(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)
23.11 – Salı – Paris: Kızımızı ve torunu görmeye geldiğimizde bu kentte yaşam sakin ve kontrollü, restoran veya müzelere ancak ‘’Pass Sanitaire’’ göstererek giriliyor. Birkaç gün önce İstanbul’lu dostlarla birlikte yemekteydik. Herkes sağlıklı, endişe yok. Öğlen bulunduğumuz restoranda maskelerimizi ancak masaya oturunca çıkardık. Genç garsonun arada bir maskesiz yaklaşmasına itiraz etmedik.
24.11 – Çarşamba - Eurostar – Paris – Londra: Aşılarımızı, locator formlarımızı, pasaportlarımızı, biletlerimizi dijital cüzdanlarımızda arka arkaya sıralayıp 4 aydan beri yaşamadığımız kalabalıklara karıştık. Omikron’un henüz adı yok ama çevrede veba gibi dolaşıyor. Ne kadar dikkatli olabiliriz?
25.11 – Perşembe - Londra: Dün varır varmaz kamu sağlık merkezinde yapılan PCR testlerimiz negatif çıktı, rahatız! Yalnız eşimin gripal enfeksiyonu biraz üzüyor.
26.11 – Cuma – Londra: Sabah uzunca bir süreden beri görmediğim oğlumla 2 saatlik başbaşa sohbet. Kendimi iyi hissediyorum, bugün 3ncü booster aşımı oldum.
27.11 – Cumartesi – Parklar: 4 aydan beri koşmadığım parklar güzergahını yeniden tattım. Biraz yorgunluk var, herhalde aşının kalıntıları…
28.11 – Pazar – Bitkinlik ve soğuk algınlığı başlangıcı gibi. Galiba Nadia’dan kaptım. Dinlenirsem geçer ümidindeyim.
29.11 – 02.12 – Pazartesi – Perşembe: Öyle böyle “grip” değil bu! Müthiş yorgunluk, öksürükler giderek derinleşiyor, burun devamlı akıntılı, tüm gün yataktayım, iştah yok, başımı kaldıramıyorum. Ateş 38.5 C.
3.12 – Cuma: İki gün önce evde yeniden yaptığım PCR testinin sonucu sabah çok erken saatte telefonuma geldi: Pozitif! Beynimden vuruldum! Hani ilk test negatifdi? Nasıl olur? Arada aşıların virüsle mücadelesine tanık olamıyorum. Öksürükler bazen ciğerlerimi sökecek gibi. Nefes alıp vermede az sıkıntı fakat oksijeni devamlı ölçüyoruz. Aşılar, neredesiniz? Bitkinlik had safhada.
4 – 6.12 – Cumartesi – Pazartesi (virüsü kaptığım güne göre 10 – 12. günler): Doktorla konuşuyorum: Aşılar neden hemen devreye girmiyor? Bünye ilk 5 -7 günde virüsü anlamaya çalışıyor. Bu düşman mı değil mi? Nasıl mücadele etmeliyim? Ancak durumu iyice anladıktan sonra ‘’üretim planlarına’’ uyarak antikorlar ve T-hücreler imal ediliyor. Arada bünye giderek zayıflıyor, bir an için “aşı çalışmıyor mu?” kaygısı başlıyor.
7 – 9.12 – Salı – Perşembe (virüsden sonraki 13 – 15. günler): Hissediyorum…iyileşiyorum. Burun akınıtısı durdu, öksürükler azaldı, sanki hem ilk 2 aşı hem de 3ncüsü devrede. Buna rağmen pozitif testten 10 gün sonrasını beklemem gerek evden çıkmak için.
10 – 12.12 – Cuma – Pazar (virüsden sonraki 16 – 18. günler): Hastalığın sonu, ilk özgürlük yürüyüşümü Pazar sabahı yakınımızda gölete giderek kutluyorum.
Alınan Ders: Bünyem genelde sağlam olmasına ve devamlı spor yapmama rağmen virüsün “teğet” geçtiğini söyleyemem. İkinci aşıdan 8 ay sonra hasta olmamız aşının etkisinin kısmen düştüğünü (% 50-60?) gösteriyor. İngiltere Sağlık Kurumu bizleri 3ncü aşıya davet ettiğinde (Eylül) hemen Türkiye’den gelseydik belki daha az risk almış olurduk. Fakat yaz aylarını açık havada, denizlerde ve dostlarla geçirmenin ödülü de ek mutluluk hormonları olmuştur muhakkak.
Comments