Günümüzde ben de dahil olmak üzere bir çoğumuz; yorgunum, zamanım yok, kafam çok dolu gibi türlü versiyonlarını verebileceğim, kendimizi kısıtlayan bir döngünün içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Birde mükemmeliyetçi iseniz işin içinden çıkmak bazen hiç kolay olmuyor.
Maalesef yaratıcılık, üretkenlik ve kendimize ayırabileceğimiz vakti istemeden de olsa kendi kendimize tüketiyoruz.
Bu tatsız durum ile mücadele ederken geçtiğimiz hafta Sukot tatilinde kendimi mutfağa atıverdim.
Galiba benim penceremden yemek pişirmenin biraz yorucuda olsa motor gibi çalışan beynimi rölantiye almak, hatta biraz boşaltmak için iyi gelen terapilerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Öncelikle uzun zamandır oğlumun en sevdiği yemeklerden neredeyse on senedir yapmamı beklediği mantı yapmanın zamanı gelmişti.
Kolları sıvadım ve kan ter içinde mantı açtım. Hatta o kadar güzel görünüyordu ki ben bile başardığıma inanamadım. Hele sofraya koyduğumda oğlumun şaşkınlığını görmek epey eğlenceliydi diyebilirim. Arada oğlum hiç affetmez o kadar uğraşın sonucunda güzel olmadıysa pat diye söyleyiverir `` anne olmamış diye `` yani tam bir MasterChef yarışma heyecanı.
Vee ....... beğendi.
Tabii ben durur muyum? Kızıma gittim. Yine mantı. Başarmışken, hakkını verelim değil mi ?
Mantıdan bahsetmişken, mantının neredeyse her kültürde bir yeri ve her çeşidin farklı pişirme teknikleri bulunmaktadır.
Kayseri Mantısı (Türkiye) , Rus Mantısı (Pelmeni), Girit Mantısı, Gürcü Mantısı (Khinkalı), Japon Mantısı (Gyöza), İtalyan Mantısı (Ravioli), Çin Mantısı (Wonton), Afgan Mantısı (Mantu), Kore Mantısı (Mandu), Özbek Mantısı (Kasköni), Boşnak Mantısı, Polonya Mantısı (Pierogi) gibi çeşitleri mevcuttur.
Mantıların ortak mantığı açılan hamurun içi kıyma , patates, ıspanak veya mantar ile doldurulup, kızartma, haşlama veya kimisi de fırında pişirilerek, üzerine sos ve çoğunlukla yoğurt ile servis edilir. Mantıların kimisine üçgen, kimisine bohça, kimisine de çiçek gibi farklı şekiller verilmektedir.
Hazır hızımı almışken istek listemde eşimin uzun zamandır beklediği Sushi'yi de aradan çıkartayım dedim. Çok hazırlıklı olmasamda ana malzemeler evde olduğundan hemen kolları sıvadım. Biraz görsellik bir de yanına iki kadeh beyaz şarap tek çeşitle kurtarıverdik.
Tabi bendeniz canımı çıkartmazsam olmaz, birde Cuma akşamı kıymalı su böreği açıverdim.
Sonunda bende bittim, tatilde bitti. Bütün hafta döktüğüm terden bir kaç kilo vermişimdir diyecektim ki on gündür dinlenme moduna geçen beynimdeki motor, hamur işlerinden aldığım kiloları nasıl vereceğimi hesaplamaya başlayarak, beni tekrar gerçeklere geri döndürdü.
Bu sene Sukot tatilini beyin terapisi, bol hamur isi yemek, bol kol kası ve bol yorgunluk ile kapattık.
MANTI
Hamuru
• 3 şu bardağı un
• 1 şu bardağı ılık şu
• Tuz
• 1 adet yumurta
Harcı
• 250 g az yağlı kıyma
• 1 adet orta boy soğan
• Karabiber
• Pul biber
• Tuz
Sos
• Tereyağı
• 2 yemek kaşığı salça
Üzeri için
• Nane
• Sumak
• Pul biber
Genişçe bir kapta unun ortasını açın, yumurtayı kırın, bir tutam tuz serpin ve azar azar şu ilave ederek hamuru yoğurun. Hamurun ne çok kaskatı ne de çok yumuşak olmalıdır. Hamurdan bezeler yaparak, bunları teker teker, hazır yufkadan daha kalınca olarak açın.
Diğer taraftan kıymanı içine kırmızıbiber, karabiber, tuz ve rendelemiş olduğunuz soğanı ekleyerek biraz yoğurun. Kıymadan kopardığınız küçük parçaları kare kare kesmiş olduğunuz hamurun üzerine koyun.
Hamurların 4 köşesini bir araya getirip şekillendirin. Mantılar hazır olunca kaynayan suya atarak 15-20 dk kadar pişirin.
Bu arada küçük bir tavada tereyağını eritip, salçayı kavurun. İçine pişen mantının suyundan 2-3 yemek kaşığı ilave edip, kıvamlı bir sos elde edin.
Mantıyı tabaklara koyun üzerine domates sosu, yağda yaktığınız pul biber ve serperek servis edebilirsiniz.
Üzerine yoğurt veya parve yoğurt (soya veya hindistancevizi ) ilave edebilirsiniz.
AFİYET OLSUN!