top of page

Zubin Mehta- Fazıl Say


“Bir Tel Aviv Rüyası”

Bana, “bir gün Tel Aviv’de yaşayacaksın, Charles Bronfman Oditoryumunda Zubin Mehta ile Fazıl Say’ı izleyeceksin” deselerdi…

Her şey Fazıl Say’ın Facebook sayfasından Tel Aviv’e konser vermeye geleceğini öğrenmemle başladı. Bilet almak için pek bir zaman kalmamıştı. Konser hemen ertesi gündü. Sanırım biraz fazla heyecanlandım. O kadar ki; internetten bilet almakta zorlanınca, o sırada Tayland’da tatilde olan kuzenimden yardım istemek zorunda kaldım. İki bilet almıştım, bunu öğrenen arkadaşlarımız hemen yanımızda ve önümüzde bilet bulunca altı kişi olduk.

İsrael filarmoni orkestrasının elli senelik Hint asıllı şefi Zubin Mehta batonunu artık devretmeye karar verince, dünyaca ünlü müzisyenler onu onurlandırmaya geldiler. Zubin Mehta şefliğinde İsrael filarmoni orkestrasına katılarak ayrı ayrı konserler verdiler. O gece, dâhi Türk piyanist ve besteci Fazıl Say Zubin Mehta için çalacaktı. O yüzden konserin anlamı büyüktü.

Konser “HaTikva” ile başladı. “Od lo avda tikvatenu-henüz umudumuz kaybolmadı”. Bir yanımda, İstanbul’dan bir komşum, onun yanında yakın bir arkadaşımın akrabası, diğer yanımda Büyükada’dan tanıdığım uzun yıllar önce aliya yapmış arkadaşım, önümde ise yine İstanbul’dan bir tanıdığım hep birlikte söylüyorduk. Tuhaf, olmayacak bir rüya gibiydi sanki. Kim derdi ki, gün gelecek hepimiz değişik zamanlarda aliya yapıp hep beraber Tel Aviv’de Fazıl Say’ı dinleyeceğiz. Güzel bir senaryo yazmak istesem ancak böyle olurdu.

Fazıl Say ustalığını dehasını yine ortaya koydu. Solo çaldığı bestelerde tek başına bir orkestra gibiydi. “Kara Toprak” bestesini çalarken ona olan hayranlık ve saygı hissediliyordu. Her bir parçanın bitiminde ve özellikle sahneden ayrılırken dakikalarca ayakta alkışlanması bunu onayladı. Salonda herkes çok etkilendi ama haliyle biz İstanbullular bir başka etkilendik.

Müziğin fiziksel ve ruhsal sağlığımıza iyi geldiği, hatta terapi amaçlı kullanıldığı yıllardır bilinen bir gerçek. Müzik, aynı zamanda, “bir” olduğumuzu hatırlatan ve doğrudan kalbe hitap ederek insanları birleştirebilen ilahi bir yoldur. Gerçek sanatçılar insanlığa müzik yoluyla da anlamlı mesajlar vermeye çalışıyorlar. Orkestra şefi, besteci ve piyanist Leonard Bernstein, “Bizim şiddete cevabımız bu olacak: daha yoğun bir şekilde, daha güzel, her zamankinden daha sadakatle müzik yapmak” demiştir.

Sanatın gücü, çatışmaları anlayışa ve barışa dönüştürebilir. Bu alanda çalışmalar yapılıyor. Sanatçıların ortak özelliği olan duyarlılık, özünü ve gerçeği ifade etme yeteneği barış umudu çağrıştırıyor. Sanat sayesinde anlamak, anlaşılmak, belki de en önemlisi diğer insanlarla ve değişik kültürlerle yürekten bağlantı kurarak özümüzde olan o ilahi aşk duygusunu hissedebilmek mümkün. Zaten yaşam boyu da aradığımız bu değil mi? (*)

(*) Bana “bir gün Tel Aviv’de yasayacaksın, muhteşem bir salonda Zubin Mehta ile Fazıl Say’ı izleyeceksin” deselerdi hayalini bile kuramazdım ama inanırdım… İsrael’in ona inandıkça ve güvendikçe dilediğim mucizelerini göstereceğini biliyorum. Bu konser gibi armağanlar bir mesaj gibi. Zorluklara ve sıkıntılı süreçlere rağmen İsrael’de Fazıl Say, İstanbul’da Yasmin Levy müzikle şifa verirken umut edeceğiz.

Müziğin kendimize, insanlığa olan pozitif etkisinden faydalanmayı hatırlayarak şefkatin, birliğin, şifanın çoğalması umuduyla…

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page