top of page

BİR FİLİM BİR OYUN




BİR ORKESTRA ŞEFİNİN YAŞAMI: TAR




Bu haftaki sanat yazımda değişiklik yaptım, tiyatro oyunu yerine Cinema City’de izlediğim 6 dalda Oscar ödülüne aday “Tar” filmi ile Kanal 12’de yeni başlayan ve çok ses getiren “Guf Şlişi” (Üçüncü Beden) dizisini tanıtmaya çalıştım.


“Tar”, Todd Field tarafından yazılan ve yönetilen, Cate Blanchett'in oynadığı 2022 yapımı psikolojik bir drama filmi. Film, kurgusal bir karakter olan besteci ve orkestra şefi Lydia Tar'ı konu alıyor. Lydia Tar, Berlin Flarmoni Orkestrası’nın ilk kadın şefi. Ancak Tar’ın gerçek kişi olup olmadığı sosyal medyada oldukça tartışıldı. Lydia Tar yönetmen Todd Field tarafından yaratılan kurgusal bir karakter sadece.


“Tar”, Eylül 2022'de Blanchett'in En İyi Kadın Oyuncu dalında Volpi Kupası'nı kazandığı 79. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde prömiyerini yaptı, altı dalda Oscar ödülüne aday gösterildi : En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Sinematografi ve En İyi Kurgu .

Diğer branşları bilmem ama En İyi Kadın Oyuncu dalında muhteşem bir oyun sergileyen Cate Blancheett benim en büyük favorim.


Yönetmen Todd Field ilk filmini “In the Bed Room”u 2001’de gerçekleştirdi ve gelecek vadeden bir sinemacı olarak gösterildi. 2006 yılında yönettiği İkinci filmi, "Little Children" bekleneni vermediyse de yine üç Oscar'a aday gösterildi. Field 16 yıllık sessizliğini büyük bir sıçrama olarak kabul edilen üçüncü filmi "Tar" ile sağladı.


Yapıt, ana karakterin psikolojik nüanslarını ve müzik dünyalarına bakış açılarını şekillendirmek için olağanüstü bir yetenek sergileyen iddialı ve zorlu bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor.


Filmin başında görkeminin zirvesinde sunulan karmaşık bir karakter vardır, kibirli bir kişilik olan Lydia Tar. Filmin monoton jeneriğinin hemen ardından "New Yorker" muhabiri Adam Gopnik, izleyici önünde Lydia Tar ile on dakika süren, sık sık alkışlarla kesilen uzun bir röportaj gerçekleştirir. Berlin Flarmoni Orkestrası’nın başında yer alan Tar’ın çok parlak bir geçmişi vardır. Viyana Üniversitesi'nden Peru'daki yerli kabilelerin müziği üzerine müzikoloji alanında doktora derecesine sahip bir araştırmacı ve öğretim görevlisidir de aynı zamanda.


Ancak jenerik öncesinde bile Tar'ı özel bir uçakta başını önündeki masaya yaslamış uyuklarken görüyoruz. Telefonda akan yazışmalarda Tar'ın vicdansız doğasıyla alay edilmekte, mesajları gönderen ve görünmeyen bu kişinin aynı zamanda ona karşı hala bir sevgi duyduğu

sezinlenmektedir. Bu sekans ünlü orkestra şefinin mutlak kontrol pozisyonunun bir bunalıma dönüşeceğine ve sosyal ağların onun düşüşünde oynayacağı role dair ilk ipucunu vermektedir.


Yatırım bankacısı ve amatör orkestra şefi Elliot Kaplan (Mark Strong) ile birlikte LydiaTar, şeflik alanında potansiyeli olan genç yeteneklerin yetiştirildiği bir burs programında eğitim verir.

Bir öğrencisi J. S. Bach’ın ayırımcılık yaparak bestecileri kovduğu için tepkilidir, o öğrencisine müzisyenden çok müziğe odaklanmasını önerir.


Lydia Tar, Berlin'e dönmeden önce eski bir Accordion üyesi olan Krista Taylor'dan Vita Sackville-West'in Challenge adlı romanının ilk baskısını alır. Lydia, Krista'nın süslediği başlık sayfasını yırtar ve kitabı çöpe atar.



Lydia, çello pozisyonu için seçim yapmadan önce banyoda bir Rus aday olan Sophie Kauer tarafından canlandırılan Olga Metkina'yı görür. Lydia, Olga’ya orkestrada bir yer sağlamak için puanlama kartını değiştirir ve eşlik eden parçada Edward Elgar'ın Çello Konçertosu'nda ona solistlik pozisyonu verir. Lydia kayıt için hazırlanırken, onun Olga'ya olan ilgisini fark eden sekreteri Francesca (Noemi Merlant) ve eşcinsel eşi Sharon (Nina Hoss) ile olan ilişkileri gerginleşir.


Francesca'ya umutsuz e-postalar gönderen Krista Taylor intihar eder. Lydia, Francesca'ya Krista Taylor'un yer aldığı e-postaları silmesi talimatını verir ve Krista'nın ebeveynleri dava açmayı planlarken bir avukat tutar.


