Bir kadın düşünün; çocukluğu işkencelerle geçmiş, bunun sonucunda 17 yaşında ağır depresyon teşhisi ile (o dönemde histeri) psikoloji kliniğine yatırılmış, onu tedavi eden doktorla yasak ilişki yaşamış ve üniversiteye girerek psikanaliz konusunda doktora yapmış.
Sarsıcı bir hayat değil mi?
Konuğumuz psikanalize katkılarının üstüne adeta sünger çekilmiş olan Sabina Spielrein.
Rusya’da anne tarafı Rabilerle dolu olan Yahudi bir ailede 1885 yılında doğan Sabina’nın bilim adamı olan üç erkek kardeşinden İsaac daha sonra İş Psikolojisinin Rusya’daki öncülerinden olacaktır. Kız kardeşinin ani ölümü ile sarsılan bu zeki ve yaratıcı genç kadın, 1904 yılında Zürih’teki Burghölzli kliniğine yatırılır. Sabina’nın doktoru, başhekimin yardımcısı ve analitik psikolojinin kurucusu ünlü Carl Gustav Jung olur.
Hızlı bir iyileşme gösteren Sabina, tıp fakültesine kabulünün ardından Jung’a, kendisinin de parçası olduğu çalışmalarında yardımcı olmaya başlar. Sabina’nın adı, Jung’ın Freud’a yazdığı mektuplarda geçer. Bu dönemde Sabina ve Jung arasında başlayan ilişki skandala dönüşür. Freud, öğrencisi yeni evli Jung’ın parlayan kariyerinin etkilenmemesi için bu olayın sadece hastanın doktoruna aşk olduğu bir durum sanılması için büyük çaba sarfeder.
Jung’la aralarındaki sarsıcı ilişkinin ve tıp fakültesinin bitiminin ardından Sabina Viyana’ya yerleşir ve orada Viyana Psikoanalitik Topluma kabul edilir.
Sabina, 1912 yılında bir kaç kez Freud ile bir araya gelir ve 1923’e kadar psikanalist ile yazışır. 1912’de evlenir, Berlin’e yerleşir ve Irma-Renata adını verdiği bir kızı olur. 1. Dünya Savaşı yılları sırasında İsviçre’ye döner ve psikanaliz alanında çalışmalar yayınlar. Bunun yanı sıra müzik besteler ve Fransızca roman yazar. 1925’de bir kaç yıl kaldığı Rusya’yı terk eder. 1937’de erkek kardeşleri tutuklanır ve öldürülür.
Sabina, Haziran 1942’de kızları ile birlikte yaşadığı Rostov-On-Don’u ele geçiren Nazi güçleri tarafından kurşunlanarak öldürülür. Bu katliam sırasında onlarla birlikte 27 bin Yahudi katledildi.
Avrupa’da yıllarca unutulduktan sonra günlükleri ve çalışmaları keşfedilince psikanaliz dünyasında tekrar yer edinen Sabina’yı saygıyla ve bilime yaptığı katkı için minnetle anıyoruz.