bu çocukların hayatı daha ilk dakikada 1-0 mağlup olarak başlıyor.
İsrael Devleti ve hayırsever insanların ortaklaşa olarak kurdukları bir yardım ve destek fonu bu “çocukların” hayatlarını sağaltmaya çalışıyorlar.
Sevdiklerini kaybeden veya terörün dehşetine ilk elden tanık olan masum çocukların hayatlarındaki terör travmasını nasıl iyileştirebilirsiniz?
Travmatize olmuş yetişkinler genellikle bir terapistle oturabilir, acı ve zorluklarla sözlü olarak onlara içlerini dökebilirler. Öte yandan, bir çocuk sadece konuşamaz. Kız ve erkek çocukların, bir terapiste açılmalarına ve bağlantı kurmalarına yardımcı olması için “aracıların” yardımlarına ihtiyaçları vardır.
Shilo’daki Duygusal Terapi Merkezi, hayırsever destekçilerin yardımıyla, İsrael’li çocukların karşılaştığı benzersiz engellerin üstesinden gelmenin pratik yollarını buluyor. Aracıların; müzik, hayvanlar ve hareket kullanımıyla yüzlerce çocuğa travma sonrası stres bozukluğunun üstesinden gelmeleri için yardım ediliyor ve hayatlarında ilerlemeye devam ediyorlar.
Müzik, Hareket, Sanat…
Çocukların travma sonrası stres bozukluğu, bir yetişkininki gibi tedavi edilemez. Terör mağduru çocuklarla yapılan çalışmalarda, müzik, hareket ve sanat araçları, terapistlerin bir çocuğun dünyasına girebilecekleri ve acıyla pratik ve uygun bir şekilde yüzleşmesine yardımcı olabilecekleri kapıyı açmayı başardı.
Evcil Hayvanlarla Sevgi Terapisi …
Terapötik merkezin hayati bileşenlerinden biri, sevilen evcil hayvanat bahçesidir. Esas olarak bir eğitim ve eğlence aracı olarak başlayan bu araç, çocuklar için hızla muhteşem bir tedavi cenneti haline geldi. Diğer kullanımlarına ek olarak, artık hem resmi olmayan, hem de resmi terapötik tedaviler için kullanılmaktadır.
Shiloh İsrael Çocuklarının Fonu, şu anda, yakında genişletilecek olan evcil hayvanat bahçesi alanında, kapalı bir tedavi odası inşa etmek için fon arıyor. Bu, gelecekte daha fazla çocuğun hayatının değişmesi için olanak sağlayacak.
Terapötik At Binme…
“Tepedeki Çiftlik”, çocuklara ve gençlere binicilik terapisi sunan bir at çiftliğidir. Gush Shilo’nun (Shiloh Topluluklar Bölgesi) batı kesimindeki Givat Harel, rahat ve huzurlu bir atmosfer yaratan, nefes kesici manzaralarıyla tanınan kırsal bir topluluktur. Cemaat,18 yaşındaki Harel Bin Nun’un bir terörist pususunda öldürülmesinin ardından kuruldu. Çiftlik Bin Nun kardeşler tarafından, kardeşlerinin anısına işletiliyor.
Böylece daha hayatlarının başında ruhsal veya bedensel olarak travmatik kalan küçük çocuklara ve gençlere yardım için kurulan bu fona, kendi çapında destek olmak isteyen herkes, para yardımında bulunabilir. Yaşam boyunca hiç kimse neler yaşayabileceğini tam olarak kestiremez. Hiç kimse “bana bir şey olmaz” deme lüksüne sahip değildir. Bu konuyla ilgili olanların veya bağış yapmak isteyenler için;
(mailto:david@shilohisraelchildren.org ) elektronik postasına (e-mail) yazmaları yeterli olacaktır.
İşte böyle sevgili okuyucularım, İsrael sık sık karşılaştığı savaşlar ve terör atakları yüzünden her an gözümüzün önünde olmayan, ailesel dertlerin kucağında yaşarl. Ateş düştüğü yeri yakar misali, televizyonlarda, rahat koltuğumuzda oturarak dinlediğimiz bu acı haberleri izlerken, gerçekten çok üzülüyoruz, nedir ki hayat devam ediyor ve bu dehşet anları geçmişte kalıyor. Ama bu olayların tam ortasında olan ve piyangonun onlara çıktığı görülen aileler, hayat boyunca yaşayacakları yaslara, sakatlıklara ve trajedilere mahkum oluyorlar.
Elimizden gelebilecek tek şey ise bu yangınlara bir kova su dökerek, manevi iç hayatımıza bir iyilik tatmini yaşatmaktır. Bu haftalık bu kadar. Yeniden buluşuncaya kadar sevgi ve sağlıkla kalın.
Comments