top of page

94 Yıllık bir yaşam: Janet Arguete



Bir dönem Türkiyeli Yahudilerin yaşamına ışık tutan bu yazı İstanbul Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi ve Centropa Araştırma Merkezi’nin ortak projesi kapsamında 2006 yılında Feride Petilon tarafından hazırlanmıştır.



Büyükada sokaklarında beyaz saçlı, gözleri pırıl pırıl gülen genç yürekli birini görürseniz yanına yaklaşmayı ihmal etmeyin. O Camila Arguete’dir. Nüfus kağıdındaki adı Camila olsa da aslında Jana veya Janet diye anılan bu tatlı hanımın mutlaka sizlere vereceği bir mesaj, anlatacağı bir fıkra veya söyleyeceği bir tekerleme vardır. Onunla birkaç yaz sabahını keyifle paylaştım İşte anlattıkları...


Feride Petilon


Babamın babası Menahem Sages ve babamın annesi Camila Sages’i hiç tanımadım. Onlar hakkındaki tek bilgim soluk resimlerdeki görüntüleridir. Fesli büyükbabam ile yemenili büyükannemin Osmanlı İmparatorluğu devrinde yaşamış olmaları gerekiyor. Atatürk Devrimleri’nin yapıldığı devirlerde Menahem Sages ve Camila Sages dini kurallara son derece bağlı, Türkçe konuşan ama Türkçeyi anadili gibi görmeyen, bir aile idi. Bursa’da yaşarlardı



Menahem Sages ile Camila Sages Bursa’da yaşayan Yahudi cemaatinin birer fertleri idi. Hatırladığım aile fertleri arasında Tia Sultaniça ile Tia Mazaltuça’yı sayabilirim. Ağabeyim yaptığı yaramazlıklar için dayak yerken ben kıs kıs güler Tia Sultaniça veya Tia Mazaltuça da “İ tu mereses haftona” [Sen de dayak hak ediyorsun] diyerek babamı boş yere kışkırtırlardı. Nafile laflar nafile terbiye şekilleri hiç işe yaramazdı. Babam gene bildiğini okur beni ağabeyimden kayırırdı.


Tia Mazaltuça ile Tia Sultaniça’nın maddi durumları pek iyi olmadığından perşembe geceleri Şabat için yapılan yemeklerden paylarını alırlardı. Eşleri hakında pek fazla bilgim olmasa da Tia Mazaltuça’nın Mişel ve Ester, Tia Sultaniça’nın da Leon ve Viktorya adında ikişer çocukları olduğunu biliyorum. Bu çocukları daha sonraki yıllarda pek fazla görmedim.


Annemin annesi Flor Abravanel ve babası Seneor Abravanel ise Selanik kökenli bir aile idi. Annemin babası Seneor Abravanel Selanik’de bir banka müdürü idi. O günlerde lise oldukça büyük bir cemaatti. Ancak 2. Dünya Savaşı sırasında çok büyük kayıplar vermiş mezunu olmanın ayrıcalığı ile böylesi saygın bir mesleğe sahipti. Erkek kardeşi Jozef Abravanel ise Portekiz Konsülü idi. Eşi Viktorya ve tek oğlu Jak ailenin diğer fertleri arasında idi. Anneannem Flor Abravanel Selanik’de öğretmendi.



Anneannemin Şişhane’de İtfaiye’nin karşısında oturduğunu hatırlıyorum. Bursa’dan İstanbul’a geldiğim zaman gözüme oldukça büyük gözüken şehir anneannemin demir parmaklıklı penceresinden daha da büyürdü. Bumburuşuk yüzü ve bana verdiği kek parçaları ile hafızamda yer etmiş olan Flor Abravanel beni evinin penceresinin kenarına bir yastık ile oturtur etrafı görmemi sağlardı. Camda oturmayı, sokaktan geçenleri seyretmeyi belki de o günlerden kalma bir alışkanlık ile hala severim.


Çocuk gözü ile Şişhane eğlenceli, gizemli ve oldukça hareketli gelirdi bana. İstanbul’un en büyük itfaiye teşkilatının karşısında kırmızı arabaların tiz sesler çıkararak hareket etmesi, İstanbul’un kalbinin attığı bu semtte Yahudilerin birlikte oturması beni etkilerdi.

Babamın ailesi ile annemin ailesini karşılaştırdığımızda farklı şeyler ile karşı karşıya geliyoruz. Selanik Yahudileri yani anne tarafım elbette daha modern görüşe sahip kişilerdi. Eğitim düzeylerinde de farklılıklar vardı. Çünkü Selanik ne de olsa bir Avrupa şehri, Bursa ise bir Anadolu kenti idi.

Menahem Sages ile Camila Sages’in Senor Abravanel ile Flora Abravanel’in nasıl karşılaştıklarını nasıl evlendiklerini pek bilmiyorum. Bu konular bizim yanımızda konuşulmazdı.

.



Babam Jak Sages 9 kardeşli çok kalabalık bir ailenin oğlu idi.

En büyük ağabey Albert Sages Kler Bensason ile evlenmişti. Menahem ve Moşe adında iki oğlu vardı. Büyük oğlu askerde iken Kler Bensason’un adet düzensizlikleri baş gösterdi. Gittikleri doktorlar çeşitli tedaviler önerirken Kler 3. çocuğuna hamile idi. Ve Mişel 9 ay sonra dünyaya geldi. Ancak üç ay sonra sünnet edilebilen kolları kalem parmakları iplik gibi doğan bu çocuk doğuşu ile aileye şans getirdi. Maddi durumları düzeldi. İsrail’e göç eden Albert Kler Sages’in çocukları da İsrail’de yaşamaya devam ettiler. Bugün halen beni sık sık arıyan Mişel aile bağlarının çok önem veren bir kişiliğe sahiptir.


Babamın ikinci kardeşi, Mişel Sages verem hastalığına tutulmuştu. Mişel Margörit adlı bir hanım ile evlendi ve hastalığını ona geçirdi. Margörit vefat edince Mişel Sages bu kez Judit adlı bir bayan ile hayatını birleştirdi. Judit amcam Mişel’e çok çok iyi baktı. Annem amcamın evine her gittiğimizde orada su dahi içmememizi tembih ederken Judit amcamın terini sildiği mendil ile kendi terini dahi silerdi. Ve Judit hastalığa yakalanmadı. Amcam Mişel’in ölümü ile Judit yalnız kaldı ve tekrar evlendi. Verem hastalığını bu kez yeni eşine geçirmesine kader demekten başka bir şey kalmıyor. Amcam Mişel Sages’in ne ilk eşi Margörit’ten ne de ikinci eşi Judit’ten çocuğu olmadı.


Babamın bir diğer kardeşi İsak Sages 17 yaşında iken o günün modasına uyarak Fransa’ya kaçtı.. Albertine Elkabes ile evlendi; Janine Arlette ve Suzi adlı üç kızı oldu. Babam ile olan irtibatlarını hiçbir zaman kesmediler.


Sıra şimdi de kızlarda. Ester evlendi ve Adana’ya gelin gitti. Leonora adında bir kızı oldu





Comments


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page