top of page

Breaking News: LEVREK KRİZİ!



Çok ciddi bir krizin eşiğindeyiz.

Levrek krizinin.

Biliyorum, bunun yanısıra, bazı ufak  tefek sorunlarımız yok değil.

Birkaç örnek sıralayabilirim.

Yargı reformu konusunda milletin ikiye bölünmesi

7 Ekim 2023 tarihinde HTÖ, (Hamas Terör Örgütü)’nün güney sınırlarımızdan saldırıp binikiyüzün üstünde yurttaşımızı katletmesi, yakması, cinsel tecavüzde bulunması, başlarını vücutlarından ayırması, binlercesini yaralaması ve ayrıca ikiyüzün üstünde rehinemizi alıp Gazzedeki tünellere sokup alıkoyması,

 

Hamasın rehineleri geri  vermeyi  reddetmesi üzerine savunma güçlerimizin Gazze’de askeri operasyon başlatmaları; dünya liderlerinin ve kamuoyunun olayların başlangıç nedenini ve terör örgütünün söylemlerini gözardı  ederek İsrael’e karşı tavır alması, hatta boykotlara başlaması,

 

ABD ve Birleşik Krallık Üniversitelerinde Arap bağışlarının da yardımıyla gerek  akademi üyelerinin gerekse öğrencilerin zalim ile mazlumu, haklı ile haksızı  ters yüz ederek İsrael’e ve ayrıca Yahudi öğrencilere sözlü ve fiziki saldırılarda bulunmaları,

 

HTÖ mensubu kardeşlerini yalnız bırakmak istemeyen kuzey sınırımızdaki Hizbullah terör örgütünün saldırıları sonucunda kaybettiğimiz vatandaşlarımız, askerlerimiz ve ayrıca evlerini terketmek zorunda brakılan ve 7 aydır evlerine dönemeyen kuzeydeki, -ve güneydeki-  yurttaşlarımız,

Yedi aydan  fazladır insanlık dışı şartlarda karanlık tünellerde rehin tutulan, çoğu yaşamını  bu şartlarda yitirmiş 132 vatandaşımız,

Ve bu operasyonlarda rehineleri kurtarmak  ve vatanlarını korumak uğruna yaşamlarını feda eden subay ve askerlerimiz,

‘’Savaş sonrası Gazze’’ konusunu bir türlü gündemine sokmak istemeyen hükümetimiz, vs, vs.

 

Tüm bunların herhangi bir tanesi bir milleti depresyon ilacı tüketiminde liderliğe götürecek dramlar.

Ama  esas sorunumuz  bunlar değil.

Levrek, esas sorunumuz levrek!

 

Ülkenin önde gelen gazetelerinden Yediot Ahronot’un ekonomi eki ‘’Kalkalist’’in bir haberine dayanarak yazıyorum bunları.

Eminim duymuşsunuzdur doğduğum ülke yine haklı ile haksızı, zalim ile mazlumu ters yüz edip yaşadığım ülkeye ticari  boykot ilan etti.

Ve bu yüzden inşaat demirleri, çimento gibi önemsiz (!), ürünlerin yanısıra esas levrek konusunda -geçici de olsa- bir kriz yaşayacağımıza kesin gözüyle bakılıyor.

 

Durumun vahametini kavrayabilmek için bazı ayrıntılara gireyim:

2023 yılında 3400 ton levrek tüketmişiz. Bunun yüzde doksanyedisi ithal edilmiş. Tüketimin 2142 ton kadarı ise doğduğum ülkeden gelmiş.

Bu 2142 tonu bize ihraç edecek diğer ülkeler sırada bekliyorsa da bu süre zarfında levreksiz ne yapacağımız konusu beni derin  derin düşündürüyor!

 

Levrek deyip geçemeyiz.

Levrek marine ederek veya sade pişirilebilir.

Fırında, kızartma, güveç, ızgara, haşlama veya buğulama yöntemleriyle pişirilebilir. Marine sosu olarak limon suyu, sıvı yağ, tuz ve pul biber önerilebilir.

 

Haa, levrek terbiyesini soracak olursanız o da şöyle:

Filetosu çıkartılmış levrekler yarım çay bardağı elma sirkesinin içersine yatırılır, sirkenin yanına soya sosu, iki yemek kaşığı şeker, biraz da zencefil eklenir ve yarım saat bekletilir.

Afiyet olsun!

Levreksiz bir yaşam düşünülebilir mi?

Levrek krizimizi halledebilirsek eminim arkasından Rafiya’yı da hallederiz!

 

Not: Bu saçmalıkları bırak da bize doğru dürüst bir yazı yaz diyenleriniz için aşağıdaki iki linki ekliyorum.

Birincisini, ‘’Üzüm yemez misiniz’’i  9 yıl kadar evvel yazmışım.

İkincisini ise, ‘’West is Next’’, 7 Ekim katliamından çok kısa bir süre sonra.

Değil biz dünyalılar, Mars gezegeninden dünyamıza yeni  gelen biri dahi bu iki yazıyı okududuktan sonra gerek İsrael gerekse dünyanın İsrael’e bakış açısı konusunda yeterli bilgiye sahip olabilir diye düşünüyorum.

Bu haftalık bu kadar.

Bu zor ve tatsız günlerde iki gram mizah güç versin hepimize.

 








コメント


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page