(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)
Bu yazının yayınlandığı günün hemen ertesi, yani 27 Ocak Perşembe günü Inge Auerbacher, Berlin’deki Parlamento binası Bundestag’da Alman siyasetçileri karşısında bir konuşma yapacak. “Inge Auerbacher kimdir?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim… Anlatayım…
Inge Auerbacher bir Holokost kurtulanı… 87 yaşında olan Inge, çocukluğunda Theresienstadt kampında yaşadığı üç yılı Nazi Almanya’nın torunlarına anlatacak. Bundestag’daki konuşmasını neden 27 Ocak’ta yapacak diye sorarsanız, İkinci Dünya Savaşı döneminde Polonya’daki Auschwitz-Birkenau temerküz kampının kurtarıldığı tarihtir 27 Ocak…
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2005 yılında aldığı bir kararla 27 Ocak tarihini Uluslararası Holokostu Anma Günü ilan etti. Böylelikle Naziler tarafından öldürülen 6 milyon Yahudi tüm dünyada bu tarihte düzenlenen tören ve etkinliklerle anılıyor.
İnge Auerbacher Bundestag’ın konuşmacı kürsüsünden siyasetçilere neler mi söyleyecek? Kendi yaşamını ve aile yaşamını anlatacak… Auerbacher ailesinin köklerinin Almanya’da çok eskilere dayandığını anlatacak… Hem de anadili; Almanca konuşacak…
Babasının Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya safında savaşıp sakat kalmasının ardından ‘Demir Haç’ madalyası ile onurlandırıldığını… Yakın akrabaları olan şair Berthold Auerbach’ın Almanya tarafından onurlandırıldığını, hatta adının ‘Auerbachstrasse’ olarak bir caddeye verildiğini…
Daha sonra kendinden bahsedecek Inge… 1934’te Almanya’nın Kippenheim kentinde ailenin tek çocuğu olarak doğduğunu… Kentte doğan son Yahudi çocuk olduğunu… Kristallnacht pogromunu anımsadığını… 1942’de anne ve babası ile sürüldüğü Theresienstadt kampına vardıklarında giysileri ve bebeği Marlene dışında her şeylerine el konulduğunu…
Kampta üç çok zor yıl geçirdiklerini… Patatesin zümrüt kadar değerli olduğunu… Her an açlık çektiğini, korku içinde bulunduğunu… Etrafındaki insanların açlıktan yaşamlarını yitirdiğini… Sekizinci doğum gününde ailesinin ona üzerinde az şeker bulunan bir patates keki hediye ettiğini… Dokuzuncu doğum gününde bebeği Marlene için çaputtan dikilmiş bir elbise, onuncu doğum gününde de annesinin yazdığı bir şiir…
Inge ve ailesi Theresienstadt kampından canlı kurtulabilmiş şanslı ve küçük bir azınlık arasında yer aldılar. Kızıl Ordu’nun kampa girdiği, hayatta kalabilmiş tutsakları özgürlüklerine kavuşturduğu tarih 5 Mayıs 1945’ti. Bu tarih bundan böyle küçük Inge için yeni bir doğum günü tarihi oldu. Hayata yeniden başladığı tarih…
Auerbacher ailesi 1946 yılında New York’a göç etti. Kısa süre sonra Inge tüberküloza yakalandı, kamptaki yetersiz beslenmenin sonucu hastalığı şiddetlendi ve çok uzun süre hastanede yattı. Kamptaki tutukluluk dönemi ve sağlık sorunları yüzünden eğitimi aksasa da Inge, Biokimyager olarak mezun oldu.
38 yıl kimyager olarak çalışan ve altı kitap yazarı Inge Auerbacher, 1986 yılında ilk kitabını yayınladı… Adı; “I Am A Star”… Kitabında Inge, Nazi yönetiminin iktidara gelmesiyle Yahudilerin hayatlarının nasıl değiştiğini çocukluk anılarında yer ettiği gibi anlattı… “Ben bir yıldızım” derken Inge tabii ki çocuk yaşta göğsüne takmak zorunda bırakıldığı ‘Sarı Yıldız’ı kastediyordu. Nazilerin zoruyla göğüslerinde sarı yıldız taşımış olan milyonlarca Yahudi’den biriydi o…
İşte 27 Ocak günü Inge Auerbacher, Bundestag’ın konuşmacı kürsüsüne belki de yıllardır sakladığı ‘Sarı Yıldız’ını takıp çıkacak… Belki de Theresienstadt’daki üç yılın tanığı olan bebeği Marlene’i de götürecek…
Inge konuştuğunda, Naziler tarafından yıldızı söndürülmüş milyonlarca Yahudi’nin sesi olacak… “I Am A Star” derken, küllerinden yeniden doğmuş Yahudi ulusunun gururlu bir ferdi olarak; “biz buradayız, ışıldamaya ve dünyayı aydınlatmaya devam ediyoruz” mesajını verecek…
Comments