top of page

Anlatılmayı bekleyen hikayeler…






Ülke olarak yaşadığımız o lanet günden, büyük trajediden bu yana neredeyse bir yıl geçti. 7 Ekim’den beri ülke kâbus yaşamaya devam ediyor. Canlı rehine sayısı giderek azalıyor, umutlar tükeniyor, neredeyse her gün bir terör girişimi oluyor veya önleniyor, on binler her gece meydanları dolduruyor. Ateş düştüğü yeri ve tüm İsrael halkını yakıyor.

 

Bu yaşananlar ileride ülkenin zorlu bir döneminin kanıtları olarak tarih sayfalarına geçecek elbette. Hatta gelecekte bu konuda kitaplar yazılacak, belki de filmlere konu olacak… İki genç yazar şimdiden ilk adımı attılar. Yazdıkları kitaplar yakın zamanda raflarda yerini aldı…



 


“10/7: 100 Human Stories” kitabının yazarı Lee Yaron 7 Ekim'de New York'taydı, Columbia Üniversitesi'nde eğitimini sürdürüyor, Haaretz'e uzun süredir yazılar yazıyordu. Bir gün İsrail'in güneyine Hamas'ın akıl almaz bir saldırısıyla ilgili haberler geldi. Yurt dışında yaşayan birçok İsraelli gibi o da çaresiz ve hüsrana uğramış hissediyordu.

 

Olaydan birkaç gün sonra İsrael'e giden bir uçağa bindi ve orada sonraki dört ayı hayatta kalanlarla, ilk müdahalede bulunanlarla ve saldırıların görgü tanıklarıyla röportaj yaparak geçirdi. Sonuç, İsrael tarihinin belki de en travmatik gününü, öldürülen 1.200 kişiden bazılarının ve rehin alınan yüzlerce kişinin yakınlarının tanıklıklarını belgeleyen "10/7: 100 Human Stories” kitabı oldu...

 

Araştırmalarında genellikle bir hikâye diğerine yol açıyordu; teröristlerin elinde ölen ya da güvenli odalarda toplanmış ya da sadece saldırganların gözden kaçırdığı yerlere sığınarak hayatta kalan bir aile, arkadaşlar ve komşular zinciri…

 

Lee Yaron'un eşi, Pulitzer ödüllü romancı Joshua Cohen“10/7: 100 Human Stories”nin sonsözünde kitabı; Naziler tarafından yok edilen Yahudi topluluklarının tarihini belgelemek için Holokost'tan sağ kurtulanlar tarafından yazılan anı kitaplarına benzetiyor. Cohen şöyle yazıyor: "Ölüleri, en azından bazılarını, sayısal anonimlikten ve siyasi sömürüden kurtarmayı amaçlayan bir çaba."

 

Lee Yaron kitabını, çocukluk arkadaşı, aralık ayında kuzey Gazze'de iki rehinenin cesedinin alınmasıyla sonuçlanan bir operasyon sırasında teröristler tarafından öldürülen Genelkurmay eski Başkanı Gadi Eisenkot'un oğlu Gal Eisenkot'a ithaf etti.

 

Diğer yazarımız 7 Ekim katliamından canlı kurtulmayı başaran, Haaretz yazarı Amir Tibon… Yazdığı “The Gates of Gaza” adlı kitap aslında kendi hikayesi, daha doğrusu bir aile hikayesi… Kitap, Kibbutz Nahal Oz'dan bir muhabir ve ailesinin emekli bir tümgeneral olan baba Noam tarafından kurtarılmalarını anlatırken, 7 Ekim gününün hayat kurtaran kahramanlıklarından bazılarına ışık tutmasıyla dikkat çekiyor.

 

Yaklaşık on yıl önce, kitabın yazarı Amir Tibon, karısıyla birlikte Gazze sınırındaki Kibbutz Nahal Oz'a taşındı. Genç çift kibbutza trajedi getiren uzun bir savaşın ardından Nahal Oz’a gelmiş ve kendi ailelerini kurarken iyileşme sürecine katılmışlardı.

 

Dokuz yıl sonra, yani 2023’ün 7 Ekim günü Nahal Oz çok daha derin bir felaketle karşılaştığında, Tibon ailesi bu olayın merkezindeydi. Amir Tibon “The Gates of Gaza” kitabında 7 Ekim'de Hamas teröristlerinin komşularını öldürüp kaçırdığı sırada, güvenli odada saklandıkları saatlerin sıkıntısını ve babası emekli tümgeneral Noam Tibon’un ailesini ve diğerlerini kurtarmak için kibbutza nasıl gittiğini anlattı.

 

Televizyonlarımızın başından ayrılmadığımız o günlerde, emekli generalin o koşullarda kibutza nasıl girdiğinin, torunlarını teröristlerin vahşetinden nasıl kahramanca kurtardığının anlatısını hepimiz dinlemiştik.

 

Haaretz muhabiri Amir Tibon, o tarihten beri ailesiyle birlikte İsrael'in kuzeyindeki Kibbutz Mishmar Haemek'te yaşıyor. Her sabah 5'te kalkarak Nahal Oz'un ve bölgenin tarihinin izini süren, 7 Ekim'deki yürek parçalayıcı olayları, ayrıca halkın güvenliğini korumak yönündeki ihmal ve başarısızlıkları anlatan “The Gates of Gaza” kitabını kaleme aldı.

 

Amir Tibon kitabını yazma amacını şu sözlerle açıklıyor: “Amerikalı Yahudilerin bu kitabı okumasını, bu hikâyeyi anlatmaya ve gerçeği savunmaya devam etmenin önemli olduğuna inanmalarını istiyorum. Çünkü birçok yalan, aldatmaca ve tarihi yeniden yazma girişimlerinin olduğunu biliyorum.  Olanı küçümsemek, olanı haklı çıkarmak… Ve bu kitabın bu konuda yardımcı olmasını, olup bitenler hakkında tüm gerçeği anlatmasını istiyorum.”

 

Daha çok yazılacak, çok çizilecek sevgili okurlar... Çünkü kaçırılan veya tünellerde öldürülen her rehinenin, evlerinde bayram sabahı katledilen her kişinin, Nova’ya dans etmek, neşelenmek için geldiği halde orada yaşamını yitiren her gencin, her rehine ailesinin, Hamas teröristlerine karşı savaş verirken düşen her askerin bir hayatı, hedefi, umutları vardı… Kısaca yitirilmiş, ancak anlatılmayı bekleyen yüzlerce hayatın öyküleri…


Nelly BAROKAS















Etiketler:

Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page