Lydia, sanat yönetmeni Sebastian'a onun yerine başka birini getireceğini bildirir. Sebastian öfkelenir ve orkestradaki kayırmacılığının farkında olduğunu, bunun taciz edici davranışlar içerdiğini belirtir. Sebastian yerini Francesca'nın alacağını tahmin eder ve bu cinsel rüşvetin farkına varır.


Lydia’ya, uzaktan çığlık atan kadınlar, kabuslar, kronik ağrı, sese karşı artan hassasiyet ve Krista Taylor’un bir zamanlar yaptığı karalamalara benzeyen esrarengiz çizimler musallat olmuştur.


Lydia'nın taciz edici davranışlarının paylaşıldığı bir videosu sosyal ağlara düşer, New York Post'ta onu cinsel tacizle suçlayan bir makale çıkar.


Berlin'de, skandallar nedeniyle Lydia şeflikten çıkarılır. İddialara ve Lydia'nın iletişim eksikliğine öfkelenen eşcinsel eşi Sharon, Lydia'nın müşterek kızları Petra ile görüşmesini engeller. Lydia eski stüdyosuna çekilir ve giderek daha depresif bir hal alır.


Lydia, Mahler's Fifth'in canlı kaydına gizlice girer ve yerine geçen Eliot'a şiddetle saldırır. Bu sahnedeki etkileyici oyun ve Blanchett'in yüz ifadesi uzun süre gözümün önünden gitmedi.



Bir süre sonra, Lydia Filipinler'de iddiasız bir projeye katılır. Masaj yaptırmak için otel konsiyerjinden bir tavsiye ister. Numaralı havlular giyen çok sayıda genç kadının oturduğu bir geneleve gönderilir. Bir kadın Lydia'nın gözlerinin içine bakar; Lydia kusmak için dışarı fırlar. Lydia, yeni orkestrasıyla bir uzakdoğu video oyunu serisinin müziklerini yönetirken filim sonlanır.


Tanıtım yazısını okurken bile karışık gelen filmin öyküsü ekranda izlendiğinde de ağır temposuyla oldukça girift gelebiliyor. Yine de sinema ve müzik seven dostlarıma altı dalda Oscar’a aday bu filmi izlemenizi öneririm.





GUF ŞLİŞİ (ÜÇÜNCÜ BEDEN)


“Guf Şlişi” dizisi 13 Şubat Pazartesi günü ana haber sonrasında İsrael’in 12.Kanalında yayınlanmaya başladı. Kaçıranlar V.O.D’den izleyebilir. Dizi Eli ile İdo Avrahami çifti arasında yaşanan sorundan kaynaklanmaktadır. Eli Avrahami’yi Rotem Sela, İdo Avrahami’yi de Yehuda Levi canlandırıyor.


Eli sayısız tedaviye karşın hamile kalmayı başaramaz ve çift doktorun önerdiği taşıyıcı anne yolunu benimsemeye karar verir. 11 yaşında bir erkek çocuk sahibi olan, boşanmış ve babasıyla yaşayan ve Gal Malca’nın canlandırdığı Hen Ben Atar işsizdir ve maddi problemini çözmek için bu görevi kabul eder.


Taraflar bir kurumda bir araya gelirler, uyumluluklarının test edilmesi gerekmektedir. Ancak çocuğunun diğer bir annenin karnında büyümesini sindiremiyen Eli taşıyıcı anneye pek çok soru yöneltir; eğitimi, kültürel seviyesi, beslenme şekli gibi konuları sorgulayış şekli oldukça onur kırıcıdır.


Sosyal medyada dizinin ilk bölümü, özellikle taşıyıcı annelerin bu işi sadece para karşılığı yapan kimseler şeklinde gösterilmeleri oldukça eleştiriye uğradı. Bir yandan “çocuk” herşeyin üstünde kutsal bir varlık olarak görülürken çocuk isteyen annenin çaresizlik karşısında taşıyıcı anneye başvurması erkeğin ailesinin, özellikle annesi tarafından “bu işi beceremeyen gelin” suçlanmasına kadar götürülerek ağır bir dille karşılanır. Taşıyıcı annenin babası ve hatta çocuğu da kendisini vazgeçmeye zorlarlar.


Dizinin ikinci bölümünde ise doktora sahibi edebiyat eleştirmeni Eli tarafından kitabı ağır şekilde eleştirilen Lior Raz’ın canlandırdığı Tomer arasında duygusal bir yakınlaşmanın gelişmekte olduğu gözlemlenir. Taşıyıcı anne Hen’in11 yaşındaki oğlunun vasiyetini almak için babası dava açar. Hen avukat olan İdo Avrahami’den yardım isterken, aralarındaki ilişkilerin belli bir akış alacağı sezinlenir.


Ünlü oyuncuların yer aldığı dizinin daha pek çok gelişmeye açık olduğu ortada. Fragmanı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.



Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page