top of page

Brexit Avrupa Kaynaşmasını Hızlandırır


(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)



Covid-19 ve aşılardan biraz ileriye, hatta 2021’den de öteye bakarsak geride bıraktığımız yılın, bundan sonraki 5 -10 sene için bir çoğumuzu derinden etkileyecek gelişmelere zemin hazırlayan bir dönem olduğunu vurgulamalıyız.


Geçtiğimiz hafta onaylanan Brexit sözleşmesine odaklanalım. Türkiye’de, İsrail’de veya Avrupa’da yaşayan dostlarım hala Brexit’in nereden kaynaklandığını, neden Birleşik Krallık referandumunun “ayrılalım” kararıyla sonuçlandığını, İngilizler’in akıllarını kaybedip kaybetmediklerini sorguluyorlar.


2016 halk oylamasının neticesi çekirdek ailemizi de derinden sarstı ve geleceğimizin nerede olduğunu gündeme getirdi. Özellikle genç bireylerimizin Londra’da yaşamaya devam etme istekleri aşındı.


Birleşik Krallık (United Kingdom) 4 nispeten bağımsız ülkeden oluşuyor. Nüfusu en büyük olan İngiltere (England) referandumda % 53,4 ile Avrupa Birliğinden “ayrılma” kararı aldı. O kadar ki İskoçya’nın % 62, Kuzey İrlanda’nın % 56 ile yüksek oranlarda “kalalım” oylarına rağmen toplamda % 52 ile İngilizlerin dediği oldu. Küçük Galler de İngiltere’yi izledi .


Neydi milliyetçi İngilizlerin Avrupa Birliği ile dertleri?

· Tarihten Dersler – Yüzyıllardır Avrupa ülkelerinin iç savaşlarından (Napolyon ve 20. yy. Savaşları), devrimlerinden (Fransız) ve rejim aymazlıklarından (Faşizm, Nazizm) uzak durmaya çalışanlar, dünyanın en eski Parlamentosunun egemen haklarının Avrupa Birliği’nin yasal “dikta”sı altına girmiş olmasına isyan ettiler.


· Denizlere Açılım – “Kıta Avrupa’sına bağlı kalmayalım, bizim geleceğimiz Küresel Britanya’dır” sloganı geleneksel deniz tutkusu ile birleştiğinde milyonları uyuttu.



· Devleti Küçültelim Derken Brüksel Komisyonu Devletlerüstü Rol Aldı – Eski başbakan Margaret Thatcher 1988’de Belçika’nın Bruges kentinde “Avrupa Koleji”nde yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Biz Londra’da devleti küçültmek için uğraşırken Avrupa Komisyonu’nun tüm devletlerin üstünde ve hatta daha güçlü bir konuma gelerek bize kurallarını dayatmasını kabul edemeyiz”. Bu söz onyıllar sonra Muhafazakar Parti’nin bir kesiminin ilkesi sayıldı ve Avrupa’nın siyasal birleşme yolunda ilerlemesine engel oluşturdu.


· 28 Üyenin Ortak Karar Alması Güç – Gerçekten A.B. sistem olarak her üyenin, özellikle küçüklerin, haklarını koruma amacıyla onlara gereğinde veto yetkisi vererek karar alma süreçlerini yavaşlatmış, fazlasıyla bürokratik ve kurallarla yönetilen bir kurum olmuştu. İngiltere “tek başımıza daha atak ve çevik atılımlara hazırız” demeye getirdi.


A.B. ile Birleşik Krallık arasında geçtiğimiz hafta “malların gümrüksüz ve kotasız ticaretine dair” anlaşma ile birlikte İngiliz sularında Avrupa balıkçılarının 5,5 yıllığına avlanma serbestiyeti onaylandı.


Boris Johnson ve aşırı Brexit’çiler zafer naraları atarken, Avrupa’nın geneli mahzun fakat memnun, 4 yıldan fazla süren müzakerelerin bitmesinden dolayı. Henüz ekonomilere gerçek maliyetler belirsiz. Londra’nın en güçlü yanı olan finans ve hizmetler sektörünün geleceği net değil. Serbest meslek sahibi İngilizlerin Avrupa’da çalışmaları büyük çapta kısıtlı.


Muhafazakar Parti’nin açıklanmamış umudu: zaten çelimsiz görünen Avrupa’yı iyice sarsmak ve başka ülkelerin onları takiben ayrılmalarına yol açmaktı. Bu gizli hedef ters tepti, Avrupa kendi içinde dayanışmasını artırdı. Hatta 2020 yazında 50 yıldır yapılamayan ortak finans ortamına adım attı. Artık Avrupa Komisyonu piyasalardan doğrudan borçlanabilecek (üye ülkelerin garantisi olmaksızın).


Birleşik Krallık üye olarak kalsaydı bu “ortak borçlanma” programını kesin red ederdi. Fakat Covid 19’un özellikle Güney ülkelerinde açtığı tahribata Macron -Merkel birlikteliği yeni bir Avrupa ruhunu harekete geçirerek yanıt verdiler. Sonuç: 750 milyar Euro’luk dev bir yardım paketi. Üstelik bu paketten yararlanmak için Avrupa’nın demokratik ilkelerini ve insan haklarını ayaklar altına alan Polonya ve Macaristan gibi ülkelere de gözdağı verildi.


Avrupa Birliği aslında bir Barış Projesi: İç savaşlara son verip, aynı ilke ve ülküleri paylaşan 450 milyonluk bir topluluğu birbirlerine kenetlemek. Malların ve kişilerin serbest dolaşımını hedefleyerek yetenekli Avrupalıların kendi vatanlarından farklı yörelerde başarı kazanmalarını sağlamak. Ekonomik ve politik güç olarak ABD ile Çin arasında denge unsuru olmak.


Bu birliğin üyelerinde 3 aidiyet katmanı var: Doğdukları bölgelerin gelenekleri, vatandaşı oldukları ülkelerin dili, tarihi, kültürü ve Avrupalılığın ufku, imkanları ve sermayesi.


Birbirlerini tamamlayan bu aidiyet formülü İskoçya’yı da çekiyor. Birleşik Krallık’tan uzaklaşma ve Avrupa ile yakınlaşma arzusu çok uzak olmayan bir gelecekte Londra Parlamentosu’nda deprem yaratacaktır.


Birlik üyeleri arasında bundan sonraki kaynaşmanın, Almanya’nın parasal gücü ile birlikte, hızlanması ve dışarıdan kontrollü göç sayesinde nüfus canlılığını koruması umudunu besliyor, hiç olmazsa Avrupa’nın eğitimli kitleleri.


Yeterki populist ve milliyetçilik taslayan politikacılara meydanı kaptırmasınlar.

Biz de merakla Londra’yı mesken tayin etmemizin doğru strateji olup olmadığını yakında anlayacağız.


留言


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page