Seçim öncesi yazı yazmak oldukça zor. Her konu ilgisiz kaçıyor. Televizyonlarda son kamuoyu araştırmaları yayınlandıktan ve farklı olasılıklar göz önünde tutularak her türlü öngörüde bulunulduktan sonra belki de bu yazımı okuduğunuzda seçim sonuçlarıyla ilgili herşey biliniyor olacak. Hayırlısı…
Benim için hayırlı olan aşırı sağın yükselişinin önlenmesi, elinde silah tutan, askerlik hizmeti bile yapmamış bir parti liderinin savunma bakanlığına aday olacağı bir seçim aritmetiği ile karşılaşmamak olacak.
Bu yazıyı yazmaya çalıştığım anda bile telefonum sürekli tıklıyor ve devamlı ara vererek gelen mesajlara bakmak zorunda kalıyorum. Hafta başı telefonumdan bir mesaj alıyorum; “günlük ortalama ekran süreniz 4 saat 35 dakika”.
İnanamıyorum… Her günümün, uyanık olduğum saatlerinin yüzde yirmi beşini telefonuma bakarak mı geçiriyorum? Sosyal medya bizi esir almış açıkça. Kaçırdığım sekiz haberlerini bile telefonumdan izliyorum.
Nerdeyse yaratıcılığımız sıfırlanıyor. Bir şey üretmiyoruz, fikir beyan etmiyoruz, farklı yerlerden gelen paylaşımları yeniden paylaşmakla yetiniyoruz. Ve çok sayıda gruba üye isek aynı ciddi veya gayrı ciddi paylaşım birkaç kez telefonumuza düştüğünden günümüzün önemli bir bölümünü de mesajları silmekle geçiriyoruz.
“Bu gruplardan çıksana!” dediğinizi duyar gibiyim. Ne mümkün… asosyal olup, bir de beni belli bir gruba davet eden dostum veya uzaktan dostumun kalbini mi kırayım? Ya sonra benim paylaşımlara “like” yapmaz, tepki vermezse 😊)
Bayramların, yaş günlerinin telefondan tebrik edilmesini anlayabiliyorum. Bir emoji yerine iki sözcük yazılması, hele bunun özelden yapılması daha değerli tabi…Peki belli bir amaçla, düşünce aktarımları için oluşturulan zincirlere, arkadaşlık gruplarına standart “Shabat Shalom” türünden ifadeler içeren görseller gönderilmesine ne demeli.
Türkiye’de yaşayanlar için her Shabat öncesi bu türden bir dilek paylaşımının yaygınlaştırılmasını Yahudiliği hatırlatan “asgari” bir nitelik taşıması yönünden kabul ediyor ve destekliyorum. Peki bir Yahudi ülkesi olan İsrael’de yaşayanlar ve her an yaşamın içinde Shabat’ı duyumsayanlar için bu gerekli mi acaba demekten de kendimi alamıyorum.
Bir de sosyal medyada kendini düşünce yapıcısı “thing thang” gibi görenler, diğerlerini belli bir siyasi düşünceye yönlendirmeye çalışan, uzun uzun yazanlar var. Sabrı olan okusun diyorum…
Kendi şahsıma yediklerime özen gösterir, diyet yapar gibi ekran süremi de sınırlandırmaya, her gün sadece önemli ve nitelikli yazıları telefonumdan izlemeye karar verdim.
Oy vemeye gidin, oy verirken de çocuk ve torunlarınızın geleceğini düşünerek, iki defa düşünerek oy kullanın! Çatışmayı tetikleyenlere, bölünmeyi derinleştirenlere mi, yoksa uzak da olsa barıştan umudunu kesmeyenlere mi oy vereceğinizi iyice düşünün.
(*) İsrael’de Eurovision gibi her yıl seçim yapılıyor.
Commentaires