top of page

Kadına Özgürlükde Öncü Yahudiler


(Yazarın yazısını sesli dinlemek için tıklayınız)

Geçtiğimiz hafta Gisele Halimi’yi kaybettik. Tunus’da muhafazakar bir Yahudi ailenin 1927’de doğan tek kız çocuğu Fransa’da hukuk okudu ve kadın haklarında ülkenin en ileri gelen avukatlarından biri olarak yetişti.

1975’de Paris’de Parlamento’da kabul edilen ‘’gebeliğin sonlandırılmasının yasallaştırılması’’nı Simone Veil (Auschwitz-Birkenau hayatta kalanı, Fransa Sağlık Bakanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı) ile birlikte savundu. Katolik Kilisesinin tüm karşıt çabalarına rağmen bu yasa artık geri dönülmez şekilde Fransız Ulusu tarafından benimsendi.

Gene 1970’lerde kadın hakları savaşları ABD’nin iç siyasetini tüm şiddetiyle etkiliyordu. Gloria Steinem (yazar-gazeteci), Bella Abzug (Columbia Üni./Hukuk, Kongre üyesi), Betty Friedan (The Feminine Mystique yazarı, Kadın Kongresi kurucusu) gibileri ABD Kongresinde Eşit Haklar Değişikliği (Equal Rights Amendment – ERA) tasarısını yasalaştırmak için canla, başla mücadele ettiler.

Bu unutulmuş dönemi yeniden canlandıran Mrs. America televizyon dizisi oldu. Yasa çıkmasına çıktı fakat ülke çapında yürürlüğe girmesi için en az 38 Eyalet Meclisi’nin onayını gerektiriyordu. Yukarıda adları geçen militan feministler Amerikan kamuoyunu etkilemek için New York’dan başlayarak birçok eyaleti gezer, konuşmalar yapar, yerel kadınları organize eder ve iki büyük partiden özellikle Demokratları arkalarına alırken…

…daha geleneksel olan Güney ve OrtaBatı Eyaletleri Cumhuriyetçi kadınlar da aralarına pek “ötekileri” (siyahi, Hispanik, Asyalı, hatta Yahudi) almadan muhafazakar eyalet meclislerini ERA’yı onaylamamaya ikna ediyorlardı.

Neden Yahudi kadınlar bu devrim niteliğindeki siyasal harekette başı çektiler?

  • 19. Yüzyılın sonlarından beri çalışan kadınların maaş ve hijyen koşullarının iyileştirilmesinde Rusya veya Polonya’dan göç eden Yahudiler esasen mücadele geleneğini başlatmışlar ve başarıya ulaşmışlardı.

  • 1960 ve ‘70’lerin kadın hakları liderlerinin çoğu New York kökenliydi. Etnik karışımı, dünyaya açılımı, ilerici siyaseti ile NY özgürlükler ve insan haklarının koçbaşıydı. Bugün bu sıfat artık Batı’ya, Kaliforniya’ya kaymıştır fakat 50 yıl önce Doğu ABD kentleri dünya çapında üniversiteleri sayesinde sosyal atılımların merkeziydi.

  • Birçok Yahudi kadının geçmişindeki kapalı aile ortamından kaçmak, aşırı geleneksel ve baskıcı kurallara isyan, genelinde tüm kadınların haklarını savunmaya doğru alınan bir yol oldu.

  • Nazi ideolojisinin kadına verdiği görev: Evini toparlaması ve çocuk yetiştirmesidir. Nitekim Nazizm’in üst kademelerinde hiç kadına rastlanmaz. Belki de Partinin karar mekanizmalarında kadınlar olsaydı, Soykırım’a tepkiler oluşurdu. Bu tarihsel deneyimden alınan ders: Kadın haklarının yüceltilmesi toplumun sağlığı bakımından elzemdir.

Bugünlerde #MeToo kampanyası kadın hak ve özgürlüklerinin 3ncü çağına imza atıyor. Geçen yazımda (https://www.turkisrael.org.il/single-post/2020/07/21/Yahudilerin-Libidolar%C4%B1-Daha-m%C4%B1-G%C3%BC%C3%A7l%C3%BC) bu hareketin kurbanlarına musallat olan Amerika’lı Yahudi yönetmen ve işadamlarının güdülerini anlamaya çalıştım.

Şimdi de cephenin diğer tarafında bulunan ve devrimci hak savunuculuğuna soyunan, Amerikalı olsun, Fransız olsun, Yahudi kadınları inceliyoruz.

İlginç: Modern sosyal hareketlerin bir çoğunda Yahudiler başı çektiklerinden dolayı mı haset krizlerine neden oluyorlar? Yoksa değişimi daha yakından hissetmeleri mi tepkilere yol açıyor?

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page