Amerikan romantik komedi filmi “Barbie” bu hafta bütün dünyada vizyona giriyor. Tüm kız çocuklarının vazgeçilmez moda bebeği “Barbie”ye dayanan ilk canlı aksiyon filmi bu… Filmin yönetmenliğini Greta Gerwig, senaryosunu Noah Baumbach ile birlikte kaleme almış.
Geçtiğimiz günlerde Los Angeles’te gerçekleşen filmin prömiyerine - “Barbie” ile saatlerce oynamış dünün kız çocukları - günümüzün ünlü starları “Barbie” bebeğin şık kıyafetlerine benzer genellikle pembe renkte giysilere bürünüp katıldılar.
Film, “Barbie” ülkesinde yaşayan bir “Barbie” bebeğin, yeterince mükemmel olmadığı için oradan kovulup gerçek hayatta yaşadığı maceraları anlatıyor. “Barbie” uyum sağlayabileceği bir dünya bulma umuduyla bizim yaşadığımız gerçek dünyaya bir yolculuğa çıkar. Bu yenidünyada, onu kendi evinde dışlanmış kılan farklılıkları, onu özel kılan avantajlara dönüşür. “Barbie” ve “Ken” rollerinde Margot Robbie ve Ryan Gosling oynuyor.
Benim hiç “Barbie” bebeğim olmadı. Savaş sonrası nesilden kız çocukları halen bez bebeklerle oynuyor, kartondan bebeklere kâğıttan kestiğimiz kıyafetler giydiriyorduk o dönemlerde. İstanbul’daki çocukların büyülü âlemi, vitrinim camına iyice sokulup çeşit çeşit oyuncakları hayranlıkla seyrettiğimiz Beyoğlu’ndaki oyuncak dükkânı “Japon Mağazası”ndan alınmış, mavi gözlerini açıp kapayabilen bir taş bebeğe sahip olmakla şanslı sayılırdım. Adı Elizabeth’ti…
Benden bir sonraki nesil kız çocukları “Barbie” ile tanıştı. Çocukların saatlerce oynayacağı “Barbie” salt bir bebek olmaktan öte “Barbie evi”, “Barbie elbiseleri”, “Barbie arabası” gibi seçenekleriyle çocukların hayal etmelerine yardımcı oluyordu. “Yargıç, hemşire, sporcu, kraliçe, avukat, doktor, siyahi, astronot Barbie”, hatta “tekerlekli sandalyedeki Barbie” tipleri ve bu tiplere uygun aksesuarlarla çocukların yaşama dair pek çok süreci oyun içerisinde öğrenmelerine olanak sağlıyordu.
Peki, piyasaya ilk çıkış tarihi 1959 olduğu halde 1990’lı yıllardan itibaren dünyanın en çok satan oyuncağı olan “Barbie”nin yaratıcısı kimdi dersiniz?
Yaratıcısı, aynı zamanda pazarlama ve satışının arkasındaki kişi, 1916 yılında Denver’da, Polonyalı göçmen bir Yahudi ailesinin on çocuğunun en küçüğü olarak dünyaya gelen Ruth Handler’di. Ruth 1938’de Izzy Handler (ileride antisemitizm endişesi ile adını Elliot olarak değiştirir) ile evlenir, adlarını oyuncak bebeklere vereceği çocukları Barbara 1941’de, Ken 1944’te doğar.
Kocası Elliot ile kurdukları Mattel şirketi Ruth’un yaratıcılığı, enerjisi, kararlılığı sayesine oyuncak piyasasında lider konumuna gelir. Ruth, kızı Barbara’nın oyunlarından ilham alarak bir oyuncak bebek üretmek istiyordu. O zamana dek oyuncak bebekler yuvarlak hatlı, düz göğüslüydü. Ruth Handler, bir yetişkine benzeyen bir bebek yaptı, hatta giysilerini tasarlaması için profesyonel bir terzi bile tuttu. Böylece Ruth'un kızı Barbara’dan ismini alan ilk “Barbie” bebekleri 1959'da piyasaya çıktı. Daha ileride de oğlu Ken’in adını taşıyan erkek bebek “Ken” yaratıldı.
Günümüzde 60 yıllık bir geçmişe sahip “Barbie” kısa zamanda evrensel bir boyut kazandı. Birkaç nesildir çocuklar “Barbie” ile hayata hazırlandılar. “Barbie” öncülüğünde oyuncak bebekle oynamanın faydaları üzerine bir araştırma yapıldı. Yapılan araştırmaya göre “Barbie” gibi oyuncak bebeklerle oynamanın empati ve sosyal becerileri besleyerek, çocukları geleceğe hazırlamada büyük faydalar sağladığı sonucuna varıldı.
“Barbie” kitap, sergi, hatta şarkılara konu oldu, birçok modaevinin koleksiyonuna ilham verdi. Bir oyuncaktan öte, Amerikan kültürünün bir mihenk taşına dönüştü. Yaratıcılığı, sezgileri, sarsılmaz enerjisi ve güçlü iradesiyle milyonlarca çocuğun hayatına dokunan Ruth Handler bakın “Barbie” hakkında ne diyordu: “Barbie ile ilgili tüm felsefem, bebek aracılığıyla küçük kızların olmak istedikleri her şeyi olabilecekleriydi.”
Evet… Şimdi de Ruth Handler’in “Barbie” bebeği beyazperdede… Konusuyla çocuklara ve gençlere hitap edecek diye düşünüyorum. Aşağıda filmin kısa bir tanıtımını paylaşıyorum, belki çocuğunuza veya torununuza eşlik etmek isterseniz…
Comments