Eğer Tora, esasen Bene-Yisrael için yasalara - mitzvalara dayanan bir talimat kitabıysa, neden Tevrat’ta Yaratılış (Bereşit) yer alıyor? Sonuçta, Bereşit kitabı neredeyse hiç mitzvot içermiyor. (3 adet içerir)
Bu sorunun birçok cevabı olabilir. Ancak benim dikkatimi çeken “Haşem'in insanlık ve dünya ile ilişkisinin özünü ileten” bir anlatı olmasıdır.
“Tanrı yedinci günü mübarek kıldı ve onu kutsal ilan etti; çünkü Tanrı, yapmak üzere yaratmış olduğu tüm işini, bugünde bırakmıştı. (Bereşit 2:3)
Her Şabat Yaratılışı kutlarız. Yaratılış, Işık (Or) ile başlar. Tanrı bizi yoğunlaştırılmış Işık (אור) olan deriden (עור) giysilere sarar. Böylece Fiziksel bedenlerimiz Yaratılış Işığını kucaklar. Işığı hem açığa çıkarır hem de gizleriz.
İpek böceği kendini sarar ve kendine bir saray yapar. Bu saray onun övgüsüdür ve herkes için bir faydadır. (Zohar 1:15a; Daniel Matt)
İpek böceği, salgıladığı sıvı ile kendi dönüşümünü gerçekleştireceği kozaya sarınır. Bu kozadan çıktığında artık yaşamına muhteşem renklere sahip bir kelebek olarak devam eder. Zohar bu metaforu her yahudiyi temsil etmek üzere verir.
Işık yolculuğumuz bizi varoluş sarayı olan “Bedensellikten”, Tanrı'nın her zaman bizi beklediği “Aydınlanmaya” götürür.
Cennetin saflığından ve masumiyetinden (öz-bilgi), ikiliğin (Etz Ha-Daat) yanılsamaları boyunca (hatalar yolu ile) kökleri, ilahi gerçeklikte yer alan ve dalları, insan farkındalığına uzanan Hayat Ağacı’na doğru yolculuk ederiz.
Yahudi Kadim Bilgeliği, İlahi'nin nasıl tezahür ettiği, sonsuzun sonluya nasıl girdiği, Tanrı ile Yaratılış arasındaki uçurumun nasıl kapatılabileceği gizemini ele alır.
Ağaç, sonsuzluktan sonluya giden yolları oluşturan on niteliğe (sefirot) sahiptir. Her nitelik, Şefkat dolu akış, Sınırlı güç, Dengeli Güzellik gibi belirli bir kudreti açıklayan bir dizi görüntü olarak algılanır.
Hayat Ağacı, Cennet ile Dünya, Sonsuz ile Sonlu arasındaki bağlantıdır. Yaratılıştaki yedi günün her biri bize kendi armağanını verir. Yaratılışın Saray’ı (Malhut) yolunda ilerlerken, varoluşun sırrını kendimiz çözeriz. “Yaratılışın içindeki Tanrı’nın Varlığını.”
Işığın Yaratılışıyla (Bilincin karanlıktan ayrılması ile) Hesed’in Şefkat akışının; Gökkuşağının Yaratılışıyla (Suların ayrılması ile ) Gevura’nın – Sınırlarını yani Ayırt Etme Yeteneğinin;
Kara, Deniz ve Bitki Örtüsünün Yaratılışıyla Tiferet'in, Uyum ve Dengesinin; Güneş, Ay ve Yıldızların Yaratılışıyla Netzah'ın – Dayanaklılığın; Balıkların ve Kuşların Yaratılışıyla Hod'un – Çeşitlilik ve Parıldıyan Işığının;
Kara Hayvanları ve nihayet Tanrı Suretindeki İnsanın Yaratılışıyla Yesod'un – Yaratıcılığının bereketini alırız.
Şabat’ın Yaratılışı ise çok özeldir. Çünkü “İçimizde Bulunan Varlığın” kutsamasını alırız.
Dünya hakkında giderek daha fazla veri edinerek her şeyi anlamaya çalışmak yerine, Yaratılışı bir armağan olarak kabul etmek, “Dünyayı bir kum tanesinde, Cenneti bir kır çiçeğinde görmeye ve sonsuzluğu avucunuzun içinde, ebediyeti ise bir anda tutmaya gayret edelim.”
Dünyayı giysileri olmadan görebilmek için Doğada oturun. Doğal güzelliğin ve gücün bulunduğu yerde. Her nefes verişiniz, dünyanın armağanları için minnettarlık ifadesi olmasına ve her nefes alışınız da, Yaratılışın içinden parlayan ışığın içinize girmesine izin verin.
Bu alıcılık hali; anda kalmaya ve bu an için minnettar bir kalp bulmaya bağlıdır.
Olur da farkındalığın gücüyle tüm bu kutsamaları (Beraha) alıp Yaratılışın övgüsünü duyabileceğiniz Saray’a (Malhut) girerseniz;
Büyük büyük babamız Avraam Avinu gibi veya Leonard Cohen gibi ("You Want it Darker") Tanrı’ya sadece bir kelime ile dua edebilirsiniz. “HİNENİ – BURDAYIM!”
O zaman gözlerinizi açılacak gün içinde ortaya çıkan hizmet fırsatlarını görecek ve “İlahi Varlığın bir Arabasına” (Merkava) dönüşeceksiniz.
Sevgilerimle - Shabat Shalom
Moşe PASENSYA
Comments