(Yazarı sesli dinlemek için tıklayınız)
Son ‘’Duvarların Bekçisi’’ Gazze savaşında yükselen İsrail/Yahudi karşıtlığını yoğun yaşadıkları ve yakından izlediğim iki Batı Avrupa ülkesinden olası Aliya açısından değerlendirelim: İngiltere ve Fransa’da dindaşlarımızın huzurları nasıl? Geleceği nerede görüyorlar?
İngiltere – Anti-Defamation League – ADL’in 2 yılda bir yenilediği araştırmaya göre Batı Avrupa genelinde Yahudi karşıtlığı toplam yetişkin nüfusun % 24’ini oluştururken, Birleşik Krallık’da bu nispet % 11’e düşüyor. Aslında Müslümanların oranı % 5 tespit edildiğine göre ve maalesef Pakistan ve Bangladeş kökenlilerin çoğu yetişme tarzı itibariyle antisemit olduklarından, İngiliz halkı genelinde büyük çoğunluğun Yahudilik kavramına sempati ile baktığı anlaşılır. Bunda Eski Ahit ilkelerinin İngiliz Kilisesi nezdinde okutulması ve örnek gösterilmesi kadar Yahudiler arasından temayüz etmiş siyasetçiler, akademisyenler, iş insanları, medya mensuplarının çokluğu ve katkıları önem taşır.
İngiliz Yahudi Toplumunun son dönemde yaşadığı en büyük travma İşçi Partisi’nin başına 2015’de Jeremy Corbyn’in gelmesi ve bir ara seçim kazanma ihitimaliydi. Corbyn, İsrail’i antiemperyalist çerçevede değerlendiriyordu ve sıkı Filistin yanlısıydı. Bu tehlike 2019 seçimleri ile yok oldu ve Parti’nin liderliğine antisemitizme karşı kesin tavır alan Keir Starmer seçildi.
Şimdi risk: radikal İslamcılar! Özellikle orta İngiltere’nin büyük kentlerinde yerleşik Müslüman grupların İsrail karşıtlığı, zaman zaman Yahudi toplumunu rahatsız edecek noktaya yükseldi. İngiliz halkı uzun yıllardır çokkültürlülüğü benimsemiştir ve kişilerin inanç ve düşünce özgürlüklerine devletin karışmasını doğru bulmaz. Fakat ılıman Müslümanlardan Ed Husain’in son yayımladığı “Camiler Arasında” (Among the Mosques by Ed Husain review — is this what Muslims really think? | Saturday Review | The Times) kitabı büyük yankılara yol açtı. Radikaller “paralel topluluk” oluşturarak İngiliz eğitim sistemine aykırı bilinçlendirme peşindeler: homoseksüellik karşıtlığı, kadın haklarına saygısızlık, İsrail düşmanlığı, Yahudilere güvenmeme gibi Birleşik Krallık okullarının öğretisinden tamamen faklı yetiştirme tarzı hükümetin bugüne kadarki müsamahakar tutumunu tartışmaya açmıştır. İslami radikalizm, başarı kazanmış Müslüman siyasetçilerden Londra Belediye Başkanı Sadık Han ve eski maliye bakanlarından Sacid Cavid’i dahi endişeye sevk etmektedir.
Birleşik Krallık’tan İsrail’e göç 2015’de 623’den, 2020’de 443’e düşmüştür. 290,000 civarındaki Yahudi nüfusdan Aliya yapmak isteyenlerin sayısının, aşırı İslamcıların etkinlikleri bu düzeyde kaldığı sürece, artması beklenmemektedir.
Fransa – Son yıllarda Yahudi vatandaşlarının antisemitizmden rahatsızlıkları hisssedilir ölçüde yükselmiştir. 2015’deki Hypercacher katliamına, 2017’de Sarah Halimi ve 2018’de Mireille Knoll cinayetleri eklendiğinde ve ülkede Müslüman toplumdan kaynaklanan İsrail düşmanlığının antisemitize kayması ile birlikte İsrail’e göç görülmemiş düzeylere varmıştır: 2015’de 6628 ile zirveye çıkan Fransız Aliyası, son 3 yıldır 2300 civarındadır. Takriben 500,000’lik nüfus içerisinde % 0.5’in her yıl Erets’i kucaklaması dünyanın en yükseğidir.
Fransa’dan İsrail’e toplu Aliya’nın giderek azalmasının birkaç nedeni bulunmaktadır: Hükümet problemi doğru teşhis etmiş ve paralel toplum hedefine yönelik Müslüman radikalizmine savaş açarak herkesi Cumhuriyet İlkelerini (Valeurs Republicaines) benimsemeye çağırmıştır. İngilizler’den farklı olarak “kültürel çoğulculuk” onay görmüyor, kılık kıyafet, din ve eğitim alanlarında katı laik yasalar uygulanıyor.
Her ne kadar İsrail-Gazze çatışmalarında Kuzey Afrika’lı Arap toplumun kızgınlıkları ve Yahudi nefreti sokaklara saçılsa da bu durum kamuoyu ve medya tarafından pek hoşgörülmedi.
Fransız Yahudilerinin göç kararlarını etkileyecek önemli olay 2022’de Başkanlık seçimleri olacaktır. Olası Marine le Pen zaferi, partisini babasının keskin antisemitizminden uzaklaştırmasına rağmen, Aliya artışı için neden olabilir.
ADL’e göre Fransa’da Yahudi karşıtlığı nüfusun % 17’sine sıçramış (2019). % 5 civarında Müslüman toplumunu hariç bırakırsak gene de % 12 gibi oranı buluruz. Batı Avrupa ortalamasının altında fakat Fransa gibi tarihden ders alması gereken bir ülke için gene de yüksek.
Sonuçda İngiliz dindaşlarımız ülkeyi terk etmek için ortam bulmazken, Fransız Yahudilerinin artan Müslüman nüfusdan çekinceleri her yıl İsrail’in 2 -3000 yeni Fransız vatandaşını kazanmasını sağlıyor.
Comments