Sene boyunca devam eden haftalık Tora okuyuşuna, Bereşit peraşası ile yeniden başlıyoruz.
Dünyanın yaradılışını, Adam ve Hava’nın cennet bahçesinden kovulmalarını, ilk katil Kayin’i ve onun pişmanlık duygularını ve Adam ve Hava’nın oğulları Kayin ve Şet’den gelişen nesilleri her sene tekrar okuyup hatırlarız. Bunların yanında peraşamızın sonuna doğru okuduğumuz birkaç pasuk anlaşılması zor içeriği ile klasik Tora açıklayıcılarının ilgi çekici fikirlerine sebep oldu.
Adam toprak üzerinde çoğalmaya başladı ve onların kız çocukları oldu.
Tanrıların çocukları adamın kızlarının güzel olduklarını gördüler ve her seçtiklerinden kendilerine kadın eş aldılar.
Tanrı, ruhum adamın içinde ebediyen kalmıyacak çünkü o aynı zamanda ettendir, günleri 120 sene olacaktır, der. (Bereşit 6, 1-3)
Peraşamız, Adam’dan sonraki nesilleri anlatırken sadece birinci erkek çocuktan ismen bahseder ve diğer erkek ve kız çocukların doğduğunu belirtir. Ancak yukarıdaki birinci pasuk Adam’ın oğulları çoğalırken sadece kızların doğumundan bahseder.
İkinci pasuk, sözlük tercümesi ile “tanrıların çocukları” kavramını getirir. Tanah’ın değişik yerlerinde de geçen “אֱלֹהִים” kelimesinin buradaki klasik anlamı “önemli” ya da “asiller” veya “yönetici” tabakasıdır. Buna göre Adam’dan çoğalan halk basit halk olarak kabul edilirken onların arasında bir asiller tabakası da gelişmiştir.
İkinci pasuk, asiller tabakasından gelen genç erkeklerin hoşlarına giden ve zaten güzel olan kızları, hiçbir engel veya sınırlamaya bakmadan kendilerine eş aldıklarını belirtir. Klasik Tora açıklayıcılarımız bunun zorla, hatta kız başka biri ile evliyse bile gerçekleştiğini ileri sürerler. Bu davranış nesillerin ahlaki yozlaşmasına delalet olarak gösterilir.
19. yüzyılda Almanya’da yaşayan Rabi Samson Raphael Hirsch “asiller” tabakasının Şet’ten gelişen nesillerin, basit halkın da Kayin’den gelişen nesillerin olduğunu öne sürer. Bereşit kitabının 4. bölümünde Kayin sülalesinin yaratıcı ve üretken olduğu yazılıdır. (Kitabının 5. bölümünde anlatılan, Şet’ten çıkan nesillerde böyle bir yaratıcıktan söz edilmemektedir.) Kayin bir şehir, yerleşme bölgesi, kurmuştur. Ondan birkaç nesil sonra hayvancılık, müzik aletleri, bakır ve demir madenlerinin işlemesi geliştirilir. Buna karşılık bu sülalenin atası Kayin ilk cinayeti işlerken beşinci nesilde (Lemeh) bir cinayetin daha işlendiğini yazar bize Tora.
Rabi Hirsch, asiller ailesi sayılan Şet sülalesinin erkeklerinin Kayin sülalesinden kız alırken bu kızın olumlu yaratıcılığa yatkın bir aileden seçmeleri gerektiğini ve olumsuz yaratıcılığı olan ailelerin kızlarından uzaklaşmaları gerektiğini savunur. Dolayısı ile asillerin bu sorumsuzca ve kontrol etmeden eş seçmeleri, kötü yaratıcılık içgüdüsünün bütün dünyaya hatta yönetim tabakasına bile yayılmasına sebep olmuştur.
Üçüncü pasuk, Tanrının insanlardan memnun olmadığını ima eder. Her ne kadar tanrı et ve kemikten yapılı insana kendi ruhundan verdiyse de bu ebediyen devam edemez. Bu noktada klasik açıklayıcılarımız iki değişik yaklaşım getirirler. O döneme kadar, peraşamızda yazılı olduğu gibi, insan oğlu 800 – 900 sene kadar yaşıyordu. Birinci yaklaşıma göre Tanrı yozlaşma eğiliminde olan insanın hayatını 120 seneye indirir. İnsan hayatının senelerinin azaltılması süreci birkaç nesil sürecektir. İkinci yaklaşıma göre Tanrı, davranışlarını düzeltmeleri için insanlara 120 senelik bir fırsat verir. Aksi halde, gelecek hafta okuyacağımız gibi, Noah’ın ailesinin dışında, bütün insanlık ve canlılar yok edilecek ve medeniyet, yaratıcılık içgüdüsünü iyiye kullanmaları dileği ile tekrardan başlayacaktır.
İnsan oğlunun yaratıcılık hüneri bilinen bir gerçek. Onu iyiye veya kötüye kullanmak her bir ferdin ve aynı zamanda toplulukların seçimine kalmış.