1995 yılının 4 Kasım günü, inandığım değerlerin alt edildiği, İsrael’in kısa geçmişinde kara bir leke olarak kalacak hiç unutamadığım bir tarihtir. Çünkü o gün Yigal Amir adlı bir hukuk öğrencisi daha önce hiç kimsenin aşmadığı bir sınırı aşmıştı. Bizler o zamana dek bir Yahudi’nin hiçbir şekilde diğer bir Yahudi’yi öldürmediğini bilir, buna inanırdık. Oysa o gün Yigal Amir bunu yaptı, tabancasından sıktığı üç kurşunla dönemin Başbakanı Yitshak Rabin’i öldürdü.
Sevgili okurlar, “Ekim ayına henüz yeni girdik, Yitshak Rabin’in ölüm yıldönümüne daha bir ay var, bu konuda yazmanın sebebi ne?” dediğinizi duyar gibiyim. Sebebi, Yaron Zilberman’ın yönettiği, geçtiğimiz hafta vizyona giren “Incitement / Yamim Noraim” (Teşvik /Kötü Günler) adlı film… Yitshak Rabin cinayetinden tam 24 yıl sonra çevrilen bu filmin başkahramanı Yigal Amir… Ben henüz filmi görmedim, fakat gören dostlarım filmden oldukça sarsılmış çıktılar.
Yigal Amir’i canlandırmak kolay olmasa gerek… Amir’e fiziki açıdan çok benzeyen genç oyuncu Yehuda Nahari Halevi bu ağır yükün altından başarı ile çıkmış. Yehuda, canlandırdığı Yigal’in kimliğine ve beyin yapısına o denli girmiş ki, girdiği bu kimlikten çıkması, bu travmatik durumdan kurtulması uzun zaman almış, hatta bu kimlikten arınabilmek için dört ay süresince terapi görmüş.
Aslında Rabin’in katili Yigal Amir ile Yehuda Nahari Halevi’nin ortak yanları var… TV’de yayınlanan bir röportajda Yehuda bu ortak yönleri anlatıyor. Rastlantıya bakın ki ikisi de aynı mahalleli, evleri birbirine çok yakın. İkisinin babası da mezar taşı yapıyorlar. Amir de iyi futbolcuymuş, Yehuda da öyle…
Yehuda’nın Yigal Amir’i canlandıracak performansa girmesi tabii ki kolay olmadı. Laik bir kişi iken, dört ay boyunca dindar bir Yahudi’ye dönüştü, günde üç kez dua etti. Kız arkadaşının elini dahi tutmamaya özen gösterdi. Tabii ki bu durum kız arkadaşı ile ilişkisinin son bulmasına neden oldu. Yehuda, aşırı milliyetçi ve dindar Yigal’in zihnine nüfus etti. Onun gibi düşünmeye başladı…
Yigal’in zihnine ve kimliğinin derinliklerine nüfus etmesinin sonucunu bakın nasıl anlatıyor Yehuda… “Rabin’in cinayeti sahnesinin çekimi tamamlandıktan sonra yönetmen Zilberman bunun ne kadar ağır bir suç, demokrasiye ne denli ağır bir darbe olduğu hakkında konuşurken kafamın karıştığını, ona hak vermekte zorlandığımı hatırlıyorum. Yigal Amir baskısından kurtulmak için psikolojik yardıma ihtiyaç duyduğumu o an idrak ettim.”
Dindar bir gencin bir dindaşını, İsrael’in ulusal kahramanı olmuş bir başbakanını öldürme cesaretini ve motivasyonunu edinme sürecini ve Rabin cinayetini Yigal Amir’in bakış açısından yansıtan film bir yandan ülkenin Oscar ödülü sayılan 2019 yılı Ophir ödülünü kazanırken, hatta büyük olasılıkla yabancı filmler dalında Oscar’a aday olacakken, diğer yandan Kültür Bakanı Miri Regev tarafından eleştirilere hedef oldu.
Bakan Regev, İsrael’de bu türden bir filme yer olmadığını, filmde Rabin’in cinayetine yol açan olaylar silsilesinde Netanyahu’nun olumsuz bir imaj olarak yansıtıldığı ve kışkırtıcı bir rol oynadığı sonucunun ortaya çıktığını ileri sürdü.
Miri Regev’e göre; Yigal Amir ulusun kalbine sıktığı kurşunla demokratik bir ülkede bir başbakanı öldürerek olabilecek en kötü şeyi yapmıştı. Yigal Amir’i anlamaya çalışan bir film yapmanın gereksiz olduğunu, onu motive eden, kışkırtan, adam öldürmeye yönelten koşulları konu ederek bu cinayetin ardında kişiler arayıp onları suçlamanın bir anlamı olmadığını düşünüyor.
Yönetmen Yaron Zilberman, Ophir ödülünü alırken yaptığı kısa konuşmada, İsrael’in son seçimlerinin birleştirici, birbirimize sevgiyle yaklaştığımız yeni bir dönemin başlangıcı olmasını umduğunu söyledi. Hepimizin de dileği bu değil mi?
“Incitement / Yamim Noraim”in izlenmesi zor, ancak görülmesi zorunlu bir film olduğuna düşünüyorum. Ben önümüzdeki günlerde mutlaka” filmi göreceğim. Ya sizler?
İyi yazgılar diliyorum. GMAR HATİMA TOVA…