top of page

7 Ekim 2023 / 14 Nisan 2024 Sıradan Yurttaşın Düşündükleri




İsrael 7 Ekim’de uğradığı gaddar Hamas katliamının ardından 14 Nisanda da tarihinde ilk  defa İran’ın ürkütücü hava saldırısına uğradı.

Bu iki olay ve etrafındaki gelişmeler en yetkilisinden en sıradanına kadar her İsraelliyi etkileyip düşünmeye sevk etmiştir eminim.

Ben de sıradan bir İsrael  yurttaşı olarak düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum bu hafta.

 

7 Ekim katliamında İsraelin ilgili tüm yetkilileri, -başbakanından ordu ve istihbarat üst kademelerindeki herkes dahil, (ve son yıllardakiler de dahil)- sınıfta kaldı. (Sınıfı pekiyi ile geçenler kahraman askerler ve polis mensupları ile gönüllü İsraelli bireyler oldu)

Neden?

 

Para karşılığı cihadcı Hamastan  sükûnet  satın alma konsepti baştan yanlıştı, iflas etti. (Konsept yanlış olabilir, herkes yanılabilir, ona bir diyeceğim yok ama ya konsept yanlışsa B planımız ne olur diye düşünen hiç mi kimse olmadı? Bu beni kahrediyor!)

‘’Elektronik savunma bizi korur, gerisini boşver’’ düşüncesi – ve en hafif bir B planı savunmasına gerek duyulmaması-‘’gaddar bir terörist Hamas rüzgarıyla’’ uçup gittti.

 

Ve en önemlisi ezeli zayıflığımız, AŞIRI ÖZGÜVEN, bize 7 Ekim’de çok  ağır bir bedel ödetti. Hasmımızı küçümsemek bize yasaklanmalı, hele hele bu hasım ana tüzüğünde açık açık Yahudi İsrael Devletini yok edeceğiz diyorsa)

 

Buna karşılık 14 Nisan’da İran’ın 330 cıvarında muhtelif karma silahlı hava saldırısında Israel Hava Kuvvetleri  yüzde 99 gibi  inanılmaz bir başarı yüzdesiyle yurttaşlarını korumasını bildi.

Yurttaşlarını koruyabilmesi muhakkak ki İsrael’in en büyük başarısı bu olayda.

Ama tek başarısı  bu değil.

 

Öncelikle terör destekçisi İran’a ama sonra da onun proksilerine/uydularına ve tüm dünyaya İsrael Hava Kuvvetleri’nin ve ordusunun caydırıcı gücünü ispatladı.

Başta ABD olmak üzere açıklanan, (İngiltere, Fransa  ve Ürdün) ve açıklanmayan bölge ülkeleriyle İran’a karşı bir birlik oluşturdu.

 Gazze’de Hamas’ın yurttaşlarını  canlı kalkan olarak kullanması ve dolayısıyla ciddi sayıda sivil ölümlerin olmasıyla İsrael’e karşı tutum alan ülke ve kamuoylarının yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmelerini sağladı. (Tabii ki bu kategoriye yeminli İsrael düşmanları, antisemitler ve  batılı aptal sol aydınlar dahil değil. Onları birazdan onların  da canına okuyacak cihadcılara havale ediyoruz).

 

Şimdi tüm gözler İsrael’e çevrili.

İranın bu saldırısına karşılık verecek mi?

Verecekse nasıl ve ne zaman?

İsrael -şimdilik- haklı mı olmayı yeğleyecek yoksa akıllı  olmayı mı?

Haklılığını ileri sürüp hemen bir misillemeye girmesi herhalde kimseyi şaşırtmaz.

Ancak caydırıcılığını başarıyla ispatladığına göre bu İran saldırısını bir ‘’kaldıraç’’ olarak kullanıp,

ABD’yi de saflarına çekip, (ve şu anki pozitiv atmosfer nedeniyle Batılı ülkeleri -ve hatta Çin’i de-  fazla karşısına almadan),  

Gazze’de -İsrael’in tüm tavizlerine rağmen rehine /terörist takasına yanaşmayan- Hamasın köklerini   kazıması ve rehinelerini vatan topraklarına kavuşturması, (arkasından da Gazze’ye Hamas ve İsrael dışında bir sivil yönetim bulmasını),

ABD ‘nin  İsrael’in kuzeydeki operasyonuna karşı çıkmasına son vererek Hizbullahı hizaya çekmesini, (mümkünse anlaşarak yoksa ordu gücüyle), ve yedi aydır evlerine dönemeyen kuzeydeki 70-80 bin vatandaşın nihayet evlerine dönmelerini sağlayacak güvenlik ortamını yaratmasını sağlaması,

Ve şimdilik haklılığı bir yana bırakıp akıllı olmayı seçmesi bence kötü bir karar/ seçenek olmaz.

 

Tüm bunları yaptıktan sonra da  İsrael halkının çoğunluğunun seçeceği ayrıştırıcı değil birleştirici yeni bir hükümetle yola çıkması, aylardır her hafta görmekten usandığımız gösterilerin son bulması sanırım milletin büyük çoğunluğunun tercihi.

Biz tekrar birlik olabilirsek ve aşırı güvenin zararlı olduğunu aklımızın bir köşesine milletçe kazırsak İran dahil her düşmana karşı gücümüz artar.

 

Bölgemizde Müslüman müttefiklerimizi arttırabilirsek, (İbrahim Antlaşmaları partnerleri güçlenirse, sırada Suudi Arabistan, Endonezya ve diğerleri var), tüm dünyaya karşı tek başımıza duramayacağımızı anlarsak, bakarsınız İran’da da ezilen halk Ayatullah yönetimine son vermeyi başarır ve daha aydınlık günlere doğru yelken açarız.

(Ne dersiniz, çok mu iyimser oldum bu sefer??)

 

Not: Bu arada geçtiğimiz günlerde İran devlet korsanlığı yaparak Hürmüz boğazında konteyner dolu bir şilebe el koydu. Birleşmiş Milletlerde bir  üye devletin, İran, diğer bir üye  devleti, İsrael, imha edeceğini açık açık söylemesi bir suç değil; onu çoktan öğrendik. Şimdi de bir devletin açık sularda korsanlık yapıp gemilere  el koyabileceğini öğreniyoruz.

Sayın B.M. genel sekreteri Guterres:

Anybody home?








コメント


Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page