top of page

BEHUKOTAY - CENNET ve CEHENNEM



BERAHA – KUTSANMA

“Eğer Hükümlerimi (Hukim) takip ederseniz, Emirlerimi (Mitsvot) gözetir, onları yerine getirirseniz………” (Vayikra 26:1)

 

TOHAHA – İHTAR

Ancak eğer Beni dinlemezseniz ………. Eğer benliğiniz Hükümlerimi redderse……. (Vayikra 26:14) 

 

Tanrı, seçimin sizin elinizde olduğunu söylüyor. Seçtiğiniz şeyi yapmakta özgürsünüz. Ancak eylemlerin sonuçları vardır. Aşırı yiyip egzersiz yapmadan sağlıklı kalamazsınız. Bencilce davranıp diğer insanların saygısını kazanamazsınız.

 

Bu pasajlar çocukça tehditler değil daha ziyade eylemlerimizin bir anlamı olduğunu ve dolayısıyla sonuçları olduğunu hatırlatır.

 

Örneğin; eğer çevremizi korur ve kirletmezsek, ekolojik değişimlere dikkat edersek; "Toprak ürününü, tarladaki ağaçlar da meyvesini verir" ve bereketi alırız. " (Vayikra 26:4)

 

Üklemizi adalet ve bilgelikle yönetirsek, "Ben Ülke’de barışı sağlayacağım ve sen korkmadan yatacaksın" sözlerine layık oluruz. (Vayikra 26:6)

 

Eğer adil ve saf olursak; "Meskenimi aranızda kuracağım; Ruhum sizi reddetmeyecek" (Vayikra 26:11) kutsamasıyla onurlandırılırız.

 

Acı ve kayıp karşısında temelde iki soru sorabiliriz. “Biz neyi yanlış yaptık?” İkincisi, “Bunu bize kim yaptı?”

 

İkincisi soru mağdur kültürüne yol açar. Yani suçlu başkası. Hatalı olan biz değiliz. Dışsal bir neden var. Bu genel olarak çok çekicidir ancak derinden yıkıcıdır. Bu zihniyet birey olmaktan nesne olmaya aktif olmaktan pasif olmaya giden yoldur. Kızgınlık – öfke - adaletsizlik duygularına neden olur.

 

Biliyorum…… kendimizi suçlamak zordur. Özeleştiriye açık yaşamak huzursuz bir yaşama da davetiye çıkarmak gibidir. Yine de son derece güçlendiricidir. Çünkü sorumluluğumuzu kabul ettiğimizde gelecekte farklı bir yol çizebilme yeteneğine de sahip olduğumuz anlamına gelir.

 

Bir kış sabahı erken işe gitmeyi zorlu bir yolculuk olarak görebilirim. Yorucu bir iş günü sonrasında çocuklarımın bir ödevine yardımcı olmak veya bir doktor randevusu ayarlamak, musluktaki sızıntı için usta aramak bütün bunların beni biraz huysuzlaştırması oldukça anlaşılır bir şeydir.

 

Peki…… Tora değerlerine uymanın bununla ne ilgisi var?

 

Huysuzlaşmak benim kendi seçimimdir ve bu da onu benim hatam yapar. Çünkü etrafımızdaki olayları seçemeyiz veya kontrol edemeyiz ancak onlara tepkilerimizi (zor olsa da) seçip kontrol edebiliriz.

 

Tora’daki kutsamalar ve lanetler tam da bu kavramla ilgilidir. Eğer Tora'yı takip eder, ahlaki ve manevi olarak gelişirsek, kutsama deneyimleyeceğiz. Bunu yapmazsak lanetler yaşarız.

 

Adını anmak dahi istemediğim bir hastalığın acılarını çeken ve sonunda kendini büyük bir aşkın ortasında bulan bir arkadaşımın kalbinde böyle bir bilgeliği gördüm.

 

Bunu, yoksul olmasına rağmen elindeki azıcık şeyi sevinçle paylaşan bir adamın kalbinde gördüm.

 

Cehennemin sunabileceği en kötü acıyı çekiyor gibi görünen, ancak büyük nehirlerin bile söndüremeyeceği bir sevinç ve sevgi alevi yayarak insan ruhunun asilliğine tanıklık edenler var.

 

Diğer yandan kendine güveni olmayan veya aşırı materyalist biri için mütevazı imkanlarla yaşamak kişisel bir cehennem olabilir.

 

Hatırası mübarek olsun sevgili hocamın (z”l) tekrar ettiği gibi “Moşe, şartları bizden iyi olanlar olduğu gibi bizden çok daha kötü olanlar da var” Başka bir deyişle: Cennette ya da Cehennemde yaşamak bizim tercihimizdir!

 

Yüksek ahlaki ve manevi tutuma kavuşmuş olanlar dünyaya çok farklı bir açıdan bakarlar. Çünkü kişi  kendi özünü ve mutluluğunu ruhsal gelişim yoluyla elde eder.

 

Bu insan ruhunun gücüdür.

 

Sevgilerimle  -  Shabat Shalom

 

PASENSYA

 









Etiketler:

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page