Geçen hafta füzelerle dolu bir sabaha günaydın dedik. Alışmak mümkün değil. En İsraelliyim diyen bile o günü rahatsız geçiriyor.
Yeryüzünün en rahat insanları İsraelliler bile bu durumdan rahatsız.
Hem de oldukça rahatsız.
O gün bizim taraflarda okullar açıktı, çocukları bıraktıktan sonra bir iki işimiz için yan şehre geçtik. Kulağımız telefonda, tabii aklımız bir yandan çocuklarda bir yandan da güneyde oturan arkadaşlarımızdaydı.
Netivot'ta oturan can arkadaşımızla konuştum. Bomba odasından ancak tuvalete çıkabiliyorlardı…
İşimizi bitirdik, Kupat Holim'den çıktık (Poliklinik),
Bum!!!!!!!!BUUMMM!!!!
Bir de baktık ki masmavi gökyüzünde iki beyaz çizgi. Biri demir kubbe füzeleri , öbürü de atılan füze… Ne kadar da yakındı!
Kalbim ağzımdan fırlayacaktı, daha önce füze patlaması duyan ben yine ilk seferki gibi korkmuştum.
Bu bile günümüz stresini artırmaya yetmişti, ya beş dakikada bir siren çalan yerlerde insanlar nasıl yaşıyorlardı?
Savaşla yaşamak normalleşebilir miydi?
Buna doğan çocuklar sirenle yaşamayı öğreniyorlar mıydı?
Koskocaman bir hayır…
Ashdod’da çalışırken 2012 yılındaki operasyonda sirenler çaldığı zaman gözlerinde dehşet ifadeleriyle kaçışan çocukları görmüştüm. Ashdod füzelere maruz kalan şehirlerden olmasına rağmen bu kalplerdeki korkuyu silemiyordu.
O korku peşinizi bırakmıyor... Tepelerde bombaların uçuşması hiç çekilir dava değil.
Ama bir gerçek var ki İsraelliler yine de bununla yaşamaya çalışıyorlar.
Politika ne olursa olsun onlar günlük yaşamlarını normal olarak sürdürmek istiyorlar. Buna rağmen geçen Salı kimse işe gitmedi hatırlatırım.
İşin en acıtan noktası, oğlumun o gece banyoya girmemekte ısrar etmesi, hatta tuvalete bile yalnız gitmeyi reddetmesiydi.
''Anne okulda anlattılar, sirenler çalarsa sığınağa gidecekmişiz. Banyodayken çalarsa diye korkuyorum!''
''Korkma yavrum, ben evdeyim, yanındayım, siren çalarsa bomba odası hemen yanda. Kardeşinin odası, unuttun mu?''
''Evet de ya yetişemezsem? Ya duymazsam seni? Bugün yıkanmasam olmaz mı?''
Yanlış anlaşılmasın oğlum yıkanmayı çok sever. Onun o gözlerindeki korkuyu seçtiğimde göğsüme bir ağırlık çöktü. Nerede olursa olsun çocuklara bu korkuları yaşatmak affedilemez bir şeydi.
Ah günahsız yavrum.. Şu dünyayı neden paylaşamıyoruz ki! Hep biz yetişkinlerin yüzünden… Umarım sen büyüyene kadar iki tarafın da sıkıntıları biter de savaş da tarihe karışır…
Unutmayalım ki, İsrael'in temel taşı umuttur.
Güzel günlere, füzesiz sabahlara uyanmak umuduyla..
Herkese sevgiler.