top of page

Doğa Dostu Virüs


Covid-19 illeti başladığı günden bu yana, sosyal medyanın her alanında “pandeminin bize kazandırdıkları” tadında yazılar dönüp dolaşıyor. Her biri diğerinden daha anlamsız gelen bu yazıların kimisi bu sayede insanların kendi içlerine yönelerek farkındalıklarını artıracağından, kimisi aile bağlarının güçleneceğinden, anne babaların çocuklarıyla daha fazla ilgileneceğinden falan söz ediyor. Hatta bazıları daha da ileri giderek, pandemide normal dönemlere oranla ölüm oranlarının azalacağını, uçak ve her türlü ulaşım kazaların biteceğini, savaşların ve terörün sona ereceğini iddia ediyor. Kusura bakmayın ama bana Polyannacılık gibi geliyor bütün bunlar!


İster kötümser deyin, isterseniz her şerdeki hayrı göremediğimi söyleyin - siz bilirsiniz. Benim bildiğimse, bu dönemi bize atfedilmiş bir “armağan” olarak varsayamadığım. Özgürlüğüm kısıtlandı, içimi anlamsız korkular sardı, hastalık hastalığım doruk yaptı, asosyalliğim arttı, plan yapamamak beni resmen kapana kıstırdı. Diğer yandan, bu sürecin olumlu yanlarını görebilenleri ayakta alkışlıyorum. Tamam, anladım, “yeter bu kadar karamsarlık, sadede gel artık,” dediğinizi duyar gibiyim: Haklısınız! Pekâlâ, size bu virüsün doğa dostu olduğuna “sevindiğimi” itiraf ediyorum öyleyse…



Oksijen Gazetesinde yayınlanan (Kaynağı Discover Dergisi) bir araştırma yazısına göre, Coronavirüs tam bir doğa dostuymuş. Yazıda diyor ki:


Kısıtlamalar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle dünyada hareketlilik büyük oranda azalmış durumda. Bu da doğaya olumlu etki ediyor. Venedik'te kanallar hiç olmadıkları kadar temiz, hatta uzun yıllar sonra ilk kez yunusların uğrak yeri haline geldiler. Üretimin azalması nedeniyle küresel karbon salınımında yüzde 17'lik azalma yaşandı. Bu da şehirlerin hava kalitesinin artmasını sağladı. Hatta San Francisco'da yapılan bir araştırma trafik gürültüsünün azalması nedeniyle kuşların ötüşünde bile değişim yaşandığını ortaya çıkardı. Kuşlar, daha yumuşak ve alçak tonlardan şakıyor.


Karbon emisyonlarının gerilemesi, ozon tabakasının iyileşmesi, havanın ve suların temizlenmesi, küresel ısınmanın azıcık da olsa yavaşlaması konusunda diyecek bir şey yok, gerçekten harika haberler! Ama ne yalan söyleyeyim, kuşların alçak tonlardan şakıması, beni çok da etkilemedi…


Beni gerçekten sevindiren iki konu daha var ki, esas bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Birincisi, “iyilik projelerinde” gözle görülür bir artış oldu. Özellikle çokuluslu şirketler sosyal sorumluluk alanında birbirleriyle adeta yarışa girdiler. Askıda İyilik, İyilik Bulaşıcıdır, İyilik İçin Varız vs. gibi bağış ve yardım kampanyaları hızla artmaya başladı. Bir başka deyişle “Corporate Kindness” (Kurumsal İyilik) olarak bilinen trend, her yerde hızla yayılmaya başladı. Bu muhteşem bir şey, çünkü bu dünyayı sadece ve sadece iyilik kurtarabilir. İkincisi, benim için özel önem taşıyan bir değişim: İnsanlar daha çok kitap okumaya başladı. Sokağa çıkma yasakları boyunca TV izlemekten ya da ekran karşısında oturmaktan sıkılanlar, kitap okuma kültürüyle yeniden tanıştı ve bundan keyif almış olacak ki, kitap satışları resmen patladı. Yaşasın!


Ama kısacası, demem o ki, bindik bir alamete… (Cem Karaca’nın şarkısındaki gibi) Battık buruna kadar, Cafer getir peçete.

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page