‘’ Değerli Seyirciler,
Birazdan oyunumuza başlayacağız. Bir alarm durumunda ilk ondört sırada oturanlarınız lütfen paniğe kapılmadan salonun arka tarafına doğru hareketlensin.
Onbeşinci sıra ve ötesi yerlerinde kalabilir; zira oraları güvenlikli bölge kapsamına girmektedir.
Balkondaki izleyicilerimiz ise yine paniğe kapılmadan seri hareketlerle fuayeye doğru hareketlensinler. Güvenlikli bölge fuayenin hemen sağ kısmındadır.
Zevkli seyirler dileriz.’’
Geçen hafta izlemeye gittiğimiz Habimadaki -ülkenin bir numaralı tiyatrosu- ‘’Gecikmiş Nikah’’ oyunu bu anonsla açıldı.
Bilemiyorum dünyanın hangi köşesinde hangi seyirci topluluğu bu anonsun kendisini beklediğini bildiği halde arabasına veya krokinetine binip de piyes seyretmeye giderdi?
İsraelli gidiyor.
‘’Peki piyes başlamadan yapılan bu anons seyirciyi strese sokmuyor mu, oyunu ağız tadıyla seyredebiliyor mu?’’ diye sorarsanız, bilemiyorum. Herhalde bu stres oranı insandan insana değişiyor.
Ama salon tıklım tıklımdı. Ne alarm oldu ne de oyun bitmeden kalkan.
Tiyatronun etrafındaki kafeler de dopdoluydu. Yer bulmakta zorluk çektik.
Yine aynı ‘’Habima Meydanı’’nın diğer bir köşesinde ise bayraklarıyla gelen bir grup gösterici toplanıp rehineler lehine ve hükümet aleyhine gösterilere devam etmek için yola koyuluyorlardı.
Peki bu iş ne zaman biter, biz ne zaman ‘’İsrael normallerine’’(!) döneriz diye sorarsanız:
Büyük bir soru işareti olan İran cephesi dışındaki parkurlarda sona doğru bir gidiş var gibi.
Hamas askeri gücünü çok büyük ölçüde yitirmiş durumda.
Yeni ABD yönetiminde hiç kekelemeden cihadçı Hamas terörüne karşı çıkabilen Rubio gibi bir Dışişleri Bakanının seçilmesi benim ileriye dönük umutlarımı arttırdı.
Teröristbaşı insanlık yoksunu Sinwar’a ‘’Sayın Sinwar’’ diye hitap edebilen bir geçmiş dönem ABD üst düzey devlet adamına oranla ‘’Gazze’deki sivil ölümlerden sorumlu olan sadece Hamas’tır’’ diyebilen bir Dışişleri Bakanı sadece İsrael için değil tüm hür dünya için de bir kazançtır.
Zira terörün ‘’grisi’’ yoktur.
Terör karadır; ona karşı çıkanlar beyazdır!
Gazzenin yarınını belirleyecek durum konusunda İsrael, Filistin ve arabulucu tarafların hepsi sağduyu ve anlayış gösterirse ateşkes kısa zamanda sağlanabilir. Ve belki de rehinelerin bir kısmı sağ olarak sevdiklerine kavuşabilir.
Kuzeyde ise Hizbullah ve rehin aldığı Lübnan hükümetinin tek bir maddedeki trajikomik direnişi kırılabilirse ateşkes sağlanıp 70 bin kişi cıvarındaki ‘’kendi yurdunda göçmen’’ İsraelli de evlerine kavuşabilir.
Hizbullahtaki direnişin konusu şu:
İsrael diyor ki ‘’eğer ateşkesi takiben Hizbullah -geçmişte her defasında yaptığı gibi- anlaşmayı bozup tekrar Güney Lübnan’da askeri hazırlıklara başlar ve bizi taciz edecek davranışlarda bulunursa, İsrael ordusu müdahale hakkına sahiptir.’’
Lübnan /Hizbullah bunu kabul etmiyor.
Düşünün siz karşı tarafla bir anlaşma yapıyorsunuz. Ama karşı taraf baştan, daha imzalar atılmadan, sizi taciz etme hakkını meşru görüyor, elinden alınmasına karşı çıkıyor.
Trajikomik bu değilse, nedir?
.............
Onüç aydan fazladır henüz kurtaramadığı ve yaşama şansları giderek azalan rehinelerini, (halen yüzbir ölü veya diri), 24/7 düşünen, her geçen gün birkaç gencecik askerini toprağa veren, yetmiş bin kadar yurttaşının bir seneden fazladır evine dönemediği, hepsinin az veya çok onüç aydır sığınak veya güvenlikli odalara koşuşturduğu – on dakika kadar evvel yine oradaydım- ama herkesin yine de hiç bir şey yokmuş gibi yaşamına devam ettiği bu millet nasıl bir millettir?
- Dünyanın büyük bir kısmının İsrael ve Yahudiler konusundaki ikiyüzlülüğüne rağmen (Bakınız: Uluslararası Yüksek Mahkeme kararı)-
Birlik olduğu takdirde her zaman kazanacak bir millettir!
BONDİ ÇAKIM
IYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Comments