Başlangıç deyince aklınıza ilk gelenleri içinizden sıralayın... Leonardo Di Caprio’nun bir filmi mi, ana yemekten önceki iştah açıcı mı, yeni bir yıl, yeni bir iş mi? Uzun bir yolun ilk adımı mı?
Benim için başlangıç heyecan demek. Merak demek. Umut demek.
Çok sevdiğim bir söz vardır. “Bugün kalan hayatımın ilk gündür” diye.
İşe bu yüzden her sabah bir “günaydın” ile başlarım yaşantıma. Günaydın sihirli kelime...İşin rast gitsin ile kardeş bir kelime...Her gün aydınlık olmasa da aydınlanmasını temenni edercesine....
Başlangıçlar zordur. Pek de öyle sevinç çığlıkları duyulmaz. Çünkü her başlangıç bir sondan sonra gelir. Her son ise acıdır. Adı üstünde “son” tekrarı yok, provası yapıldı, denendi ve şimdi de sona gelindi. Aslında başlangıçlar güzeldir, zor olan bitişlerdir.
Tanışmalar daima heyecanlıdır. Bilemezsiniz neler olacağını, umut dolu olursunuz. Ayrılıklar ise acı verir. Sizden birşeyler kalır geride. Ya kırılan kalbinizin parçaları, ya da güzel anıların akisleri…
Doğduğunu anı hayırlıyan yoktur, nefes almanız için ilk şaplağı yersiniz kaba etinize, ilk çığlığı attınız mı herkes rahatlar ve artık tüm ömür “ağlama” sözü ile tanış olursunuz.
İlk dişinizi çıkartmak da zor gelir, ilk adımları atmak da. Size yürümeyi öğretenler “otur, koşma dinlen” diye salık verirler.
Okula başlangıç zordur. Ne okuma yazma biliyorsunuz ne toplama çıkarma. Ne sıralarda oturdunuz, ne de sırayı paylaştınız birileri ile. Halbuki evde tüm oyuncaklar sizindi, tüm yemekler de sizindi. İşte o okulun ilk günü başlangıç yaptınız.Sonu gelmeyen öğrenmenin ilk adımı.
İlk aşk zordur. Midenizdeki kelebekler ile başetmek zorunda kalırsınız. İlk öpücük, ilk elele tutuşmalar, hepsinin tarihi kayıt altına alınır tek tek...Başlar kalp çarpıntısı....
Seyahatlerin ilk saatleri zor gelir, keyf almaya başladınız mı yolculukta tadından doyulmaz sonrasından....
Kim uyumuş ki yeni taşındığı evinin ilk gecesinde...
Kim boncuk boncuk terlememiş ilk trafiğe çıktığında, ehliyetini aldığı günün ertesi sabahında...
Boyamaya başladığınız tuvale ilk baktığınızda karamsarlığa kapılıp sonra da Van Gogh’un sözleri aklınıza gelmez mi? “Önce resmimi hayal ederim, sonra da hayallerimi resmederim”.
Bir bayram sabahı giydiğinizde o rugan ayakkabılarınızın heyecanını hiç unutmazsınız. Ayağınızı sıksa da öğrenirsiniz hayatın aslında ayağınızı sıkan ayakkabılar ile dolaşmaktan ibaret olduğunu. Çok sonra itiraf edersiniz babanıza o ayakkabıların sizin numaranız olmadığını...Sırf o üzülmesin diye ruganı sevmediğinizi belki de hiç söylemezsiniz...
İlk kayıbınızı hiç unutmazsınız yaşınız ne olursa olsun.... Gökyüzündeki ilk yıldızı gördüğünüzde hep O’nu hatırlarsınız. O yıldızı gördüğünüzde yaşamın farklılaştığını O’nsuz ne kadar farklılaştığını hatırlarsınız...
Ve yeni bir yıla başlıyoruz tüm umutlarımız, tüm heyecanımız ile...
Beklediğimize değecek, anılar zincirimize kuvvetli halkalarını ekleneceği bir yeni yıl diliyorum.
留言