Hayır, bu sefer ‘’spoiler’’ yapıp baştan yazmayacağım cevabı.
‘’Detroit Institute of Bagels’’ ABD’nin Detroit kentinde bir simit sarayı.
Sahipleri Yahudi asıllı. Geçenlerde dükkan el değiştirmiş ve yine Yahudi asıllı Philip Kafka tarafından satın alınmış.
Kafka gayrımenkul alanında çalışan bir iş insanı ve demeçlerinde İsraeli savunan bir kişilik.
Big Mistake /Büyük Yanlış !!!
Dükkan çalışanlarından iki kilit eleman ‘’biz simit üretim yaratıcılığımızı(!) Siyonist değerlerle bağdaştıramayız’’ deyip işten ayrılmışlar.
Yeni sahip Kafka ve yönetici Arad Kauf şimdi yeni çalışanlar mı bulalım yoksa dükkanı tümden mi kapatalım diye harıl harıl düşünüyorlar.
Japonyanın Nagasaki kentinde her sene Ağustos ayında şehrin İkinci Dünya Savaşında bombalanmasında yaşamını yitirenlerin anısına yüksek seviye bir tören düzenlenir.
Bu seneki 79ncu anma törenine İsrael elçisi çağrılmadı.
Bunun üzerine ABD ve Birleşik Krallık da bir dayanışma gösterisi olarak törene elçi seviyesinde katılmama kararı aldılar.
Avustralya, Almanya, İtalya, Kanada ve Avrupa Birliği de Nagasaki Belediye Başkanı Suzuki Şiro’ya sert bir protesto mektubu yolladılar.
Şiro, Filistin Özerk Yönetimi temsilcisini davet ederken, İsrael aleyhindeki kararını şu sözlerle savundu:
‘’İsrael elçisi gelirse Gazze olaylarıyla ilgili protestolar olabilir.’’
Hem suçlu, hem davacı diye buna derim ben işte!!!
Anlayacağınız, özetle, antisemitizm ile İsrael düşmanlığı kolkola vermiş, ta Detroitten Nagasaki’ye kadar dünyayı çepeçevre sarmalamaya devam ediyorlar. Birliktelikleri ortak değer(!)lerinden, daha doğrusu değersizliklerinden, kaynaklanıyor.
Detroit, Nagasaki ve şimdi de biraz da sosyal medyaya değinirsek:
Amerikalı Mark Zuckerberg’in sahibi olduğu Meta /Facebook ise yaptığı ‘’nefret suçu söylemleri’’ kontrolünde
From the River to the Sea /Nehirden denize
söyleminde bir nefret suçu unsuru olmadığını ve FB’un bu cümleyi ‘’sitedışı’’ etmeyeceğini duyurdu.
Haklı(!) tabii. Cümlede İsrael Devletini yok etmekten başka bir art niyet yok ki. Neden siteye konmasın ?
Öte yandan ve yukarda yazılanlarla hiç ilgisi olmasa da;
Şanghay Sıralaması her yıl dünyanın tüm üniversitelerini değerlendirerek en üstün yüz tanesini, dereceleriyle birlikte, açıklar.
2024 yılı sıralamasında İsrael ÜÇ üniversitesini bu listeye sokmayı başardı.
Weizmann Enstitüsü altmışdokuzuncu sırada, Kudüs İbrani Üniversitesi seksen birinci, Technion ise seksenbeşinci sırada.
Acaba diyorum İsrael Devleti üniversiteleriyle bu kadar başarılı olurken dünyadaki İsrael düşmanlığı ve antisemitizmle mücadelede de bir nebze olsun daha başarılı olamaz mı?
Promo notu: Bir sonraki yazımda Başbakanımızın B.M. de Cuma günü yaptığı konuşmasına değinmeyi de düşünüyorum.
+
Commentaires