top of page

Barış Hayal Oldu



Dokuz, on yaşlarımdaydım herhalde.

Yazları Büyükadaya giderdik.

Adaya ilk çıkış bir ritüeldi sanki.

Eve varılır varılmaz  kapı, pencereler açılıp ev havalandırılır ve büyük heyecanla İstanbuldaki konutumuzdan getirilecek balyalar beklenirdi.

Hamallar göründüğünde dünyalar bizim olur ve iple çektiğimiz yaz hayallerimiz gerçekleşmeye başlardı.

Benim için ise en önemli ve büyük bir özlemle beklenen olay kış boyunca lastiklerinin havası inmiş olan bisikletimi, (yanılmıyorsam mavi automoto), alıp Çınardaki Lale sinemasının biraz ilersindeki  bisikletçiye gitmekti.

Bisiklet elden geçirilir , lastikler şişirilir ve eve dönmeden önce muhakkak Kumsalda bir iki  tur atılır, daha sonra da Lalahatun yokuşu çıkılıp eve dönülürdü.

Yazların bir diğer zirve zevki ise transfer mevsimi başladığında, (Temmuzdu yanlış hatırlamıyorsam) uyanır uyanmaz bisikletime atlayıp iskeleden hemen önceki gazete bayiine gidip Galatasarayın o gün hangi oyuncuyu transfer ettiğini öğrenmekti. (Büyük transferlerden biri de Kadriydi doğru  hatırladıysam)

Yıllar birbirini kovaladı ve biz de transfer olduk 79 yılında.

Doğduğum ülkeden  şimdi yaşadığım ülkeye.

Aliyamızı Şubat ayında yapmıştık. Yine aynı yılın Haziran ayında eşim ve oğlumla İstanbula ilk dönüşümüzü yapmıştık. Annem babamla Bostancıdan Büyükadaya çıkmak için Bostancı vapur iskelesinde beklerken büyük bir nostaljiyle ciğerlerime çektiğim o yosun kokusu hala belleğimdedir.

Yine yıllar birbirini kovaladı ve bu sefer de halen Aşiyan mezarlığında nurlar içinde yatan iki sevgili arkadaşımız, (rahmetli Koray ve Zeyyat) bize Bodrumu tanıttı.

Çok sevdik Bodrumu.

Bu sefer de yazlarımızın bir kısmını Bodrumda geçirmek  yeni ritüelimiz oldu.

Milas hava alanına inip karşımızda bizi bekleyen oto kiralayıcımızı görmek Büyükadadaki bisikletimize kavuşmakla eşdeğer oldu sanki.

İş durumumun elverdiği ölçülerde yaz tatilimizi Turgut Reiste geçirmeye başladık.

O zamanlardaki zevk zirvelerimizden biri de Meteor plajına  gidip artık içli dışlı olduğumuz plaj görevlisinin bize oturabileceğimiz şezlongları göstermesiyle başlar, nefis denizinden ve yemeklerinden hazzımızı alıp yorgun argın ama memnun evimize dönmemizle son bulurdu.

Yazımı buraya kadar okuduysanız eğer, meraklı okuyucum, şöyle bir soru sormanız çok doğal olur:

İyi güzel de Bondi, nostaljik bir yazı yazmışsın, BARIŞ  -veya politika- bunun neresinde?

Barış, değerli okuyucum, hem bize geçmişte otomuzu kiralayan hem de ayrıca şezlonglarımızı hazırlayan sevdiğimiz iki gencin adıydı.

Her ikisi de geçmişe ait iki güzel anı olarak kalacak,........Büyükada ve Bodrum/Turgut Reis ritüelleriyle birlikte ve sadece anı olarak !

Hem ‘’Barış’’ sadece savaşsızlık hali değil ki. Bunun çok ötesinde bir şey.

Üzgünüm  ‘’Barış’’sız  kaldığıma,

Kırgınım beni ‘’Barış’’sız  bırakan(lar)a...................................








Etiketler:

5 comentários


Murat Ruben
Murat Ruben
16 de jul.

Yazının Büyükada ile ilgili kısmında bisikletle gazete satıcısına gidip gazetenin spor sayfasında G.saray'ın transferlerini öğrenmek dahil aynı şeyleri yaşamışız. Ayıptır yazması Bodrum Turgut Reis'te de iki haftalık devre mülk hakkımız var.

Curtir

Fani Ender
Fani Ender
07 de jul.

Harika bir yazı Bondiciğim.

Çok da anlamlı... Analoji harika...

Curtir
Bondi Chakim
Bondi Chakim
15 de jul.
Respondendo a

Cok tesekkurler

Curtir

Güzel bir yazı. Teşekkür ederiz.

Curtir
Bondi Chakim
Bondi Chakim
15 de jul.
Respondendo a

Cok tesekkurler

Curtir
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page