A.B.D. yargı sisteminin uzun yıllar en önemli isimlerinden biri olan ve 18 Eylül 2020'de hayata gözlerini yuman Joan Ruth Bader, 15 Mart 1933 tarihinde New York kentinin Brooklyn semtinde dünyaya geldi.
Annesinin kökenleri Krakow-Polonya'ya, babasının kökenleri ise Odessa'ya dayanıyordu.
Joan Ruth doğmadan hemen önce ailesi bir evlat acısı yaşamıştı. Kızları Marylın, henüz 6 yaşında menenjitten ölmüştü.
Aile, East Midwood Yahudi Merkezi'ne üyeydi ve küçük Ruth da burada Yahudi inancı ve İbranice hakkında öğrenim görmüştü. 4 yaşında gittiği Yahudi yaz kampında gençliğinde çocukların rehberi olacaktı.
Annesi Celia'nın Ruth'un eğitiminde büyük önemi vardı. Annesi ile sık sık kütüphaneye giden genç Ruth iyi bir öğrenciydi. Mezunu olduğu James Madison Lisesi'ndeki bir bölüme, başarılı meslek yaşamını onurlandırmak için Joan Ruth Bader'in adı verilecekti.
17 yaşında başladığı Cornell Üniversitesi'nde lisans eğitimi alan Ruth Bader burada gelecekte eşi olacak olan avukat Martin D. Ginsburg ile tanıştı.
1954 yılında lisans eğitimini tamamlayan Bader, üniversite eğitmi boyunca da çok parlak bir öğrencilik sergilemişti.
1956 yılında Harvard Hukuk Fakültesi'ne başlayan Bader, 500 erkek öğrenci arasındaki 9 kadın öğrenciden biriydi.
Eşinin işi dolayısıyla New York'a taşınmalarını takiben Columbia Hukuk Fakültesi'ne devam eden Bader, bu okulda da sınıfının en iyisi olmayı başarmış ve tarihte ilk defa iki çok önemli hukuk dergisi, Harvard Law Review ve Columbia Law Review'de yer alan ilk kadın olmuştu.
Cinsiyet ve ırk ayrımcılığının yaşanmaya devam ettiği yıllarda Ruth Bander Ginsburg da bu durumdan nasibini almış ve Yüksek Mahkeme’ye yaptığı bir memuriyet başvurusu kadın olduğu gerekçesi ile reddedilmişti. Columbia Üniversitesi profesörlerinden Gerald Gunther'in ise yargıç Edmund Palmieri'ye yaptığı baskı işe yaramış ve genç hukuçu iki yıl sürecek olan memuriyet işine başlamıştı.
1961-1963 yılları arasında Columbia Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak yer alan Ruth Ginsburg, bu dönemde araştırdığı İsveç vatandaşlık hakları projesi için İsveççe öğrendi. İsveç'te hukuk öğrencilerinin %20-25'inin kadın olması, hamile hukukçuların göreve devam etmeleri onu derinden etkiledi.
1963'te kabul edildiği ilk profesörlük görevinde yine ayrımcılığa maruz kaldı ve erkek meslekdaşlarından eksik maaş alacağını öğrendi.
Rutgers Hukuk Okulu'nda çalıştığı bu dönemde, ABD'deki yaklaşık yirmi kadın profesörden biriydi. Ruth Bander Ginsburg, bu görevi 1972'ye kadar sürdürdü.
1970 yılında, Women's Rights Law Reporter adlı kadın hakları dergisini kurdu. Yayın, kadın haklarına odaklanmış türünün ilk ve tek örneğiydi.
1972-1980 yılları arasında Columbia Hukuk Okulu'nda ders veren hukukçu, burada ilk kadrolu kadın oldu ve cinsiyet ayrımcılığına ilişkin ilk hukuk fakültesi vaka kitabının ortak yazarı oldu.
Hukukçu 1972 yılında aynı zamanda Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'nde, Kadın Hakları Projesi'ni kurdu. 1973'de projenin genel danışmanı oldu.
1974'e gelindiğinde bu organizasyon, 300'den fazla cinsiyet ayrımcılığı vakasında taraf olarak yer almıştı.
1973-1976 yılları arasında Yargıtay karşısında altı cinsiyet ayrımcılığı davasının beşini kazandı.
1980 yılında ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından Columbia Bölgesi Temyiz Mahkemesi üyeliğine atandı ve üyeliği Senato tarafından da onaylandı. 1993 yılında yükseldiği Yüksek Mahkeme’deki görevine kadar Temyiz Mahkemesi'ndeki görevine devam etti.
Ruth Bader Ginsburg, 22 Haziran 1993 tarihinde Bill Clinton tarafından Yüksek Mahkeme için üye gösterildi. Clinton'ın onu aday göstermesindeki etkenlerden biri de böyle yüksek bir görevde 1969'dan beri Yahudi bir hukukçunun yer almamasıydı.
Hukukçu, 2009'da New York Times'a verdiği röportajda, kürtaj ve eşit cinsiyet hakları konularındaki fikirlerini açıkladı. Ona göre devletin, kadının en temel kararlarından birine karışmaya hakkı yoktu.
Ginsburg, zaman zama uluslararası hukuktan yararlanıp ABD hukuk düzenini şekillendirmeye de çalışmıştı.
Ortodoks Yahudileri'nin itirazlarını dikkate alan hukukçu, Hıristiyanlığa atıfta bulunan bir tarih ibaresinin Yüksek Mahkeme üyesinin insiyatifiyle belirlenmesi gerektiği kararının alınmasını sağladı.
2016 yılında Donald Trump'ın başkanlığına karşı çıkan Ginsburg, ilk kitabı olan My Own Words'ü de aynı yıl yazdı. Kitap hemen en çok satanlar listesine girdi.
Cinsel tacize karşı başlatılan Me Too hareketine desteğini beyan eden yargıç, 2015 yılında Rabbi Lauren Holtzblatt ile de Pesah'la ilgili bir kitap çıkardı.
1999 yılından itibaren beş kez kanserle savaşan ABD tarihinin bu çığır açıcı yargıcı, 87 yaşında pankreas kanserinden hayatını kaybetti.