top of page

Ayrılsak da Beraberiz





Behukotay peraşası Tora’daki, Tanrı’nın, Yahudiler Tora’ya uygun yaşadıkları takdirde hangi nimetlere sahip olacaklarını, buna karşılık Tora’ya sırt çevirmeleri halinde ne gibi lanetlerle yüz yüze kalacaklarını ayrıntılı bir şekilde listelediği iki peraşanın ilkidir (diğeri Ki Tavo peraşasıdır).



Tanrı, Tora’nın ihlal edilmesi halinde halkın yüz yüze kalacağı lanetleri tüyler ürperten bir açıklıkla listelemektedir. Önceki bir yazımda belirttiğim gibi, bazen insanlar Holokost gibi bir felaketin nasıl yaşanabildiğini sorgulayıp, “Tanrı neredeydi?” diye biraz da istihza ve küçümsemeyle sorarlar ya? İşte o insanların Behukotay ve Ki Tavo peraşalarını okumadıkları belli. Çünkü Tora, Tanrı’yla Yisrael arasındaki antlaşmayı bozmaları halinde Yahudileri ne gibi ağır sonuçların beklediğini zaten açıkça – hatta bazen fazlasıyla açıkça – yazmıştır. Dolayısıyla eğer bir kişi, tarih boyunca Yahudilerin karşılaştıkları korkunç trajedileri duyduktan sonra Tanrı inancı konusunda bazı şüphelere kapılıyorsa, tek yapması gereken bu bölümü okumak olacaktır. Bunu yaptığında, söz konusu lanetler listesinde yapılan uyarıların ne yazık ki Yahudi tarihinde bir bir gerçekleştiğini görecektir.



Ancak “toheha” adı verilen bu lanetler kısmından önce, nispeten kısa bir “nimetler” bölümü vardır. Burada, Yahudiler Tora’ya bağlı kaldıkları zaman ne gibi nimet ve bereketlere gark olacakları belirtilir. Bu listede bolluktan, ülkede barışa, düşmanlar karşısında başarıdan bereketli ve sağlıklı nüfusa kadar birçok harika vaat yer alır. Fakat bu nimetler içinde bir pasuk ilgi çekici ve sanki konunun bağlamına uygun değilmiş gibi görünen bir ifade içermektedir:


Barınağımı içinize yerleştireceğim ve Ruhum sizden iğrenmeyecek” (Vayikra 26:11).


Bu ifade biraz garip değil midir? Tanrı bizi ne kadar seveceğini söylemekte, büyük nimetler vaat etmektedir. Öyleyse “Ruhum sizden iğrenmeyecek” sözlerinin bu temaya uygun olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir örnek verelim.



Genç bir adam, bir süredir görüştüğü kız arkadaşına evlenme teklif ediyor. “Seni her zaman seveceğim, seni el üstünde tutacağım, iki dediğini bir etmeyeceğim…” diye başlıyor sonra da sözlerini tamamlıyor: “… ve senden iğrenmeyeceğim.” Acaba bu sözler kızın kulaklarını tırmalamaz mıydı?



Ama işte Tanrı tam da bunu söylemektedir. Acaba buradaki mesaj ne olabilir?


Rabi Yisahar Frand, Şemen Atov adlı bir eserden bu konuda bir açıklama aktarır. İki insanın birbirini sevmesi gerçekten harika bir şeydir. Ama ne yazık ki, birbirini sevmiş iki kişi, Tanrı korusun, bir noktadan sonra ilişkilerini yürütemeyecek duruma geldikleri ve ayrıldıkları zaman aralarındaki ilişkinin çirkinleştiği, hatta şiddetli bir nefrete dönüştüğü örnekler az değildir.



Çoğunlukla, boşanan bir çift, birbirinden nefret eden iki insana verilebilecek en iyi örneği teşkil edebilmektedir. Hayatın önceki bir aşamasında birbirini sevmiş, birçok şeyi paylaşmış, ama sonunda ne yazık ki boşanmış bir çift, birbiriyle amansız bir savaşın içine girebilir. Hatta birbirine bel altından vurmaya ve birbirlerini kelimenin tam anlamıyla mahvetmeye çalışacak duruma gelebilirler. Hiçbir şey, önceden birbirini sevip de şimdi birbirinden nefret eden bir çift kadar berbat olamaz. Talmud (Sanedrin 7a) böyle bir durumu güçlü terimlerle tasvir eder: “Sevgimiz güçlü olduğu zaman, birlikte bir kılıcın keskin ağzı üzerinde bile uyuyabilirdik. Ama şimdi, sevgimiz o kadar güçlü değilken, dünyadaki hiçbir yatak her ikimizi de içerecek kadar büyük değil.



İşte Tanrı, antlaşmaya bağlı kaldığımız takdirde bizi seveceğini, başarılı kılacağını, nimetlere boğacağını ve ihtiyaçlarımızı karşılayacağını söylediği sırada, bizden iğrenmeyeceğini de vurgulamaktadır. Çünkü Tanrı, O’na pek de sadık kalmayacağımızı, dolayısıyla bizi cezalandırmak, sürgüne çıkarmak ve düşmanlarımızın insafına terk etmek durumunda kalacağını bilmektedir. Bir anlamda sadakatsizlik eden eşini terk eden biri gibi Tanrı da bizden ayrılacaktır. “Ama,” demektedir Tanrı, “ne olursa olsun, bu, nefret dolu, acı bir boşanma şeklinde olmayacak.”



Böyle bir durumda bile sizden nefret etmeyeceğim. Sizden iğrenmeyeceğim. Sizi evinizden – evimizden – göndermek durumunda kalsam bile, size olan sevgimde hiç azalma olmayacak. Evet; size eskisi gibi kol kanat germeyeceğim. Dolayısıyla düşmanlarınız size acımasızca kötülük edecekleri zaman, dudağımı ısıracak ve müdahale etmeyeceğim. Çünkü siz Beni istemediniz; Bana bağlı kalmak istemediniz. Kendi başınızın çaresine bakabileceğinizi düşündünüz. O zaman Ben de size bu tavrın başınıza neler getirebileceğini göstereceğim; müdahale etmeyeceğim. Ama – sizden nefret de etmeyeceğim. Size olan sevgim ebedi olacak. Çektiğiniz tüm trajedilere rağmen tamamen yok olmanıza asla izin vermeyeceğim. Ve bekleyeceğim. Bana geri dönmeye, Bana sadık kalmaya karar vereceğiniz zaman, sizi itmeyeceğim; sizden iğrenmeyeceğim. Siz Benim için her zaman özel olacaksınız. Geri gelmeye karar verdiğiniz zaman kapım size daima açık olacak. Sizi her zaman beklediğimi bilin.”


İşte yukarıdaki ifade, bu sebeple özel bir nimet, özel bir berahadır.













Etiketler:

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page