top of page

“Savor de Boka” ve iki öneri


Geçtiğimiz Perşembe akşamı aramızdan beş hanım arkadaşımızın IYT’nin facebook sayfasından canlı olarak yayımladıkları “Savor de Boka” programı, bu satırların yazıldığı Salı sabahına kadar sekiz bini aşkın ziyaretçi kaydetmişti. Aynen Yiddiş gibi, halk dillerimizden olan Judeo Espanyol’un korunması ve yitirilmesini önlenmesi için verilen her çaba, büyük değer taşır. Progamın canlı yayını sırasında gelen izleyici yorumlarından biri (mealen) “Bu yaptıklarınız çok önemli bir iştir! Geleneklerimizin ve halk dilimizin korunması için verdiğiniz bu çaba, bir belge olarak kalacaktır...” ifadesini taşımaktaydı ve böyle programların amacı ile işlevini çok güzel özetliyordu.

Osmanlı-Türk Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi ve Bar Ilan Üniversitesi Salti Ladino Araştırma Enstitüsü gibi, İsrail’deki Türkiyeliler Birliği de bu dilin ve edebiyatının korunması için sürekli çaba göstermelidir... Bunun için, halen yürütülmekte olan sözlü tarih çalışmalarının yanı sıra iki önerim olacak. İlki, geçen hafta izlediğimiz programa benzer girişimlerin sürekli olarak yapılması, örneğin (en azından) her üçüncü ayın ilk Perşembe akşamı, değişik kişilerin değişik konuları işleyeceği canlı yayınlar gibi... Diğeri ise, Sefarad Mizahı’nı irdeleyecek araştırmalar olabilir. Yıllar önce kaleme aldığım Aşkenaz Mizahı kitabımda, benzer bir öneriyi de dile getirmiştim. Sefarad Mizahı varsa, sistematik bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır! Bir grup amatör araştırmacı, örneğin bir zamanlar İtanbul’da yayımlanmış olan “Jueton” başlıklı gazetenin ve benzer yayın organlarının arşivlerini tarayarak veya gene sözlü tarih çalışmalarıyla Sefarad fıkra ve öykülerini araştırıp derlemeli, ardından da kitaplaştırmalıdır. Keza, bundan yirmi yıl kadar önce iki Avusturyalı arkadaşım ile birlikte üç dilde yayımladığımız “Los kaminos s’incheron de arena / Kumların Örttüğü Yollar / Sandverwehte Wege” başlıklı şiir antolojisinin benzerini (veya ikinci baskısını) yayımlamak, çağdaş Judeo Espanyol edebiyatına hiç kuşkusuz önemli bir ivme kazandıracaktır.

*****

“Kitap” demişken, gelelim ikinci öneriye... İsrail’de yaşamakta olan Türk asıllıların, bu dilde kitap okumakta maddi olarak zorluk çektiği bir geçektir, zira – çok basit – İsrail’de Türkçe kitap satılmamaktadır. Öte yandan İstanbul’daki Gözlem Yayıncılık, gerek Yahudilik hakkında Türkçe kitaplar çıkarmayı, gerekse bu konuda piyasaya çıkmış olan tüm kitapları satış yelpazesinde bulundurmayı ilke edinmiştir, ancak bunun yanı sıra Türkiye’de satışta olan bütün kitapları da temin edebilir (siparişler kitabevi@salom.com.tr adresinden verilebiliyor). Keza, IYT’nin Batyam lokalindeki “Av.Şemaya Halevi kitaplığı”nda bine yakın Türkçe roman ve araştırma kitabı, ilgili okurlara ödünç verilmek üzere hazır bulunuyor (https://www.turkisrael.org.il/kutupane).

Soru: Acaba IYT ve Gözlem arasında nasıl bir işbirliği yapılabilir? Örneğin, yılda 2-3 kez kargo ile gönderilebilecek belirli miktardaki yeni çıkmış ve çok satan Türkçe kitap, Gözlem’den ısmarlanıp IYT’nin kitaplığından cüzi bir ücret karşılığı ödünç verilebilir mi? Bu şekilde, Türkiye’deki kitap piyasası İsrailli okurlara uygun bir şekilde amade kılınacak ve her üç taraf (Gözlem/IYT/okurlar) bundan yararlanabilecektir. Türkiye’deki yayınları sürekli olarak izlediğim için, bu konuda danışmanlık yapmaya hazırım...

Amaç, İbranicenin yanı sıra Judeo Espanyol’u korumak ve Türkçeyi de unutmamak, her üç dilde kültürel donanımızı geliştirmektir – ve bu konuda İsrail’deki Türkiyeliler Birliği’nin genç ve dinamik yönetiminin, Türkiye’deki dostlarıyla işbirliğini daha da geliştirmesi ne güzel olur!..

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page