Bu haftaki yazımda farklı bir konu arayışına giresim gelmedi açıkça, bu hafta da yeniden rehineler konusunda yazmaya karar verdim. Çünkü herkes gibi benim de bu konudan kopmam veya uzaklaşmam mümkün olmuyor.
Geçen cumartesi Hamas’ın elindeki rehinelerimizden Ohad Ben Ami, Eli Sharabi ve Or Levi’nin ne halde döndüklerini gördüğümüzde dünya adeta başımıza yıkıldı. Görüntüleri Nazi rejiminin Holokost dönemine çağrışım yaptı. Haber kaynaklarında bu üçlünün fotoğrafları ile kamp kurtulanlarının fotoğrafları yan yana yayınlandı. Bu benzetme aslında oldukça gerçekçiydi. Zira fiziki durumlarının İkinci Dünya Savaşı sonrasında kamplarda hayatta kalabilmiş Yahudilerinin vahim durumlarından hiçbir farkı yoktu…
Peki, ya halen orada kalanlar… Zaman geçtikçe, bize iade edilecek rehinelerimiz bundan daha da kötü durumda mı dönecekler? Veya zaman geçtikçe, Hamas’ın karanlık yer altı tünellerinde hayatta kalma güçlerini tamamen yitirecekler mi?
Bugüne dek dönenler Hamas cehenneminde maruz kaldıkları yokluklara, aşağılanmalara bir çizgi çekip, normal bir yaşama dönebilecekler mi? Yoksa bu travma hayatlarının bundan sonraki döneminde kâbusları olmaya devam mı edecek?
Bu yazıyı kaleme aldığım cuma günü Hamas, varılan anlaşma doğrultusunda yarın serbest bırakılacak üç rehinenin adını duyurdu…Sagi Dekel Hen, Alexander Sacha Troufanov ve Yair Horn… Düşünsenize 16 ay önce, 468 gün süresince hayatlarından koparılmış, bu süreçte karanlık tünellerde, açlık çekmiş, hijyenik koşullardan uzak, aşağılanmış, güneş yüzü görmemiş, daha nelere maruz kaldıklarını bilmediğimiz üç kişi daha yarın evine, ailesine, ülkesine dönecek…
Sagi Dekel Hen’in 91 yaşındaki büyükbabası bir Holokost kurtulanı… 36 yaşındaki Sagi, Nir Oz Kibbutzu’ndaki evinden kaçırıldı 7 Ekim günü. Kaçırılmasından kısa süre sonra eşi Avital üçüncü çocuklarını dünyaya getirdi. Hamas teröristlerinin kibutza girdiği o gün Sagi eşi ile çocuklarını güvenli odaya kapattıktan sonra teröristlerle savaşmak üzere evinden çıkmıştı. Yakalanıp Gazze’ye kaçırıldığı günden beri Sagi ailesinin hayatta olup olmadığını bilmiyor.
Ukrayna doğumlu İsraelli Alexander Sacha Troufanov, Nir Oz’dan kaçırıldığında 27 yaşındaydı. Gazze tünellerinde iki doğum günü geçirdi. Babası kaçırıldıktan sonra öldürüldü. Kız arkadaşı Sapir Cohen geçen Kasım ayında İsrael’e iade edildi. Sacha ailesine döndüğünde babasının öldürüldüğünü öğrenecek.
Yair Horn ve kardeşi Eitan Horn da Nir Oz Kibbutzu’ndan birlikte kaçırılıp rehin alındılar. Arjantinli bir ailenin çocuklarıydılar. Ülkenin merkezinde yaşayan Eitan, Simhat Tora bayramında kardeşi Yair’i ziyaret etmek üzere Nir Oz’a gelmişti. Ne yazık ki şimdilik kardeşlerden sadece Yair ailesine dönebilecek. Anne Ruti, Yair’e kavuşmanın sevincini yaşarken diğer oğlu Eytan’ın orada kalmış olmasının acısını kalbinden atamayacak.
Görüldüğü gibi her biri, kendine göre bir yaşamı olan, ancak günün birinde teröristler tarafından hayattan koparılmış kişiler… Yarın son zamanlarda her cumartesi günü yaptığımız gibi TV karşısına dikilip, onları sabırsızlıkla bekleyen aileleri ile özdeşleşerek, heyecan, merak ve karmaşık duygularla, ekranda göründüklerinde gözyaşı dökerek rehinelerin gelişlerini izleyeceğiz.
İnsani dramlar yaşandı, yaşanmaya devam ediyor... Rehine aileleri, yakınları, onları 498 gündür yalnız bırakmaksızın meydanlarda, ülke içinde ve dışında, omuz omuza mücadele eden halk kitleleri tek bir aile, tek bir vücut oldu artık... Bugüne kadar dönme şansına sahip olmuş rehineler, bir toparlanma sürecinin ardından, ailelerine kavuşmanın mutluluğunun rehavetine kapılmaksızın, geride kalanların kurtarılması için verilen mücadeleye bizzat katılıyor, henüz sevdiklerine kavuşamamış ailelerle dayanışma içine giriyorlar.
Her hafta azar azar rehinelerin evlerine dönmelerine, aileleri ile hasret ve buruklukla kucaklaşmalarına sevinirken, “ya diğerleri?” diye düşünmeden edemiyoruz. Gazze’de kalan 73 kişi… Kimi hayatta, kimi değil… Pek çoğu karanlık tünellerde gün ışığı görmeyi bekliyor…
Ülke dışında yaşayan dostlar konuştuğumuzda veya attıkları mesajlarda sürekli soruyorlar… “Cinci çocuklar nerede?”, “Bibas ailesi ne olacak?”, Yarden Bibas, eşi Shiri’ye, çocukları Ariel ve Kfir’e ne zaman kavuşacak?” diye… Bu soruların yanıtı kimsede yok ne yazık ki… Umutlar azalıyor…
Nelly BAROKAS
İYT dip not :
İfade edilen görüşler İYT web portalının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Yazarların düşünceleri sadece kendilerini bağlar.
Commentaires