AYN RAND: HAYATIN KAYNAĞI
ÖLÜ NESNELER ARASINDA BİR YAŞAM BELİRTİSİ… DOĞRU OLAN MI, YOKSA TOPLUMA UYGUN OLAN MI?
Stella Abulafya Namet
Ayn Rand ( 1905-1982) Hayatın Kaynağı olarak Türkçe’ye çevrilen Fountainhead kitabını seçtim sizler için.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Korona zamanıydı. Kitap tavsiyeleri yazan kardeşimin blogunda keşfettim. 1000 küsür sayfalık bir kitabı elime alıp okuyamayacağımı bildiğimden kendime bir kindle sipariş edip keyifle başladım okumaya.
1943 yılında kaleme alınmış olmasına rağmen son derece güncel olan bu harika kitabı ancak keşfettim. Hikaye 1920-30’ların New York’unda gökdelenlerin yapılma aşamasında geçen olayları anlatıyor diye özetlersem çok sıkıcı ve bir o kadarda keyifsiz bir kitap intibası yaratsada, bu roman uzun zamandır okuduğum en güçlü kalemin yaratımıydı. İnanılmaz tespitlerle dolu olan kitapta genel olarak insanlığın var oluşundan beri insanın, dönüştüğü menfaatçi insan ve de üreten insan yapısına değinilmiş. Karakterler özenle seçilmiş ve her biri kendi içinde en uç noktada hayat bulmuş. İyi, çok iyi iken, kötü de o nebze en kötü. Yaşamda bu kadar sert çizgiler olmasa da yazar bunu çok güzel derinleştirmiş. Idealist olmanın, doğrularından taviz vermeden birey olmanın önemini roman kahramanı Howard Roark'la birlikte okumuyor adeta yaşıyorsunuz.
Kitap dört ana bölümden, dört ayrı davranış ve varoluş biçiminin insan görüntüsünde vücut bulmasından oluşuyor. Ilk üç karakter ölü birer nesne gibi tanıtılmış.
Birinci bölümün ölü nesnesi, kendi yararına en kutsal değerlerini bile hayâsızca gözden çıkarabilen, ruhunu satmak hususunda bir an bile tereddüt etmeyen, dünyanın en aşağılık insanı da olsa önemli değil, yeter ki toplum nazarında bir itibar, bir ağırlık kazanmış olsun, toplumun şekillendirdiği insan modeli Peter Keating ile hayat bulmuştur.
İkinci insan tipi ise, bu kişiliksiz yığınların zaaflarını kolaçan ederek onları fetheden, kanlarından ve kırılgan hayallerinden beslenen, arzularından istifade eden, vasatlığı pompalayan, böyle büyüyen, kendi fikirlerini onların fikirleri yapan, toplumu şekillendiren, krallığını asalak olmasına borçlu olan Toohey’dir.
Üçüncü yaşamın ölü nesnesi, ikiyüzlü bir imparator! Her şeyin farkında olan, tüm kokuşmuşluğu gören; ruhlarını satıp geçinenlerle bu ruhları alıp şekillendirenler arasında aracı olan, komisyoncu bir imparator! İyilik, fedakârlık, hayırseverlik adına yapılan sömürüyü kendi çıkarına kullanan, kimin canı ne duymak istiyorsa onu duyuran, ne görmek istiyorsa onu gösteren tutsak bir gazetenin tek sahibi Gail.
Dördüncü insan ise Roark. Tüm ölü nesnelerin arasında yaşayan, hatta onlara karşı durmaya çalışan tek kişilik bir ordu!
Her şeyden ve herkesten bağımsız, ne oyuncak olan ne de oyuncaklarla oynayan. Ne yönetmek isteyen ne de yönetilmek. O ateşi keşfeden ancak keşfettiği ateşte yakılan. O tekerleği icat eden ve o tekerleğin altında boynu kırılan. Benliği elinden alınmışların kurşunları önünde, kendi benliğini oluşturan çelik yelek. Onun varlığına kurşun işlemez. O, içimizdeki yaratıcı güç. Eğilip bükülemez. Vardır ve tek yaşayandır.
Kitap genel olarak insanlık var olduğundan beri aramızda olan 2 tip insanı betimliyor aslında. Üreten insan ve kullanan insan. Üreten insanı egoist olarak tanımlamasının tek sebebi onun var olana baş kaldırmış olmasıdır. Düzeni kabullenmemiş, isyan etmiştir. İnsan yaşıyorsa beynini kullanmalı, üretmelidir konusu ön plana çıkıyor kitap boyunca. Hayatta kalmak için üretmek.
Bir ürün üretip, tarih sahnesinde kısacık yer alan üreten insan tipi ve bu ürünü ihtiyacı olanlara dağıtıp daha çok kullanan insan yaratarak üne kavuşanlar dünyamızın gitmekte olduğu gelecek. Üretenler azalmakta, kullananlar artmaktadır. Bu birçok yönetim biçiminin de işine gelmektedir. Mantık yürütmeyen, düşünmeyen sadece tüketmeye odaklanmış bir toplumu yönetmekten daha kolay ne olabilir?
“Acaba doğru bildiğimi mi yapsam, yoksa benden bekleneni mi?” diye soranlardansanız, kalıplaşmış fikirlerle yetiştirilen baskıcı toplumun şekillendirdiği bireyler olmamak için, mutlaka okunmalı, okutulmalı bu kitap. Doğrunun eninde sonunda kazandığını görerek kitabı mutlu bitiriyorsunuz. Listenizin sonuna değil ilk başına almanızı tavsiye ediyorum.
· Ayn Rand : Hayatın Kaynağı; çev. Belkıs Dışbudak Çorakçı; 750 sayfa; Plato Film Yayınları, 2008
Comentarios