Hedefler ile öngörüler arasında ne fark var? Birinciler nispeten kişisel irade ile gerçekleşebilir, ikinciler ise tamamen kontrolümüz dışında. Hedeflerimize hakim olmak içsel ise, öngörülere ulaşmak, hele ülkelerin kaderi bahis konusu olduğunda, dışsal faktörlerin doğru analizinde.
2022 başında bu sayfalarda yıl için hedeflerimi açıklamıştım. Kendimi denetleme zamanı geldi, ne kadarını gerçekleştirmişim?
Skorum % 60 – 65 civarında.
1) İtalyanca öğreneceğim demişim fakat “tek koşul eşimin onayı” idi. Verilmedi, bir ay boyunca Perugia’da kalmaya izin çıkmadı.
2) 12 Kitap Okumak – 10’u tutturdum! Çoğu tarihsel (İsrail ve dünya), biraz ekonomi, biraz da sanat alemi ve kişisel gelişim.
3) Torunlara Yüzme Öğretmek – Gerçekleşti, çoğunlukla. İki kız ve bir de erkek torun, aileleri ile birlikte köy evimizde yazın 3-4 hafta geçirdiler ve açık denizden korkmamayı özümsediler.
4) İsrail’i Ziyaret – Maalesef 2023 veya 2024’e kaldı.
5) Fit Olma – En gerçekleşen hedef! Hatta 2 Mayıs’da Londra’da 10 km koşarak ve Türkiye’de bir vakfa 75.000 TL ($ 5000) toplayarak yaşlanmayı geciktiren günlerden birini yaşadım. Darısı 2023’ün başına!
Kişisel hedefler dışında 2020’den bu yana daha geniş öngörülerde de bulunmuşum. Joe Biden’in başkanlığını, ABD’de Demokratların başarılı ara seçimler sürecini ve Trump’ın zayıflayacağını doğru tahmin etmeme rağmen Netanyahu’nun dönüşünü görememişim.
Son dönemde narsist (özsever) ve tek adam rejimine uyan siyasetçiler yükselişteydi: Boris Johnson, Trump, Erdoğan, kısmen Bibi, Xi Jinping, Putin kendi kişisel geleceklerini, yönettikleri ülkelerden daha yeğ tuttular. Böylesine ortamlarda kurumların zayıflaması ve öngörü belirsizliğin artması kaçınılmaz.
Çevrelerine pek danışmadan veya inandıkları fikirlere aykırı düşünceleri liderlik karizması ile bertaraf ederek ilerleyen ülkelerden geriye ne kalıyor? Brexit yaralısı İngiltere, kutuplaşmış Amerika, % 100 enflasyonlu Türkiye, başbakanın yaşam değerlerini paylaşmayan bakanlara sahip İsrail, Covid belasından bitap düşen ve yavaşlayan Çin, nihayet Slav kardeşlerine katliamları reva gören Rusya.
Sarkaç aşırıya gidip geri dönmeye başladı mı? İngiltere ve Amerika’da narsistlerden sonra aklı başında yönetimler ya geldi veya yakında gelmek üzere.
Türkiye’de tüm hediye dağıtımına rağmen halkın 20 yıllık iktidara ara vermek isteyeceklerini düşünüyorum (en azından Meclis’de).
İsrail’de yeni hükümetin kendi içinde açmaza düşmesi ve toplumsal protestoların yükselmesi için daha 18 – 24 ay gerek.
Çin’de tek parti yönetiminden beklenmedik şekilde halkın tepkilerine kulak vererek dolaşımı serbestleştirme sonucunda Covid’i bir-iki milyon ölümle geçiştirirlerse mutlu olacaklar.
2022’de kimsenin öngöremediği ve 2023’de de en büyük belirsizliği taşımaya aday Ukrayna Savaşı ve getirdiği finans ile enerji krizleri gündeme hakim olmaya devam edecek. İlk 6 ayın sonunda savaşan taraflardan kimin daha donanımlı ve yüksek moralli olduğu netleşir.
2022’in en önemli ve önümüzdeki yıllara damgasını vuracak küresel gelişmesi Ukrayna Savaşı’nın yol açtığı Batı dayanışmasıdır. Soğuk Savaşın bitiminden bu yana Amerika’nın liderliği bu kadar net olmamıştı. Belli başlı tüm gelişmiş ekonomiler Putin boykotuna katıldılar. Bu dayanışma blokunun karşısına çıkmak veya dışında kalmak Çin’in (Rusya büyük oyunculuktan düştüğünden) peşine takılmak olarak değerlendirilip orta ve uzun vade sonuçları ülkelerin lehine olmayacaktır.
Bu kez öngörü ağımızı daha geniş attık, 2024’ün ilk günlerinde denetlenmek üzere…
Comments