Bunaldım
Evet bunaldım.
Sankı biri boğazımı sıkıyor.
İki el boynuma yapışmış, kurtaramıyorum kendimi.Her geçen gün daha da sıkıyor ve ciğerlerime geçen nefes gitgide azalıyor.
Gün gelecek o hava da bitecek ve ben bir damla oksijene muhtaç eski günlerimi yad edeceğim, evde camın arkasından gördüğüm dış dünyayı ve sanal dünyada ekranlardan gördüğüm sevdiklerimi düşüneceğim, yanımda kalan tek insanlık ailem ve elimde bir fincan kahve ile beraber…
Kim derdi ki, insanlarla ettiğim kavgaları bile özleyeceğimi! Daha bir hafta önce sahneye koyacağımız tiyatro oyunu için planlar yapmıyor muyduk? Bar mitsva, düğün dernek hazırlıkları yok muydu etrafınızda?
Ne kadar emindik değil mi kendimizden…
Ne kadar da emindik geleceğimizden, aldığımız uçak biletlerinden ,oy verdiğimiz partiden!
Herşeyden ama herşeyden…
Evime misafir gelmeyeli ne kadar oldu?
Ya İtalya için yaza bilet almayı düşündüğümüz o kahvaltı ne zamandı?
En son ne zaman annemizi, babamızı gördük?
Ve en son ne zaman insanları korkmadan öpüp sevgiyle kucakladık?
Şu anda herkes potansiyel şüpheli…
Çocuklarım bilinmeyen bir zaman dilimi için evdeler, eve hapisler, ne olduğunu anlamak istiyorlar.
Aslında ben de istiyorum…
Ve aklıma deli deli düşünceler geliyor…
Hiç kendinizi şu evrende bu kadar aciz, küçük, mini minnacık ve güçsüz hissetmiş miydiniz?
Acımasızca katlettiğimiz doğanın tokadının yanağınızda bu kadar sert patlayacağını düşünmüş müydünüz?