Bundan yirmi yıl kadar önce, o zamanın İstanbul Almanya Başkonsolosu Reiner Möckelmann’ın çağrısıyla Ayazpaşa’daki konsolosluk binasında küçük bir konser veren Bora Gürel’in “Di Goyische Kapelye” klezmer topluluğu, orada bulunan seçkin davetliler tarafınca büyük alkış toplamıştı. Beni ve eşimi en çok etkileyen ise, Nazi döneminde cephesinde büyük bir gamalı haç bayrağı dalgalanmış olan bu binanın duvarlarından şimdi Yiddiş ezgilerin yankılanması ve Başkonsolosla birlikte kimilerimizin oradaki hora danslarıydı!
Geçtiğimiz Çarşamba akşamı Avusturya Parlamento binasında düzenlenen Simon Wiesenthal Ödül Töreni, bana 2004’deki bu anlamlı geceyi anımsattı. Nedeni ise, Parlamento Başkanı Wolfgang Sobotka’nın ev sahipliğinde yer alan etkinliğin başında, ortasında ve sonunda genç Avusturyalı vokalist Ethel Merhaut‘un Yiddiş halk şarkılarını seslendirmesiydi…
Parlamento’nun sponsorluğu ile bu yıl ilk kez izlediğimiz bu yarışmanın seçici kurulunu akademisyenler, Avrupa Birliği ve Viyana Yahudi Cemaati’nin yöneticileri oluşturuyordu. Verilen ödüller, üç daldaydı: “Şoa Hakkında Bilgilendirme”; “Antisemitizme Karşı Mücadele” ve “Şoa Yıllarını Gençlere Aktarma”. İlk ikisini, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar aldı, “ana ödülü” ise Avusturyalı gazeteci Karl Pfeifer ile İsrail, İngiltere ve İtalya’dan gelen birer Şoa kurtulanı paylaştı.
Parlamento Başkanı W.SobotkaJ K.Pfeifer ve Jüri Başkanı AT Koordinatörü K.v.Schnurbein
Karl Pfeifer‘den bu köşemizde daha önce de söz etmiştik. 21 Ağustos 2018’de yayımlanan bir yazımda
(https://www.turkisrael.org.il/single-post/2018/08/21/happy-birthday-karl-pfeifer-1 ), doksanıncı yaş gününü kutlamış ve onu İstanbul’da iki kez konuk edebildiğimizi yazmıştım. Bunların ilki, 1999 veya 2000 yılında bir derneğimizde vermiş olduğu “Avrupa Antisemitizmi” konulu konferans; ikincisi ise 2015 yılında Aşkenaz Sinagogu’nda yapılan Yom haShoah anma toplantısındaki konuşmasıydı. Bu töreni İstanbul Avusturya Kültür Ofisi ile birlikte gerçekleştirmiş, Viyana Büyük Sinagogu Başhazanı Shlomo Barzilai’yı da aynı akşam için davet et(tir)miştik. Karl Pfeifer’in “Holocaust Survivor” kimliği ile Avrupa’nın o hüzünlü yıllarında geçen çocukluğuna da değinen sarsıcı konuşması, (meraklıları için) Şalom Gazetesi’ndeki şu haber metninde de yer alıyor:
Bu yazıyı kaleme almamın ana amacı ise Karl Pfeifer değil aslında – onu daha önce iki önemli ödüle layık gören çağdaş Avusturya Devleti (Haziran 2018: “Ülkeye Yapılmış Hizmetler İçin Altın Şeref Ödülü”) ile Viyana Belediyesini (Mart 2022: “Viyana Kenti Altın Şeref Madalyası”) öne çıkarmaktır…
1943 yılının karanlık Avrupa’sından elli çocuğun oluşturduğu bir kafile ile (tren yoluyla İstanbul üzerinden!) o zamanın Filistin İngiliz Mandasına göç etmiş olan Pfeifer, kibutz yaşamının ardından, önce Palmah kuvvetlerine ve daha sonra IDF askeri olarak 1948 savaşına katıldı. İşsizlik ve ekonomik nedenlerle 1951’de Avusturya’ya döndüğünde, “Gerçek ‘yurda’ dönenler, ordu veya SS mensuplarıdır. Siz sadece ‘geri’ dönenlerdensiniz...” yorumuyla karşılanmıştı! Ne var ki, yılmayan genç önce turizm sektöründe çalıştı ve ardından gazeteci olarak ülkesindeki antisemitizme karşı kalemiyle savaşmaya koyuldu. 1979’da başlamak üzere Avusturya’nın yanı sıra Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bu konuda ateşli makaleler yazdı, ülkesinin üçüncü büyük partisi, sağ eğilimli FPÖ’nün genç başkanı Jörg Haider ile 1993’te büyük yankılar uyandıran kışkırtıcı/tartışmalı bir söyleşi yayımladı – dahası, Yahudi karşıtlığı ile ilgili başka bir konuda Avusturya devletine bile Yargıtayda dava açtı, ardından ise yıllardır ülkenin tüm okullarını dolaşarak öğrencileri Şoa hakkında bilgilendirmeyi sürdürüyor.
...ve önünde sonunda başarılı oldu: Onun gibi inanmış ve korkusuz birkaç aydın ile birlikte, kendini “Biz de Nazi Almanya’sı yayılmacılığının bir kurbanıydık!” gibi asılsız gerekçelerle temize çıkarmaya çalışan Avusturya hükümetlerinin bileğini bükmeye başlayarak, 1991 yılında parlamentoyu Yahudi soykırımındaki sorumluluğunu kabul ettirmeyi başardı! İşte bu dönemlerde Avusturya’nın gizli veya yarı gizli antisemit tutumu 180 derecelik bir dönüşe geçmiş, İsrail ile de ilişkiler düzelmeye başlamıştı…
Bugün, örneğin Viyana Büyükşehir Belediyesi’nin sponsorluğunda İbranice dersler veya klezmer müziği workshop’ları düzenleniyor – ve işte, tanık olduğumuz gibi, Avusturya Parlamentosu antisemitizme karşı bayrak açan kuruluş ve kişilere ödüller veriyor, binasında da Yahudi sanatçıların, atalarının müziğini seslendirmesini özendiriyor!..
Comments