top of page

7 Ekim sonrası…




7 Ekim Cumartesi gününden beri İsrael’de hayat farklı bir seyir aldı. O tarihten sonraki günlerin akışı, büyük bir felaket sırasında yaşanmışlıkların yavaş yavaş su yüzüne çıkmasının ağırlığı altında ilerliyor bence…


O Şabat sabahı 06.30’da sirenlerin çalması, “ne oluyor?” diye TV’yi açtığımızda ellerinde ağır silahlı kişilerin beyaz tenderler ve motosikletlerle sınırdan geçişleri, evlerinde teröristlerce baskına uğrayan insanların gizlendikleri yerlerden çaresizce gönderdikleri yardım çağrılarının ulaşması ile başlayan karabasanın dramatik sonuçlarıyla yüz yüze geldiğimiz bir süreci yaşıyoruz İsrael’de…


Hamas teröristleri güney yerleşimlerinde 1400 sivili hunharca öldürdüler 7 Ekim Cumartesi günü bir günde… Çoluk çocuk, genç, yaşlı 203 sivili (yazıyı kaleme aldığımda 210 olduğu duyuruldu) rehin aldılar. Katıldıkları bir müzik şölenin ardından teröristlerce yaylım ateşine tutulan gençlerden 260’ı vurulup canından oldu… O günden beri bu dehşetten canlı kurtulanların anlattıklarını dinliyor, rehin alınanların yakınlarının çaresizliğini paylaşıyor, çoluk, çocuk, genç, yaşlı sivillere insanlık dışı yapılmış zulmü, ölü bedenlerini toplayan ZAKA gönüllülerinden öğreniyoruz.


Saldırının ilk saatlerinde, ağır silahlı yüzlerce teröriste karşı mücadele verirken canından olan bir avuç polis ve asker hakkında anlatılanlar… Her bir öldürülenin veya kaçırılan kişinin yüz yüze kaldığı vahşetin kanımızı donduran yaşanmışlıkları… Hepsini dinliyoruz gözlerimiz yaşlı… 7 Ekim Cumartesi gününden beri…


Güney illerinin boşaltılan halkı konuk evlerine, otellere yerleştirildi. Hizbullah roketlerine maruz kalan kuzey sınırına yakın kentlerin halkı da boşaltılıyor. Adını 1920’de Tel Hai Savaşında ölen Joseph Trumpeldor’un da aralarında bulunduğu sekiz kişiden alan ve direnişin simgesi sayılan Kiryat Şmona kenti halkının güvenliğini sağlamak amacıyla boşaltılacak olması da üzüyor haliyle…


Yahudi tarihine “Kara Cumartesi” olarak geçecek 7 Ekim Cumartesi gününün ertesi süper marketler başta olmak üzere temel ihtiyaçları karşılayacak tüm dükkânlar açtı. Konserve rafları ful dolu değil, meyve ve sebze reyonlarında eskisi kadar bolluk cümbüşü yok. Neden mi? Çünkü her sektörün çalışanı ülke savunması için görevde.


Dünya ülkeleri İsrael’e destek veriyor, ABD, Almanya, İngiltere gibi birçok ülkenin lideri desteklerinin bir ifadesi olarak birkaç saatlik ziyarete geldiler. Ne yazık ki, doğup büyüdüğümüz, çok sevdiğimiz Türkiye’mizin 1400 İsraelli sivilin evlerinde Hamas tarafından hunharca öldürülmüş, yakılmış olmasını tamamen yok sayıp, Tsahal’in sanki hiç sebep yokken Gazze’yi bombaladığını, sivillerin ölümüne sebep olduğunu, İslami Cihad’ın roketi tarafından vurulduğu kanıtlandığı halde, hastaneyi İsrael’in bombaladığını ısrarla yayıp halkı galeyana getiriyor olması anlaşılır bir tutum değil…


Oysa Avrupa kentleri caddelerinde Hamas’ın rehin aldığı 203 kişinin fotoğrafları yer alıyor. New York metro girişlerinde de bu fotoğraflara yer verilmiş, dayanışma adına… Avrupa kentlerinin belirleyici anıtları İsrael bayrağının mavi/beyaz renkli ışıklarıyla aydınlatılıyor. Rio de Janeiro’da binlerce kişinin katıldığı bir gösteride Hamas terörü lanetleniyor… Londra’nın bir parkında, çimenler üzerine her birinde rehin alınan bir çocuğun fotoğrafının bulunduğu 30 puset yerleştirilmesi, insani duyguların ifadesi olan bir dayanışma örneği değil mi? Roma büyük sinagogunun önündeki geniş alanda 203 kişilik Şabat sofrasının kurulmuş olması simgesel de olsa anlam yüklü bir dayanışma örneği değil mi?


Aynı Şabat sofrası Tel Aviv Müzesi dışındaki geniş alanda kuruldu savaşın 14’cü gününde... 203 kişilik upuzun bir sofra… Sofrada gerekli her şey vardı; Şabat ekmekleri… Kiduş kadehi… Biberonlar… Ve masanın etrafındaki iskemleler arasında çocuk rehineler için çocuk iskemleleri… Rehine yakınları ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları Şabat masasının etrafında toplandılar. En yakın zamanda onlara kavuşma umuduyla kadeh kaldırdılar gözlerinden yaşlar süzülürken. Hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı, kalpleri sızlatacak kadar duygulandıran bir görüntü...


7 Ekim Cumartesi günü yeniden bir soykırıma uğramış olmanın acı gerçeğini kalbine ve hafızasına gömdü İsrael halkı… Ve harekete geçti… her birimiz açılan kampanyalar doğrultusunda veya bireysel olarak yardım faaliyetlerine seferber olmuş durumdayız artık...


Büyük çapta maddi /manevi yardımların yanı sıra herkes elinden geldiğince el veriyor. Güney yerleşimlerinden merkezdeki otellere alınan binlerce kişiye psikolojik destek veriliyor, bebeklere kreş, çocuklara yuva açılıyor otellerde. Kadınlı erkekli gruplar ünlü lokantaların mutfaklarında, şeflerin rehberliğinde cephedeki askerlere gönderilmek üzere büyük miktarlarda yemeği hazırlıyorlar gün be gün…


Türkiyeliler Birliği geçtiğimiz günlerde, Aşdod kentinde barınanlara veya roket saldırılarından mağdur ailelere ulaştırılmak üzere, ihtiyaç maddelerinden oluşan 250 yardım kolisini hazırlayıp hedefe ulaştırdı.


Her birimizin güneyde mağdur olmuş bir tanıdığı veya yakını var… Her birimizin Gazze sınırı cephesinde veya kuzey cephesinde ülkeyi savunan bir oğlu, kardeşi, babası ya da torunu var.


7 Ekim Cumartesi gününe dek siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle sizler/bizler, sağcı/solcu, dindar/laik gibi kamplara ayrılan İsrael halkı yeniden tek vücut artık… Her zaman olduğu gibi… Olması gerektiği gibi… Önümüzde zor günler var… Birlik ruhu içinde alt edeceğiz bu zor günleri…


Am İsrael Hay…














Etiketler:

Hozzászólások


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page